إِلاَّ امْرَأَتَهُ قَدَّرْنَا إِنَّهَا لَمِنَ الْغَابِرِينَ
İllâmraetehu kaddernâ innehâ le minel gâbirîn(gâbirîne).
illâmraete-hu | : onun hanımı (kadını) hariç |
kaddernâ | : hükmettik (kaderini tayin ettik), takdir ettik |
inne-hâ | : muhakkak o |
le min el gâbirîne | : mutlaka geride kalanlardan, helâk olanlardan |
Diyanet İşleri = (59-60) Lût’un ailesi başka (Onlar suçlu değillerdir). Lût’un karısı dışında onların hepsini kurtaracağız. Biz, onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yalnız karısını kurtarmayacağız, onun, helâk olanlarla berâber şehirde kalmasını takdîr ettik.
Abdullah Parlıyan = Yalnız karısını kurtarmayacağız. O'nun helak olacak olanlarla birlikte şehirde kalmasını öngördük.
Adem Uğur = (Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.
Ahmed Hulusi = "(Lût'un) karısı hariç. . . Onun, geride kalanlardan olmasını takdir ettik. "
Ahmet Tekin = 'Karısı müstesna. Biz, karısının geride kalanlardan, helâk edilenlerden olmasına hükmettik.' dediler.
Ahmet Varol = Yalnız karısı hariç. Onu, muhakkak azapta kalacaklar arasında olmasını uygun gördük.'
Ali Bulaç = "Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır."
Ali Fikri Yavuz = Yalnız Lût’un karısını, gerçekten azab içinde kalanlardan takdîr ettik.”
Ali Ünal = “Ama Lût’un karısı dışında; onun hakkında (Allah’ın bize buyurduğu) takdir, geride helâk edileceklerle birlikte kalmasıdır.”
Bayraktar Bayraklı = “Lût'un karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.”[260]
Bekir Sadak = (58-60) soyle cevap vermislerdi: «Biz suphesiz suclu bir millete gonderildik. Lut'un ailesi bunun disindadir. Karisi haric hepsini kurtaracagiz. Karisinin geride kalanlardan olmasini gerekli bulduk."*
Celal Yıldırım = Yalnız Onun karısını değil; onun (helak olmasını) takdîr etmişizdir ; o elbette geride kalanlardandır» demişlerdi.
Cemal Külünkoğlu = (58-60) Onlar: “Biz, Lut ailesi dışında suçlu bir topluluğu cezalandırmak için gönderildik; onun karısı hariç tüm ailesini kurtaracağız. Zira eşinin suçlularla beraber kalmasını gerekli gördük” dediler.
Diyanet İşleri (eski) = (58-60) Şöyle cevap vermişlerdi: 'Biz şüphesiz suçlu bir millete gönderildik. Lut'un ailesi bunun dışındadır. Karısı hariç hepsini kurtaracağız. Karısının geride kalanlardan olmasını gerekli bulduk.'
Diyanet Vakfi = «(Fakat Lût'un) karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.»
Edip Yüksel = 'Yalnız karısı hariç; onun geride kalanlardan olmasını kararlaştırdık,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = “Lût'un karısı müstesna; biz onun geri kalanlardan olmasını takdir ettik.”[260]
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yalnız karısı hakkında karar verdik; O, muhakkak kalacaklardandır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yalnız Lût'un karısı müstesnâ, çünkü onun helak edilenlerle birlikte yok edilmesini takdir ettik.
Gültekin Onan = "Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır."
Harun Yıldırım = “Yalnız karısı müstesna. Biz onun geride kalanlardan olmasını takdir ettik.”
Hasan Basri Çantay = «Karısı başka. Biz onun mutlakaa geride kalan kimselerden olması (lüzum) unu takdîr etdik»,
Hayrat Neşriyat = 'Ancak karısı hâriç; şübhesiz ki onun (isyankârlığı yüzünden) geride kalanlardan olmasını takdîr ettik.'
İbni Kesir = Karısı müstesna. Karısının geride kalanlar arasında bulunmasını takdir ettik.
Kadri Çelik = “Ama karısını şüphesiz geride kalacak olanlardan kıldık.”
Muhammed Esed = bir tek, (Allah'ın, hakkında:) 'Biz geride kalanların arasında olmasını öngördük!' (dediği, Lut'un) karısı bunun dışında".
Mustafa İslamoğlu = onun karısı hariç! Biz (tercihine bakarak) bunu öngördük; çünkü o dökülenlerden biri olmayı seçti."
Ömer Nasuhi Bilmen = Zevcesi başka, takdir ettik ki, muhakkak o, elbette (azapta) kalacaklardandır.
Ömer Öngüt = Karısının geride kalanlardan olmasını uygun bulduk.
Şaban Piriş = (59-60) Lût ailesini, -geride kalanlardan olması kesinleşen karısı dışında- hepsini kurtaracağız.
Sadık Türkmen = Onun hanımı ise geride kalan kimselerden olmayı hak etti.”
Seyyid Kutub = Yalnız Lût'un eşi hariç, onun geride kalanlar arasında olmasını uygun gördük.
Suat Yıldırım = (58-60) "Haberin olsun!" dediler, "Biz, Lut’un ailesi dışında suçlu bir topluluğu cezalandırmak için gönderildik; onun karısı hariç tüm ailesini kurtaracağız. Zira eşinin suçlularla beraber kalmasını gerekli gördük."
Süleyman Ateş = "Ancak karısı hâriç. Onun da (suçlularla beraber) kalanlardan olmasını uygun gördük."
Tefhim-ul Kuran = «Ama karısını (kurtaracaklarımız) dışında tuttuk, o, geride kalanlardandır.»
Ümit Şimşek = 'Ancak karısını geride kalacaklar arasında bıraktık.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Lût'un karısı hariç. O günahkârlarla geriye kalacaktır. Öyle takdir ettik."
İskender Ali Mihr = Onun hanımı (kadını) hariç. Çünkü onun mutlaka geride kalanlardan (helâk olacaklardan) olmasını takdir ettik.
İlyas Yorulmaz = “Ancak karısı hariç, biz onun boğulanlardan olmasını planladık (takdir ettik” dediler.