وَذَلِكُمْ ظَنُّكُمُ الَّذِي ظَنَنتُم بِرَبِّكُمْ أَرْدَاكُمْ فَأَصْبَحْتُم مِّنْ الْخَاسِرِينَ
Ve zâlikum zannukumullezî zanentum bi rabbikum erdâkum fe asbahtum minel hâsirîn(hâsirîne).
ve zâli-kum | : ve işte bu |
zannu-kum | : sizin zannınız |
ellezî | : ki o |
zanentum | : zannettiniz |
bi rabbi-kum | : Rabbinizi (Rabbiniz hakkında) |
erdâ-kum | : sizi helâka sürükledi |
fe | : böylece |
asbahtum | : siz oldunuz, sabahladınız |
min | : den |
el hâsirîne | : hüsrana düşenler |
Diyanet İşleri = “İşte bu sizin, Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınızdır. O, sizi mahvetti de ziyâna uğrayanlardan oldunuz.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve Rabbiniz hakkında beslediğiniz şu kötü zan yok mu, sizi o helâk etti de ziyana uğrayıverdiniz.
Abdullah Parlıyan = Ve Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu kötü zan yok mu, sizi o helak etti ve zararlı çıkanlardan oldunuz.
Adem Uğur = Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Ahmed Hulusi = İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu yanlış zan sizi uçuruma mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Ahmet Tekin = 'İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti. Böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz.'
Ahmet Varol = İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helake sürükledi ve böylece hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Ali Bulaç = "İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."
Ali Fikri Yavuz = İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helâke düşürdü ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.”
Ali Ünal = İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu kötü zandır ki, sizi helâke yuvarladı da, hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Bayraktar Bayraklı = İşte sizi, Rabbiniz hakkındaki bu yanlış düşünceniz helâk etti de, bugün artık kaybedenlerden oldunuz.
Bekir Sadak = Iste Rabbinizi boyle sanmaniz sizi mahvetti de husrana ugrayanlardan oldunuz.
Celal Yıldırım = İşte Rabbınız hakkındaki bu zannınız sizi mahvetti de o yüzden ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Cemal Külünkoğlu = “İşte Rabbiniz hakkında taşıdığınız bu düşünce sizi helak etti. Böylece kendinizi hüsrana uğrayanlar arasında buldunuz!”
Diyanet İşleri (eski) = İşte Rabbinizi böyle sanmanız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Diyanet Vakfi = Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Edip Yüksel = Rabbiniz hakkında bu düşünceniz sizi kaydırdı ve kaybedenlerden oldunuz.
Elmalılı Hamdi Yazır = İşte rabbınıza beslediğiniz o zannınız sizi helâke sürükledi de husrana düşenlerden oldunuz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İşte Rabbinize beslediğiniz o zannınız, sizi helaka sürükledi de hüsrana düşenlerden oldunuz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi helak etti de zarara uğrayanlardan oldunuz.
Gültekin Onan = "İşte bu sizin zannınız, rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayan kimseler olarak sabahladınız."
Harun Yıldırım = Rabbiniz hakkında beslediğiniz zan var ya, işte sizi o mahvetti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Hasan Basri Çantay = «Rabbinize karşı beslediğiniz şu zannınız (yok mu?) işte sizi o helak etdi. Bu yüzden hüsrana düşenlerden oldunuz».
Hayrat Neşriyat = İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti, bu yüzden hüsrâna uğrayanlardan oldunuz.
İbni Kesir = İşte Rabbınızı böyle sanmanız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Kadri Çelik = “İşte sizin Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayanlar olarak sabahladınız.”
Muhammed Esed = Ve Rabbiniz hakkında taşıdığınız bu düşünce sizi helake uğrattı, böylece kendinizi hüsrana uğrayanlar arasında buldunuz!"
Mustafa İslamoğlu = Bakın işte, Rabbiniz hakkındaki bu zannınız sizi helaka sürükledi de, böylece hüsrana uğrayanlardan olup çıktınız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve işte sizin o zannınızdır ki, Rabbinize karşı zannetmiş olmanız, sizi helâke düşürdü. Artık hüsrâna uğrayanlardan oldunuz.
Ömer Öngüt = İşte, Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız sizi helâk etti ve ziyana uğrayanlardan oldunuz.
Şaban Piriş = İşte Rabb’iniz hakkındaki bu zannınız sizi helak etti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Sadık Türkmen = Işte rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi mahvetti ve hüsrana uğrayanlardan oluverdiniz!
Seyyid Kutub = İşte Rabb'inize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helak etti, ziyana uğrayanlardan olup çıktınız.
Suat Yıldırım = İşte Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu kötü zandır ki sizi mahvetti de, o yüzden hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
Süleyman Ateş = "İşte Rabbinize karşı beslediğiniz bu zannınız, sizi helâk etti, ziyana uğrayanlardan oldunuz!"
Tefhim-ul Kuran = «İşte bu sizin zannınız; Rabbiniz hakkında beslediğiniz zannınız, sizi bir yıkıma uğrattı, böylelikle hüsrana uğrayanlar olarak sabahladınız.»
Ümit Şimşek = İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınızdır ki, sizi helâke sürükledi de böyle hüsrana düştünüz.
Yaşar Nuri Öztürk = İşte, Rabbiniz hakkında beslediğiniz bu zannınız sizi mahvetti de hüsrana uğrayanlardan oldunuz.
İskender Ali Mihr = Ve işte Rabbiniz hakkındaki sizin bu zannınız, sizi helâka sürükledi. Böylece hüsrana düşenlerden oldunuz.
İlyas Yorulmaz = Bu, sizin Rabbiniz hakkında zannettiğiniz zanlar sizi helake sürükledi ve kaybedenlerden oldunuz.