Önceki Ayet Sonraki Ayet  
7. Sûre A’râf/78

 فَأَخَذَتْهُمُ الرَّجْفَةُ فَأَصْبَحُواْ فِي دَارِهِمْ جَاثِمِينَ

  Fe ehazethumur recfetu fe asbahû fî dârihim câsimîn(câsimîne).

Kelime Karşılaştırma
fe : bunun üzerine, böylece
ehazet-hum : onları aldı (helâk etti), yakaladı
er recfetu : şiddetli bir sarsıntı
fe asbahû : bunun üzerine, böylece oldular
fî dâri-him : kendi yurtlarında
câsimîne : diz üstü çökenler (çöküp kaldılar)
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Derken, onları o kuvvetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü hareketsiz çöke kaldılar.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Derken onlar şiddetli bir sesle azâba uğradılar, yurtlarında diz çökmüş bir halde yüzükoyun kapanarak helâk olup gittiler.

 Abdullah Parlıyan = Derken ansızın onları bir deprem yakalayıverdi de, bulundukları yerde cansız diz üstü yıkılıp kaldılar.

 Adem Uğur = Bunun üzerine onları, o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar.

 Ahmed Hulusi = Onları çok şiddetli bir deprem yakaladı. . . Yurtlarında göçüp öldüler!

 Ahmet Tekin = Bunun üzerine şiddetli bir gürleme halinde âni bir sarsıntı onların işini bitirdi. Sabahleyin yurtlarında yere çarpılarak çakılıp kalanlar oldular.

 Ahmet Varol = Bunun üzerine onları kuvvetli bir sarsıntı aldı ve yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

 Ali Bulaç = Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 Ali Fikri Yavuz = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı ve evlerinde çöküp mahvoldular.

 Ali Ünal = Nihayet o korkunç sarsıntı onları kıskıvrak yakaladı da, (hiçbir kurtuluş zaman ve imkânı bulamadan) oldukları yerde yüzüstü kapaklanıp gittiler.

 Bayraktar Bayraklı = Bunun üzerine, onları o şiddetli sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü çöktüler.

 Bekir Sadak = Bu yuzden onlari bir sarsinti tuttu ve olduklari yerde diz ustu cokuverdiler.

 Celal Yıldırım = Bunun üzerine onları ansızın bir sarsıntı (müthiş bir deprem) yakalayıverdi, derken bulundukları yerde dizüstü çöküp kaldılar.

 Cemal Külünkoğlu = Derken bir deprem ansızın yakalayıverdi onları ve kendi yurtlarında/evlerinde dizüstü dona kaldılar.

 Diyanet İşleri (eski) = Bu yüzden onları bir sarsıntı tuttu ve oldukları yerde diz üstü çöküverdiler.

 Diyanet Vakfi = Bunun üzerine onları o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar.

 Edip Yüksel = Bunun üzerine, onları o sarsıntı yakaladı; evlerinde dizüstü çöküverdiler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bunun üzerine onları «o recfe» tutuverdi vatanlarında çöke kaldılar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunun üzerine kendilerini o şiddetli sarsıntı tutuverdi ve yurtlarında çöküp kaldılar.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

 Gültekin Onan = Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 Harun Yıldırım = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakalayıverdi de yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 Hasan Basri Çantay = Bunun üzerine onları, o (gürültülü) sarsıntı yakaladı da yurtlarında diz üstü dona kaldılar.

 Hayrat Neşriyat = Onları çok şiddetli bir deprem yakaladı. . . Yurtlarında göçüp öldüler!

 İbni Kesir = Bu yüzden onları şiddetli bir sarsıntı tutuverdi de yurtlarında dizüstü çöken kimseler oldular.

 Kadri Çelik = Bu yüzden onları şiddetli bir sarsıntı tuttu da böylece evlerinde diz üstü çöküverenler oldular.

 Muhammed Esed = Derken bir deprem ansızın yakalayıverdi onları ve kendi evlerinde cansız seriliverdiler.

 Mustafa İslamoğlu = Derken şiddetli bir sarsıntı onları ansızın yakalayıverdi ve kendi obalarında cansız donakaldılar.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsılma tutuverdi. Yurtlarında diz üstü çöküvermiş oldular.

 Ömer Öngüt = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı ve yurtlarında dizüstü çökekaldılar.

 Şaban Piriş = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı tutuverdi ve yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 Sadık Türkmen = Onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da, kendi yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

 Seyyid Kutub = Bu arada ani bir yer sarsıntısına tutuldular da oldukları yerde yığılıp kalıverdiler.

 Suat Yıldırım = Bunun üzerine o şiddetli sarsıntı onları kıskıvrak yakaladı da yurtlarında çökekaldılar.

 Süleyman Ateş = Bunun üzerine hemen onları, o sarsıntı yakaladı, yurtlarında diz üstü çökekaldılar.

 Tefhim-ul Kuran = Bunun üzerine onları dayanılmaz bir sarsıntı tuttu da kendi yurtlarında diz üstü çöke kaldılar.

 Ümit Şimşek = Sonra onları şiddetli bir sarsıntı yakaladı da yurtlarında yüzüstü serilip kaldılar.

 Yaşar Nuri Öztürk = Bunun üzerine onları, o şiddetli sarsıntı/o korkunç titreşim yakaladı da öz yurtlarında yere çökmüş bir hale geldiler.

 İskender Ali Mihr = Bunun üzerine onları şiddetli bir sarsıntı aldı (yakaladı) ve kendi yurtlarında diz üstü çöküp kaldılar.

 İlyas Yorulmaz = Bundan sonra bir sarsıntı onları yakaladı ve bulundukları mekanda dizlerinin üstüne çöke kaldılar.