هَلْ يَنظُرُونَ إِلَّا السَّاعَةَ أَن تَأْتِيَهُم بَغْتَةً وَهُمْ لَا يَشْعُرُونَ
Hel yenzurûne illes sâate en te’tiyehum bagteten ve hum lâ yeş’urûn(yeş’urûne).
hel | : mi |
yenzurûne | : bekliyorlar |
illâ | : den başka, ancak |
es sâate | : o saat |
en te’tiye-hum | : onlara gelmesi |
bagteten | : ansızın |
ve hum | : ve onlar |
lâ yes’urûne | : onlar farkında değiller |
Diyanet İşleri = Onlar (bu tavırlarıyla) ancak, kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini beklemektedirler, hâlbuki bunun farkında değillerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlar, kıyâmetin kopmasından başka bir şey mi bekliyorlar ki ansızın kopuverir başlarına ve onlar, anlamazlar bile.
Abdullah Parlıyan = Onlar kıyametin, kendilerinin hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Adem Uğur = Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Ahmed Hulusi = Onlar farkında olmadıkları hâlde iken, o saatin (ölümün - kıyametin) ansızın kendilerine gelmesinden başka bir şey mi gözlüyorlar!
Ahmet Tekin = Onlar farkında değillerken, ille Kıyametin kopacağı ânın kendilerine, ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Ahmet Varol = Onlar sırf, kendileri farkında değilken, kıyametin ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Ali Bulaç = Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Ali Fikri Yavuz = Onlar farkında değillerken ansızın başlarına gelsin diye, hep o kıyametin kopmasını bekliyorlar.
Ali Ünal = Yoksa o (küfür ve şirkte ısrar edenler), Kıyamet’in hiç farkında değillerken ansızın başlarında kopmasını mı bekliyorlar?
Bayraktar Bayraklı = Onlar, farkında olmadan kıyamet saatinin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey beklemiyorlar.
Bekir Sadak = Onlar farkinda degillerken kiyamet gununun kendilerine ansizin gelmesini mi bekliyorlar?
Celal Yıldırım = Onlar ancak beklenen o saatin, farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar.
Cemal Külünkoğlu = Onlar ancak beklenen o saatin (kıyametin), farkına varmadıkları bir halde ansızın kendilerine gelmesini bekliyorlar.
Diyanet İşleri (eski) = Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Diyanet Vakfi = Onlar farkında değillerken kıyamet gününün kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Edip Yüksel = Onlar, farkında değilken, Saatin kendilerine ansızın gelmesini mi bekliyorlar?
Elmalılı Hamdi Yazır = Hep o saate, hiç farkında değillerken ansızın onun başlarına gelivermesine bakıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hep kıyamete, hiç farkında değillerken onun ansızın başlarına gelivermesine bakıyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar kendileri farkına varmadan ansızın kıyâmetin başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Gültekin Onan = Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Harun Yıldırım = Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyametsaatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Hasan Basri Çantay = Onlar, kendileri farkında olmayarak, (başlarına) gelecek o sâatden başkasını mı gözetliyorlar?
Hayrat Neşriyat = Onlar farkında değillerken kıyâmetin kendilerine ansızın gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
İbni Kesir = Onlar, farkında değillerken kendilerine ansızın o saatın gelmesini mi bekliyorlar?
Kadri Çelik = Onlar, hiç farkında değilken kendilerine ansızın geliverecek olan kıyametten başkasını mı gözlüyorlar?
Muhammed Esed = Onlar, (günaha batmış olanlar) (oturup) Son Saat'i mi bekliyorlar; onun (yaklaştığı) fark edilmeden başlarına ansızın gelmesini mi?
Mustafa İslamoğlu = Şimdi onlar, kendileri farkında değilken, ansızın başlarına gelecek olan Son Saat dışında bir şey mi gözlüyorlar?
Ömer Nasuhi Bilmen = Onlar, kendilerine farkında olmadıkları halde ansızın gelecek olan o saatten başkasını mı gözlüyorlar?
Ömer Öngüt = Onlar hiç ummadıkları bir sırada kıyamet zamanının ansızın başlarına gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
Şaban Piriş = Onlar, farkında olmadıkları bir anda, ansızın kendilerine gelecek kıyametten başka bir şey mi bekliyorlar?
Sadık Türkmen = Onlar, ille de saati mi bekliyorlar? Farkında olmadıkları bir anda, ansızın kendilerine gelmesini mi?
Seyyid Kutub = Onlar illa o saatin kendilerinin hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Suat Yıldırım = İnsanlar, hiç farkında değillerken o kıyametin ansızın başlarına gelivermesini mi bekliyorlar?
Süleyman Ateş = Onlar ille o sâ'atin, kendilerinin hiç farkında olmadıkları bir sırada, ansızın başlarına gelmesini mi bekliyorlar?
Tefhim-ul Kuran = Onlar, hiç şuurunda değilken kendilerine apansız geliverecek olan kıyamet saatinden başkasını mı gözlüyorlar?
Ümit Şimşek = Onlar, hiç ummadıkları bir sırada kıyametin ansızın başlarına gelmesinden başka birşey mi bekliyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk = Hiç farkında olmadıkları bir sırada o saatin birdenbire kendilerine gelmesinden başka neyi bekliyorlar?
İskender Ali Mihr = O saatin (kıyâmetin) onlar farkında değilken, ansızın onlara gelmesinden başka bir şey mi bekliyorlar?
İlyas Yorulmaz = Kıyamet saatinin ansızın ve haberleri olmadan gelmesini mi bekliyorlar?