فَأَقْبَلَ بَعْضُهُمْ عَلَى بَعْضٍ يَتَسَاءلُونَ
Fe akbele ba’duhum alâ ba’dın yetesâelûn(yetesâelûne).
fe | : artık, bundan sonra |
akbele | : karşılıklı |
ba’du-hum alâ ba’dın | : birbirlerine |
yetesâelûne | : karşılıklı sorarlar |
Diyanet İşleri = Derken birbirlerine yönelip sorarlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Bir kısmı, bir kısmına döner de birbirlerine sorarlar.
Abdullah Parlıyan = Orada birbirlerine, geçmiş hayatları hakkında sorular soracaklar.
Adem Uğur = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Ahmed Hulusi = (Cennettekiler) birbirlerine yönelip soruşurlar.
Ahmet Tekin = Dünyadaki hayatlarıyla ilgili birbirlerine dönüp sorarlar.
Ahmet Varol = Birbirlerine dönüp sorarlar.
Ali Bulaç = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Ali Fikri Yavuz = Derken (cennet ehli olanlar) birbirleriyle konuşurlar.
Ali Ünal = Bu halde otururken birbirlerine yönelir ve candan bir sohbete girişirler.
Bayraktar Bayraklı = İşte o zaman, birbirlerine dönerek soracaklar.
Bekir Sadak = Birbirlerine donup sorarlar:
Celal Yıldırım = Birbirlerine yönelip sorarlar;
Cemal Külünkoğlu = (50-51) Cennet ehli (geçmiş hayatları hakkında) birbirine dönüp bir şeyler sorarlar. İçlerinden biri der ki: “Benim bir arkadaşım vardı.”
Diyanet İşleri (eski) = Birbirlerine dönüp sorarlar:
Diyanet Vakfi = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Edip Yüksel = Birbirlerine dönüp soruşurlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken ba'zısı ba'zısına dönmüş soruyorlardır:
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken birbirlerine dönmüş soruşuyorlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken birbirine dönüp sorarlar:
Gültekin Onan = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Harun Yıldırım = İşte o zaman, birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar.
Hasan Basri Çantay = (Ehl-i cennetden) kimi kimine dönüb sorarlar.
Hayrat Neşriyat = O zaman (Cennet ehli) birbirlerine yönelerek karşılıklı soru sorarlar (sohbet ederler).
İbni Kesir = Bir kısmı bir kısmına dönerek soruştururlar.
Kadri Çelik = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine sorarlar.
Muhammed Esed = Hepsi dönüp (geçmiş hayatları hakkında) birbirlerine sorular soracaklar.
Mustafa İslamoğlu = İşte onlar da (berikiler gibi) birbirlerine yönelerek sualler soracaklar.
Ömer Nasuhi Bilmen = (50-51) Onların (o ehl-i cennetin) bazıları bazılarına karşı teveccüh ederek soruşturmaya başlarlar. Onlardan birisi der ki: «Benim (dünyada iken) muhakkak bir arkadaşım var idi.»
Ömer Öngüt = Birbirlerine dönüp sorarlar.
Şaban Piriş = İşte o zaman birbirlerine dönerek (dünyadaki hallerini) soracaklar:
Sadık Türkmen = Birbirlerine dönerek sorarlar.
Seyyid Kutub = Cennet ehli birbirine dönmüş sorarlar.
Suat Yıldırım = Birbirleriyle sohbete girerler.
Süleyman Ateş = Bunlar birbirine dönmüş soruyorlar:
Tefhim-ul Kuran = Böyleyken, kimi kimine yönelmiş olarak, birbirlerine soruyorlar:
Ümit Şimşek = Birbirlerine dönmüş, hal hatır sormaktadırlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Birbirlerine dönüp birşeyler sorarlar.
İskender Ali Mihr = Bundan sonra, karşılıklı yönelip birbirlerine sorarlar.
İlyas Yorulmaz = Cennette olanların bir kısmı, cennettekilerden bir kısmı ile karşılıklı konuşurlar.