فَعَقَرُواْ النَّاقَةَ وَعَتَوْاْ عَنْ أَمْرِ رَبِّهِمْ وَقَالُواْ يَا صَالِحُ ائْتِنَا بِمَا تَعِدُنَا إِن كُنتَ مِنَ الْمُرْسَلِينَ
Fe akarûn nâkate ve atev an emri rabbihim ve kâlû yâ sâlihu'tinâ bimâ teidunâ in kunte minel murselîn(murselîne).
fe | : sonra |
akarû | : kestiler |
en nâkate | : dişi deve |
ve atev | : ve haddi aştılar, isyan ettiler |
an emri | : emrinden, emrine |
rabbi-him | : Rab’lerinin |
ve kâlû | : ve dediler |
yâ sâlihu a’ti-nâ | : ey Salih bize getir |
bi-mâ | : şeyi |
teidu-nâ | : bize vaadettiğin (tehdit ettiğin, negatif vaadini) |
in | : eğer, şayet, ... ise |
kunte min el murselîne | : sen resullerden, gönderilenlerden oldun |
Diyanet İşleri = Nihayet deveyi kestiler, Rablerinin emrine karşı geldiler ve “Ey Salih! Sen eğer (dediğin gibi) peygamberlerden isen, haydi bizi tehdit ettiğin azabı getir” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Dişi deveyi, ayaklarını kesip öldürdüler ve Rablerinin emrinden çıktılar, isyan ettiler ve ey Sâlih dediler, peygamberlerdensen tehdîd ettiğin şeyi yap bize bakalım.
Abdullah Parlıyan = Derken o dişi deveyi, ayaklarından keserek öldürdüler. Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler ve bununla da kalmayıp, “Ey Salih! Eğer gerçekten, Allah'ın elçilerinden biriysen, tehdit ettiğin azabı getirde görelim” dediler.
Adem Uğur = Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
Ahmed Hulusi = (Derken) dişi deveyi vahşice boğazladılar, Rablerinin emrine itaattan çıktılar ve: "Ey Sâlih. . . Eğer Rasûllerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı getir" dediler.
Ahmet Tekin = Dişi deveyi, kılıçla bacaklarından biçerek öldürdüler. Rablerinin koyduğu planın, buyruğunun dışına çıktılar.'Ey Sâlih, eğer, özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere görevlendirilen hak peygamberlerdensen, bizi tehdit ettiğin o azâbı getir' dediler.
Ahmet Varol = Nihayet dişi deveyi boğazladılar, Rabblerinin emrinden dışarı çıktılar ve: 'Ey Salih! Eğer gerçekten peygamber olarak gönderilenlerden isen bizi tehdit ettiğin azabı getir bakalım' dediler.
Ali Bulaç = Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım."
Ali Fikri Yavuz = Nihayet o dişi deveyi öldürdüler. Rablerinin emrinden çıkıp isyan ettiler ve şöyle dediler: “- Ey Salih, sen, gerçek Peygamberlerdensen, bizi kendisiyle korkutmakta olduğun şeyi (azabı), bize getir bakalım.”
Ali Ünal = Derken, (kendisine daha fazla tahammül edemeyerek) dişi deveyi boğazladılar; (guru ve kibir içinde) Rabbilerinin emrinden çıkıp O’na isyan ettiler. Sonra da (büyük bir küstahlıkla) Salih’e yönelip, “Ey Salih! Eğer sen gerçekten bize (Rabbinden) mesaj getirmiş bir rasûlsen, bizi kendisiyle tehdit edip durduğun o azabı haydi getir getirebilirsen!” diye meydan okudular.
Bayraktar Bayraklı = Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğu dışına çıktılar; "Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdid ettiğin (azâb)ı bize getir!" dediler.
Bekir Sadak = (76-77) Buyukluk taslayanlar, «Sizin inandiginizi biz inkar ediyoruz» dediler ve disi deveyi kesip devirdiler; Rablerinin buyruguna bas kaldirdilar, «Ey Salih, eger sen peygambersen bizi tehdit ettigin azaba ugrat bakalim» dediler.
Celal Yıldırım = (76-77) Büyüklük taslayanlar, «biz sizin imân ettiğiniz şeyi inkâr ediyoruz» dediler ve o yüzden devenin bacaklarını kesip onu yere devirdiler de Rablarının buyruğuna baş kaldırıp tuğyan ettiler ve: «Ey Salih ! Eğer (cidden) peygamberlerden isen bizi tehdîd edip durduğun azabı haydi getir görelim» dediler.
Cemal Külünkoğlu = Ve böyle (diyerek) dişi deveyi yatırıp hunharca kestiler. Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler. Ve (bununla da kalmayıp): “Ey Salih! Eğer gerçekten Allah'ın peygamberlerinden biriysen, haydi getir şu bizi korkutup durduğun azabı!” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = (76-77) Büyüklük taslayanlar, 'Sizin inandığınızı biz inkar ediyoruz' dediler ve dişi deveyi kesip devirdiler; Rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar, 'Ey Salih, eğer sen peygambersen bizi tehdit ettiğin azaba uğrat bakalım' dediler.
Diyanet Vakfi = Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerdensen bizi tehdit ettiğin azabı bize getir, dediler.
Edip Yüksel = Deveyi işkence ederek kestiler ve Rab'lerinin emrine baş kaldırdılar: 'Salih, gerçekten elçilerden birisi isen, bizi tehdit ettiğin azabı başımıza getir,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken o nâkayı tepelediler ve rablarının emrinden tuğyan ettiler ve dediler ki: Hey Sâlih, sen gerçek mürselînden isen bizi tehdid etmekte olduğun azâbı getir görelim
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken o dişi deveyi tepelediler, ayaklarını keserek öldürdüler, Rablerinin emrine baş kaldırdılar ve: «Hey Salih, sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit etmekte olduğun azabı getir de görelim!» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğundan dışarı çıktılar; «Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdit ettiğin (o azabı) bize getir!» dediler.
Gültekin Onan = Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve rablerinin buyruğuna karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: "Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden isen, vaadettiğin şeyi getir bakalım."
Harun Yıldırım = Ardından o dişi deveyi kestiler de Rablerinin emirlerine karşı isyan ederek: “Ey Salih, sen gerçekten rasullerden isen bize vaadettiğin şeyi getir!” dediler.
Hasan Basri Çantay = Derken o dişi deveyi, ayaklarını keserek, öldürdüler. Rablerinin emrinden (uzaklaşıb) isyan etdiler ve: «Saalih, eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi tehdîd edib durduğun azabı getir bize» dediler.
Hayrat Neşriyat = Derken o dişi deveyi kesip Rablerinin emrine karşı (haddi aşarak) isyân ettiler ve dediler ki: 'Ey Sâlih! Eğer peygamberlerden isen, bizi (kendisiyle) tehdîd etmekte olduğun(azâb)ı bize getir!'
İbni Kesir = Ve dişi deveyi kesip devirdiler de Rabblarının emrine baş kaldırdılar ve dediler ki: Ey Salih; eğer sen peygamberlerden isen tehdid edip durduğun azabı getir bize.
Kadri Çelik = Böylece dişi deveyi kesip devirdiler ve rablerinin buyruğuna baş kaldırdılar da, “Ey Salih! Eğer sen peygambersen, bize vaat ettiğin şeyi (azabı) getir” dediler.
Muhammed Esed = Ve böyle (diyerek) dişi deveyi yatırıp hunharca kestiler, Rablerinin buyruğuna burun kıvırıp sırt çevirdiler. Ve (bununla da kalmayıp): "Ey Salih," dediler, "eğer gerçekten Allahın elçilerinden biriysen, haydi getir şu bizi korkutup durduğun azabı!"
Mustafa İslamoğlu = En sonunda dişi deveyi işkenceyle, vahşice katlettiler ve Rablerinin buyruğuna karşı geldiler; üstelik dediler ki: "Ey Salih! Eğer peygamberlerden biri olduğun gerçekse, haydi getir şu bizi tehdit ettiğin azabı!"
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra o dişi deveyi boğazladılar, ve Rablerinin emrinden tekebbürde bulunup kaçındılar ve «Ey Sâlih! Eğer sen gönderilmiş peygamberlerden isen bizi korkutur olduğun şeyi bize getir» dediler.
Ömer Öngüt = Derken o dişi deveyi ayaklarını keserek öldürdüler ve Rablerinin emrinden dışarı çıktılar da: “Ey Salih! Eğer sen gerçekten peygamberlerden isen, bizi tehdit ettiğin azabı getir!” dediler.
Şaban Piriş = Ayaklarını keserek o deveyi öldürdüler. Rab’lerinin emrine baş kaldırdılar ve: -Ey Salih, eğer peygamberlerden isen bize korkutup durduğun azabı getir! dediler.
Sadık Türkmen = Dişi deveyi kestiler ve böylece Rablerinin emrini çiğnediler/emrine uymadılar. Dediler ki: ”Ey Salih! Bizi tehdit ettiğin şeyi bize getir. Eğer sen gönderilmişlerden isen?”
Seyyid Kutub = Arkasından Rabblerinin emrine başkaldırarak dişi deveyi boğazladılar ve 'Ey Salih, eğer gerçekten peygambersen, ilerde çarpılacağımızı söylediğin azabı şimdi başımıza getir, bakalım' dediler.
Suat Yıldırım = Derken deveyi boğazladılar ve Rab’lerinin emrinden çıkıp O’na isyan ettiler ve dediler ki: "Salih! Sen gerçekten resullerden isen, bizi tehdit edip durduğun o azabı getir de görelim!"
Süleyman Ateş = Derken dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin buyruğu dışına çıktılar; "Ey Sâlih, eğer hakikaten elçilerdensen, bizi tehdid ettiğin (azâb)ı bize getir!" dediler.
Tefhim-ul Kuran = Böylelikle dişi deveyi öldürdüler ve Rablerinin emrine karşı çıkıp (Salih'e de şöyle) dediler: «Ey Salih, eğer gerçekten gönderilenlerden (bir peygamber) isen, vaadettiğin şeyi getir, bakalım.»
Ümit Şimşek = Ve deveyi keserek Rablerinin emrinden çıktılar ve 'Ey Salih, eğer sen peygamberlerden isen, bize vaad ettiğini getir de görelim' dediler.
Yaşar Nuri Öztürk = Bu arada dişi deveyi boğazladılar. Ve Rablerinin emrinden dışarı çıkıp şöyle dediler: "Ey Salih! Eğer Allah tarafından gönderilenlerdensen, bizi tehdit ettiğin şeyi önümüze getiriver."
İskender Ali Mihr = Sonra (dişi) deveyi kestiler ve Rab’lerinin emrine isyan ettiler (haddi aştılar). Ve şöyle dediler: “Ya Salih, şâyet sen gönderilen resûllerden isen bize vaadettiğin (tehdit ettiğin) şeyi getir.”
İlyas Yorulmaz = Hemen dişi deveyi boğazladılar ve Rablerinin emrine baş kaldırmış oldular. Salih’e “Eğer sen Rabbin tarafından gönderilmiş bir elçi isen, bize vaat ettiğini başımıza getir” dediler.