فَالْتَقَمَهُ الْحُوتُ وَهُوَ مُلِيمٌ
Feltekamehul hûtu ve huve mulîm(mulîmun).
fe | : böylece, hemen |
iltekame-hu | : onu yuttu |
el hûtu | : balık |
ve huve | : ve o |
mulîmun | : levmedilen, kınanan kimse |
Diyanet İşleri = Böylece, Yûnus kendini kınayıp dururken balık onu yuttu.
Abdulbaki Gölpınarlı = Kınanmış bir haldeydi ki onu balık yutuvermişti.
Abdullah Parlıyan = Sonra O'nu denize atmışlar, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için, kendi kendisini kınar olduğu halde, büyük bir balık tarafından yutulmuştu.
Adem Uğur = Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Ahmed Hulusi = (Yunus) levmedici olduğu hâlde balık Onu yuttu (pişmanlık duygusuyla karışık bir hâlde, balık = dünya yaşamı onu yuttu);
Ahmet Tekin = Onu balina yuttu. Yunus kendini kınayıp duruyordu.
Ahmet Varol = Bunun üzerine kınanmış halde (denize atıldı ve) balık onu yuttu.
Ali Bulaç = Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
Ali Fikri Yavuz = (Kavminden kaçmış olduğundan ötürü) nefsini kınamış bir halde iken, hemen balık onu yuttu.
Ali Ünal = (O’nu denize bıraktılar ve) o büyük balık kendisini yutuverdi; bu arada Yunus, pişmanlık içinde kendisini sorguluyordu.
Bayraktar Bayraklı = Balık onu yuttu. O kınanmayı hak etmişti.
Bekir Sadak = Kendini kinarken onu bir balik yutmustu.
Celal Yıldırım = Yûnus kendi kendini kınarken büyük bir balık onu yutuvermişti.
Cemal Külünkoğlu = Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.
Diyanet İşleri (eski) = Kendini kınarken onu bir balık yutmuştu.
Diyanet Vakfi = Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Edip Yüksel = Balık onu yuttu, bundan o sorumluydu.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken kendisi balık yuttu melâmette idi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken (denize atıldı ve) kendisini balık yuttu. Pişmandı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken (denize atılmış ve) kendisini balık yutmuştu. (Kendi nefsini) kınıyordu.
Gültekin Onan = Derken onu balık yutmuştu, oysa o kınanmıştı.
Harun Yıldırım = Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Hasan Basri Çantay = O, kınanmış bir halde iken kendisini hemen balık yutmuşdu.
Hayrat Neşriyat = Derken o (kendi kendini) kınayan bir kimse olduğu hâlde balık onu yuttu.
İbni Kesir = Yenilgiye uğramışken, bir balık yutmuştu onu.
Kadri Çelik = Kendini kınayıcı iken, onu bir balık yutmuştu.
Muhammed Esed = (sonra o'nu denize atmışlar ve) denizde büyük balık tarafından yutulmuştu, çünkü kınananlardan biriydi.
Mustafa İslamoğlu = Derken o derin bir pişmanlıkla kıvranır haldeyken iri balık tarafından yakalanmıştı.
Ömer Nasuhi Bilmen = Artık o melâmet eder (nefsini kınar) bir halde iken O'nu balık yutuverdi.
Ömer Öngüt = Yunus kendini kınayıp dururken onu bir balık yuttu.
Şaban Piriş = O, kınanmış iken bir balık onu yuttu.
Sadık Türkmen = Kendi kendisini kınarken, onu balina yuttu.
Seyyid Kutub = Yunus kendini kınarken, balık onu yutmuştu.
Suat Yıldırım = O yaptığından ötürü pişman bir vaziyette iken balık onu yutuverdi.
Süleyman Ateş = (Yûnus, Rabbinden izinsiz olarak kavminden ayrıldığı için) Kendi kendisini kınarken (denize attılar) balık onu yuttu.
Tefhim-ul Kuran = Derken onu balık yutmuştu, oysa kendisi (kendini) kınanmış (sayanlardan)dı.
Ümit Şimşek = Sonra, kendisini kınayıp dururken, onu balık yuttu.
Yaşar Nuri Öztürk = Derken, kendisini balık yutmuştu. O kendi kendini kınayıp duruyordu.
İskender Ali Mihr = Onu (Yunus A.S’ı) hemen bir balık yuttu. O, levmedilen biriydi (kendi kendini kınıyordu).
İlyas Yorulmaz = Yunus kınanmış olarak balığa yem olacaktı.