Önceki Ayet Sonraki Ayet  
37. Sûre Sâffât/49

 كَأَنَّهُنَّ بَيْضٌ مَّكْنُونٌ

  Ke enne hunne beydun meknûn(meknûnun).

Kelime Karşılaştırma
ke : gibi
enne : muhakkak
hunne : onlar
beydun : yumurta
meknûnun : ekinnetli, örtülü, muhafaza edilmiş, saklı
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Sanki onlar (beyazlıklarıyla), saklanmış (gün yüzü görmemiş) yumurtalardır.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Sanki kuş tüyleriyle örtülmüş yumurtalar.

 Abdullah Parlıyan = Sanki onlar saklanıp, gizlenip muhafaza edilmiş birer yumurta gibi, pürüzsüz ve çarpıcıdırlar.

 Adem Uğur = Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

 Ahmed Hulusi = Sanki onlar (kendileri için) korunmuş yumurtalar (kuvvelerini açığa çıkarmada yardımcı objeler) gibidir.

 Ahmet Tekin = Onlar gün yüzü görmemiş, el sürülmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

 Ahmet Varol = Onlar adeta örtülü yumurtalar gibidirler.

 Ali Bulaç = Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).

 Ali Fikri Yavuz = Sanki onlar (tüylerle örtülü kalıb toz toprak değmiyen) berrak yumurtalar gibidirler.

 Ali Ünal = Gün yüzü görmemiş deve kuşu yumurtaları gibi (her türlü lekeden uzak ve kendilerine hiçbir el değmemiş).

 Bayraktar Bayraklı = Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

 Bekir Sadak = (48-49) Yanlarinda, ortulu yumurta gibi (bembeyaz), bakislarini da yalniz eslerine cevirmis guzel gozluler vardir.

 Celal Yıldırım = Sanki onlar(ın her biri) saklı bir yumurta (gibi pürüzsüz).

 Cemal Külünkoğlu = (48-49) Yanlarında, korunmuş yumurtalar gibi, gözlerini onlara dikmiş (sadece onlardan emir bekleyen), iri gözlü dilberler (hizmetçi kadınlar) vardır.

 Diyanet İşleri (eski) = (48-49) Yanlarında, örtülü yumurta gibi (bembeyaz), bakışlarını da yalnız eşlerine çevirmiş güzel gözlüler vardır.

 Diyanet Vakfi = Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

 Edip Yüksel = Kornumuş yumurtalar gibidirler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Sanki saklı yumurtalar

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurtalar gibidirler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

 Gültekin Onan = Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).

 Harun Yıldırım = Onlar, gün yüzü görmemiş yumurta gibi bembeyazdır.

 Hasan Basri Çantay = ki bunlar (kuş tüyleriyle) örtülüb saklanmış yumurtalar gibidir.

 Hayrat Neşriyat = Sanki onlar (örtülüp saklanmış) toz toprak görmemiş (latîf bir rengi olan) yumurta gibidirler.

 İbni Kesir = Sanki onlar, saklı bir yumurta gibidirler.

 Kadri Çelik = Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (bembeyaz ve pürüzsüz eşler).

 Muhammed Esed = gizlenmiş (deve kuşu) yumurtaları gibi (kusursuz) eşler.

 Mustafa İslamoğlu = sanki kumda gizlenmiş deve kuşu yumurtaları gibi kusursuz...

 Ömer Nasuhi Bilmen = (47-49) Kendisinde ne bir gâile vardır ve ne de onlar ondan sarhoş olacaklardır. Ve onların yanlarında irice gözlü, nazarlarını (kendilerine) tahsis etmiş zevceler de vardır. Sanki onlar, kapalı yumurtalardır.

 Ömer Öngüt = Sanki onlar örtülüp saklanmış yumurta gibidirler.

 Şaban Piriş = Sanki onlar, saklı bir yumurta...

 Sadık Türkmen = Tıpkı gizlenmiş yumurta gibi tertemiz eşler!

 Seyyid Kutub = Saklı yumurtalar gibi bembeyaz eşler.

 Suat Yıldırım = (48-49) Yanlarında, kocalarından başkasının yüzüne bakmayan, yumuşak bakışlı, güzel gözlü, gün yüzü görmemiş yumurtanın pembe beyaz renginde eşleri de olacaktır.

 Süleyman Ateş = Saklı yumurta gibi bembeyaz eşler.

 Tefhim-ul Kuran = Sanki onlar, saklı bir yumurta gibi (çarpıcı ve pürüzsüz).

 Ümit Şimşek = Saklı inciler gibi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Korunmuş yumurtalar gibidir onlar.

 İskender Ali Mihr = Onlar muhafaza edilmiş (el değmemiş) yumurta gibidir.

 İlyas Yorulmaz = Sanki saklı beyaz inciler gibi.