فَاسْتَجَبْنَا لَهُ فَكَشَفْنَا مَا بِهِ مِن ضُرٍّ وَآتَيْنَاهُ أَهْلَهُ وَمِثْلَهُم مَّعَهُمْ رَحْمَةً مِّنْ عِندِنَا وَذِكْرَى لِلْعَابِدِينَ
Festecebnâ lehu fe keşefnâ mâ bihî min durrin ve âteynâhu ehlehu ve mislehum meahum rahmeten min ındinâ ve zikrâ lil âbidîn(âbidîne).
festeceb-nâ (fe istecebnâ) | : bunun üzerine icabet ettik |
lehu | : onun |
fe | : böylece |
keşef-nâ | : giderdik, kaldırdık |
mâ | : şey |
bi-hî | : ona |
min durrin | : zarardan |
ve âteynâ-hu | : ve biz ona verdik |
ehle-hu | : ehlini, ailesini |
ve misle-hum | : ve bir misli (daha) |
mea-hum | : onlarla beraber |
rahmeten | : bir rahmet |
min ındi-nâ | : katımızdan |
ve zikrâ | : ve bir zikir, bir öğüt |
li el âbidîne | : kullar için |
Diyanet İşleri = Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken duâsını kabûl ettik de ne zarara uğradıysa giderdik ve katımızdan rahmet ve ibâdet edenlere ibret olmak üzere ona âilesini ve onlarla berâber daha da bir mislini verdik.
Abdullah Parlıyan = Derken duasını kabul ettik de, O'nu çektiği dertten kurtardık ve katımızdan bir rahmet ve ibadet edenlere bir ibret ve hatıra olmak üzere, O'na ailesini ve onlarla beraber, hastalık dolayısıyla kaybettiklerinin bir mislini de verdik.
Adem Uğur = Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Ahmed Hulusi = Biz de Ona icabet ettik ve hastalığından kurtardık. . . Ayrıca ona, indîmizden bir rahmet ve abidler (yakîn gelene kadar gerekli çalışmaları yapanlar) için hatırlatma olarak, ehlini ve onlarla beraber onların mislini de verdik.
Ahmet Tekin = Onun duasını kabul ettik. Başına gelen dertten, hastalıktan onu kurtardık. Katımızdan bir rahmet, bizi tanımada, candan müslüman olarak bize bağlanmada, saygıyla bize kulluk ve ibadette daim olanlara bir hâtıra, inkâr edenlere de bir uyarı olmak üzere, kaybettiği nüfusunu bir kat artırarak ona yeni bir nesil verdik.
Ahmet Varol = Biz de onun duasını kabul ettik, üzerindeki derdi kaldırdık ve tarafımızdan bir rahmet, ibadet edenler için de bir ibret olarak ona ailesini ve onlarla birlikte bir o kadarını daha verdik.
Ali Bulaç = Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.
Ali Fikri Yavuz = Biz de duasını kabul edip hemen kendisindeki hastalığı giderdik. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için de bir hatıra olmak üzere, ona (diriltmek suretiyle) hem ailesini (çoluk çocuğunu), hem onlarla beraber daha bir katını verdik.
Ali Ünal = Biz de, O’nun bu yalvarışını kabul buyurup, katımızdan bir rahmet ve kendilerini Allah’a ibadete adamışlar için bir ibret olarak dert ve sıkıntılarını giderdiğimiz gibi, kendisine önceki ailesinin yanısıra bir o kadarını daha bağışladık.
Bayraktar Bayraklı = Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelen sıkıntıyı kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona tekrar ailesini ve olanlarla beraber bir katını daha vermiştik.[333]
Bekir Sadak = Biz de onun duasini kabul etmis ve basina gelenleri kaldirmistik. Katimizdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatira olmak uzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermistik.
Celal Yıldırım = Onun duasını kabul etmiş, kendisinden o dert ve marazı gidermiştik ve bizden bir rahmet, ibâdete gönül verip devam edenlere bir anı olmak üzere ona, ailesini, onlarla beraber (kaybettiklerinin) bir mislini de vermiştik.
Cemal Külünkoğlu = Biz de onun duasını kabul edip kendisinde dert namına ne varsa gidermiştik. Tarafımızdan bir rahmet ve kullukta bulunanlar için de bir ibret olmak üzere ona ailesini ve onlarla beraber bir mislini daha vermiştik.
Diyanet İşleri (eski) = Biz de onun duasını kabul etmiş ve başına gelenleri kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha vermiştik.
Diyanet Vakfi = Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Edip Yüksel = Biz ona cevap vererek ne sıkıntısı varsa onu giderdik. Katımızdan bir rahmet, kulluk edenlere bir hatırlatma olarak kendisine, ailesini ve onların bir mislini verdik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Biz de duâsını kabul ettik de hemen kendisindeki durru açtık ve tarafımızdan bir rahmet ve âbidler için bir muhtıra olmak üzere ona ehlini ve beraberlerinde onların bir mislini de verdik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz de duasını kabul ettik; hemen kendisindeki sıkıntıyı giderdik. Tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir uyarı olmak üzere ona ailesini ve onlarla birlikte olanların bir mislini daha verdik!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz de onun duasını kabul ettik de başına gelenleri kaldırdık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona tekrar ailesini ve kaybettikleriyle bir mislini daha verdik .
Gültekin Onan = Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik, ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ehlini (ailesini) ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.
Harun Yıldırım = Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere onun duasını kabul ettik; kendisinde dert ve sıkıntı olarak ne varsa giderdik ve ona aile efradını, ayrıca bunlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Hasan Basri Çantay = Biz de onu (n bu duasını) kabul etmiş, kendisindeki o zararı gidermiş, tarafımızdan bir rahmet ve ibâdet edenler için bir haatıra olmak üzere hem ailesini, hem onlarla beraber daha bir mislini ona vermişdik.
Hayrat Neşriyat = Bunun üzerine (biz de) onun duâsını kabûl etmiştik de kendisinde bulunan zararı(o hastalığı) açmış (kaldırmış)tık; katımızdan bir rahmet ve (bize) kulluk edenlere bir ibret olmak üzere, ona âilesini ve onlarla berâber bir mislini daha verdik.
İbni Kesir = Biz de onun duasını kabul etmiş ve uğradığı sıkıntıyı kaldırmıştık. Katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir hatıra olmak üzere, ona hem ailesini, hem de bir katını vermiştik.
Kadri Çelik = Bunun üzerine biz, tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatıcı olmak üzere onun duasını kabul ettik, uğradığı sıkıntısını giderdik ve ona aile efradını, ayrıca onlarla birlikte bir mislini daha verdik.
Muhammed Esed = Bunun üzerine, o(nun bu yakarışı)na karşılık verdik ve o'nu çektiği dertten kurtardık; ayrıca, o'na katımızdan bir rahmet ve Bize kulluk edenlere bir ders olmak üzere, sayılarını bir kat artırarak yeni bir zürriyyet verdik.
Mustafa İslamoğlu = Biz de onun duasını kabul etmiş ve onu bizar eden dertten kurtarmıştık; dahası katımızdan bir rahmet ve gereği gibi kulluk edenlere bir öğüt olmak üzere, ona yakınlarını bir kat daha artırarak geri vermiştik.
Ömer Nasuhi Bilmen = Biz de O'nun duasını kabul ettik de O'nda olan ızdırabı açıverdik ve O'na ehlini ve onlar ile beraber onların bir mislini kendi tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir mev'ize olmak üzere verdik.
Ömer Öngüt = Biz de onun bu niyazını kabul etmiş, uğradığı sıkıntıyı kaldırmış, tarafımızdan bir rahmet ve kulluk edenler için bir hatıra olmak üzere ona hem âilesini hem de kaybettikleriyle beraber bir mislini daha vermiştik.
Şaban Piriş = Onun duasını kabul etmiş ve sıkıntısını gidermiştik. Ona, ailesini ve onlarla beraber, katımızdan bir rahmet ve kulluk edenlere bir ibret olarak bir katını daha vermiştik.
Sadık Türkmen = Biz de onun duasını kabul ettik, kendisinde bulunan sıkıntıyı kaldırdık. Ona ailesini ve onlarla beraber bir katını/daha fazlasını da verdik. Katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir öğüt olmak üzere.
Seyyid Kutub = Biz de duasını kabul ederek pençesine düştüğü derdi giderdik. Ayrıca karşılıksız rahmetimizin bir eseri olarak ve bize kulluk edenlerin her zaman anacakları bir örnek olsun diye eski ailesini kendisine bir kat fazlası ile yeniden bağışladık.
Suat Yıldırım = (83-84) Eyyûb’u da an. Hani o: "Ya Rabbî, bu dert bana iyice dokundu. Sen merhametlilerin en merhametli olanısın" diye niyaz etmiş, Biz de onun duasını kabul buyurup katımızdan bir lütuf ve ibadet edenlere bir ders olmak üzere, hastalığını iyileştirmiş, kendisine aile ve dostlarını bir misliyle beraber vermiştik.
Süleyman Ateş = Biz de onun du'âsını kabul etmiş, kendisine bulaşan derdi kaldırmıştık; ona tarafımızdan bir rahmet ve ibâdet edenler için bir öğüt olarak âilesini ve onlarla beraber bir katını daha vermiştik.
Tefhim-ul Kuran = Böylece onun duasına icabet ettik. Kendisinden o derdi giderdik; ona katımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir zikir olmak üzere ailesini ve onlarla birlikte bir katını daha verdik.
Ümit Şimşek = Biz de onun duasını kabul ettik, bütün dertlerini giderdik; katımızdan bir rahmet eseri ve Allah'a kulluk edenlere bir ibret olarak, ailesini ve bir o kadarını daha ona bağışladık.
Yaşar Nuri Öztürk = Hemen cevap verdik ona, kendisindeki derdi kaldırdık. Tarafımızdan bir rahmet ve ibadet edenler için bir hatırlatma olarak, ona ailesini ve beraberinde benzerlerini de verdik.
İskender Ali Mihr = Bunun üzerine ona icabet ettik (duasını kabul ettik). Böylece zarar veren şeyi giderdik (hastalığı iyileştirdik). Kullara bir zikir (öğüt) ve katımızdan bir rahmet olsun diye. Ona ehlini (ailesini) ve onlarla beraber bir mislini daha verdik.
İlyas Yorulmaz = Bizde onun çağrısına karşılık verdik ve ona dokunan zararı ortadan kaldırdık ve Eyyüb’e, ehline ve onunla beraber olup da, onlar gibi Rablerine kulluk edenlere, katımızdan bir rahmet ve Rablerine kulluk edenlere de öğüt verdik.