فَاخْتَلَفَ الْأَحْزَابُ مِن بَيْنِهِمْ فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ عَذَابِ يَوْمٍ أَلِيمٍ
Fahtelefel ahzâbu min beynihim, fe veylun lillezîne zalemû min azâbi yevmin elîm(elîmin).
Diyanet İşleri = Ama aralarından çıkan gruplar ayrılığa düştüler. Elem dolu bir günün azâbından vay o zulmedenlerin hâline!
Abdulbaki Gölpınarlı = Aralarından bölükler, ayrılığa düştü; yazıklar olsun zulmedenlere elemli günün azâbından.
Abdullah Parlıyan = Fakat İsa'dan sonra gelenler arasında çıkan guruplar, farklı görüşler savunmaya başladılar. Yaradılış maksadı dışında yaşamaya devam edenlere, acı bir günün azabından vay hallerine…
Adem Uğur = Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!
Ahmed Hulusi = Anlayışta ayrılığa düşenler kendi aralarında zıtlaştılar! Feci bir sürecin azabından dolayı yazıklar olsun o (nefslerine) zulmedenlere!
Ahmet Tekin = Yahudilerden ve hıristiyanlardan oluşan gruplar, Îsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Can yakıp inleten müthiş bir günün azâbı dolayısıyle, vay Allah’ı inkâr ederek, O’na şirk koşarak haksızlık edenlerin, zulmedenlerin haline!
Ahmet Varol = Aralarından birtakım gruplar ayrılığa düştüler. Artık acıklı bir günün azabından dolayı zalimlerin vay haline!
Ali Bulaç = Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.
Ali Fikri Yavuz = Sonra o (hristiyanlardan ibaret) hizibler aralarında ayrılığa düştüler. Onun için, acıklı bir günün azabından vay o zulüm edenlerin haline!...
Ali Ünal = Ne var ki, (İsa’dan sonra farklı) gruplar ortaya çıktı ve bunlar, (İsa ve öğretileri hakkında) anlaşmazlıklara düştüler. Acı bir günün azabından dolayı vay (O’nun öğretilerini değiştiren, çarpıtan) zalimlere!
Bayraktar Bayraklı = Bunun ardından gruplar, yine ayrılığa düştüler. Azabı acıklı günden dolayı vay o zâlimlerin hallerine!
Bekir Sadak = Ama, aralarinda guruplastilar, ayriliga dustuler. Kiyamet gununun can yakici azabina ugrayacak zalimlerin vay haline!
Celal Yıldırım = Hizipleşenler, kendi aralarında ayrılığa düştüler. O elîm günün azabından, zulmedenlerin vay hâline!
Cemal Külünkoğlu = Sonra (Yahudi ve Hıristiyan) gruplar (İsa hakkında) aralarında ihtilafa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!
Diyanet İşleri (eski) = Ama, aralarında guruplaştılar, ayrılığa düştüler. Kıyamet gününün can yakıcı azabına uğrayacak zalimlerin vay haline!
Diyanet Vakfi = Ama aralarından çıkan guruplar, bir ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!
Edip Yüksel = Partiler ve mezhepler aralarında tartıştılar. Acı azaptan dolayı vay zalimlerin haline.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sonra o hizibler kendi aralarında ıhtilâf ettiler, onun için elîm bir günün azâbından vay o zulmedenlere
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonra o gruplar kendi aralarında (İsa hakkında) ihtilafa düştüler. Onun için acı bir günün azabından dolayı vay o zulmedenlerin haline!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat aralarından çıkan gruplar, İsâ hakkında ihtilâfa düştüler. Acı bir günün azâbından dolayı vay zulmedenlerin hâline!
Gültekin Onan = Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.
Harun Yıldırım = Sonra, içlerinden bir takım fırkalar ihtilafa düştü. Çok acıklı bir günün azabından dolayı zulmedenlere veyl olsun!
Hasan Basri Çantay = Sonra aralarından partiler (çıkıb) ihtilâf etdiler. Artık pek acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlere!
Hayrat Neşriyat = Fakat (Îsâ’dan sonra) aralarından (çıkan) o fırkalar, ihtilâfa düştü. Artık (pek)elemli bir günün azâbından dolayı, o zulmedenlerin vay hâline!
İbni Kesir = Ama aralarında hizibler birbirleriyle ihtilafa düştüler. Acıklı bir günün azabından vay o zulmedenlerin haline.
Kadri Çelik = Sonra, içlerinden birtakım fırkalar (İsa hakkında) ihtilafa düştü. Artık acıklı bir günün azabından dolayı vay o zulmetmiş olanlara!
Muhammed Esed = Fakat (İsa'dan sonra gelenler) arasından çıkan gruplar farklı görüşleri savunmaya başladılar. Vay haline o zulmedenlerin ve yazık o acı Gün'de (başlarına gelecek) azap için!
Mustafa İslamoğlu = Fakat onlar arasından çıkan hizipler birbirleriyle anlaşmazlığa düştüler: Artık, acı bir günün azabından dolayı yazıklar olsun zulme gömülüp giden o kimselere!
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra o tâifeler kendi aralarında ihtilafa düştüler. Artık vay acıklı günün azabından o zulmetmiş olanlara!
Ömer Öngüt = Aralarında çıkan gruplar birbirleri ile ayrılığa düştüler. Acıklı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin hâline!
Şaban Piriş = Buna rağmen gruplar, aralarında anlaşmazlığa düştüler. O acı günün azabına uğrayacak zalimlerin vay haline..
Sadık Türkmen = Sonra aralarından çıkan gruplar birbirleriyle ayrılığa düştüler. Artık o zulmedenlerin vay haline! Acıklı bir günün azabından dolayı!
Seyyid Kutub = Ama aralarından çıkan gruplar, birbiriyle ihtilafa düştüler. Acı bir günün azabı karşısında vay o zulmedenlerin haline!
Suat Yıldırım = Ondan sonra kendisine mensup birtakım fırkalar aralarında ayrılığa düştüler. Gayet acı bir günün azabından zalimlerin vay haline!
Süleyman Ateş = Aralarından çıkan partiler, birbirleriyle ihtilâfa düşmüşlerdir. Acı bir günün azâbından vay o zulmedenlerin haline!
Tefhim-ul Kuran = Sonra, içlerinden birtakım fırkalar ihtilafa düştü. Artık, acıklı bir günün azabından vay o zulmetmiş olanlara.
Ümit Şimşek = Sonra birtakım fırkalar birbirleriyle anlaşmazlığa düştüler. Acıklı bir günün azabı yüzünden yazıklar olsun o zulmedenlere!
Yaşar Nuri Öztürk = Böyle iken, aralarından çıkan hizipler ihtilafa düştüler. Korkunç bir günün azabından vay haline o zulmedenlerin!
İskender Ali Mihr = Sonra gruplar kendi aralarında ihtilâf etti. Artık elîm günün azabından, zulmedenlerin vay haline!
İlyas Yorulmaz = Aralarından bir gurup, ayrılığa (ihtilaf ettiler) düştüler. Acıklı bir günün azabından dolayı haksızlık yapanlara (zalimlere) yazıklar olsun.