فَوَسْوَسَ إِلَيْهِ الشَّيْطَانُ قَالَ يَا آدَمُ هَلْ أَدُلُّكَ عَلَى شَجَرَةِ الْخُلْدِ وَمُلْكٍ لَّا يَبْلَى
Fe vesvese ileyhiş şeytânu kâle yâ âdemu hel edulluke alâ şeceratil huldi ve mulkin lâ yeblâ.
Diyanet İşleri = Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Şeytan, ona vesvese verdi de ey Âdem dedi, sana ebedîlik ağacını ve zeval bulmayacak devleti göstereyim mi?
Abdullah Parlıyan = Şeytan O'na vesvese vererek: “Ey Adem! Sana ebedilik ağacını ve dolayısıyla hiç çökmeyecek bir hükümranlığın yolunu göstereyim mi?” dedi.
Adem Uğur = Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Adem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"
Ahmed Hulusi = (Sonunda) Şeytan ona vesvese verip: "Ey Adem, sana ölümsüzlük ağacını ve eskiyip yok olmaz mülkü bildireyim mi?" dedi.
Ahmet Tekin = Nihayet şeytan ona vesvese verdi, aklını karıştırdı:'Ey Âdem, sana sonsuzluk bitkisini ve çökmesi mümkün olmayan bir devleti, bir saltanatı göstereyim mi?' dedi.
Ahmet Varol = Sonunda şeytan ona vesvese verdi ve: 'Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü bildireyim mi?' dedi.
Ali Bulaç = Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?"
Ali Fikri Yavuz = Nihayet Şeytan Adem’e vesvese verdi. Şöyle dedi: “- Ey Adem! Seni (yediğin takdirde ölmeyeceğin ve devamlı surette Cennette kalacağın), ebedilik ağacına, bir de son bulmıyacak devlete delâlet edeyim mi?
Ali Ünal = Fakat şeytan Âdem’e vesvese verdi ve “Ey Âdem, seni sonsuzluk ağacına ve hiç son bulmayacak bir devlet ve saltanata götüreyim mi?” dedi.
Bayraktar Bayraklı = Ama, şeytan ona vesvese verip, “Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir hükümranlık göstereyim mi?” dedi.
Bekir Sadak = Ama seytan ona vesvese verip: «Ey Adem! Sana sonsuzluk agacini ve cokmesi olmayan bir saltanati gostereyim mi? dedi.
Celal Yıldırım = Bununla beraber,Şeytan ona vesvese verdi de, ey Âdem, dedi, sana ebedîlik ağacını, çürüyüp yok olmayacak bir mülkü salık vereyim mi ?»
Cemal Külünkoğlu = Nihayet şeytan ona vesvese verip şöyle dedi: “Ey Âdem! Sana (yediğin takdirde ölmeyeceğin ve devamlı surette cennette kalacağın) ebedîlik ağacını ve yok olmayan bir saltanatı göstereyim mi?”
Diyanet İşleri (eski) = Ama şeytan ona vesvese verip: 'Ey Adem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?' dedi.
Diyanet Vakfi = Derken şeytan onun aklını karıştırıp «Ey Âdem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?»
Edip Yüksel = Şeytan, 'Adem, sana ebedilik ağacını ve tükenmez bir egemenliği göstereyim mi,' diye ona fısıldadı.
Elmalılı Hamdi Yazır = Derken Şeytan ona vesvese verdi: ey Âdem! sana kılâğuzluk edeyim mi Huld ağacına ve çürümez mülke? dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken şeytan ona vesvese verdi: «Ey Adem, sana sonsuzluk ağacını ve çürümesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Nihayet şeytan ona vesvese verdi. Şöyle dedi: «Ey Âdem! Sana sonsuzluk ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?»
Gültekin Onan = Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: "Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?"
Harun Yıldırım = Derken şeytan onun aklını karıştırıp "Ey Adem! dedi, sana ebedîlik ağacını ve sonu gelmez bir saltanatı göstereyim mi?"
Hasan Basri Çantay = Nihayet şeytan onu fitledi: «Ey Âdem, dedi, seni ebedîlik ağacına, zeval bulmayacak bir devlete (ulaşdırmaya) delâlet edeyim mi»?
Hayrat Neşriyat = Derken şeytan ona vesvese verdi: 'Ey Âdem! Sana ölümsüzlük ağacına ve yok olmayacak bir mülk üzerine rehberlik edeyim mi?' dedi.
İbni Kesir = Ama şeytan ona vesvese verdi ve: Ey Adem, sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir mülkü göstereyim mi? dedi.
Kadri Çelik = Sonunda şeytan ona vesvese vererek dedi ki: “Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?”
Muhammed Esed = Ne var ki, Şeytan o'na sinsice fısıldayarak: "Ey Adem!" dedi, "Sana sonsuzluk ağacını ve (dolayısıyla) hiç çökmeyecek bir hükümranlığı(n yolunu) göstereyim mi?"
Mustafa İslamoğlu = Hal böyleyken Şeytan onu vehimlere sürükleyerek "Ey Adem!" dedi, "Sana sonsuzluk ağacını ve sonu gelmez bir saltanatın (yolunu) göstereyim mi?"
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra O'na şeytan vesvesede bulundu, dedi ki: «Ey Âdem, seni ebedîyyet ağacına ve fena bulmayacak bir mülke delâlet edeyim mi?»
Ömer Öngüt = Sonunda şeytan ona vesvese verdi. “Ey Âdem! Sana ebedilik ağacını ve çökmesi olmayan bir saltanatı göstereyim mi?” dedi.
Şaban Piriş = Sonunda şeytan ona vesvese verdi: -Ey Adem dedi, Sana ebedilik sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir saltanat göstereyim mi?
Sadık Türkmen = Nihayet şeytan ona vesvese verdi; “Ey Âdem!” dedi: “Sana sonsuzluk ağacını ve gücünü yitirmeyecek bir mülkü/krallığı göstereyim mi?”
Seyyid Kutub = Fakat şeytan «Ey Adem, ölümsüzlük ağacını ve hiç yıkılmayacak egemenliğin sırrını sana göstereyim mi?» diyerek onu ayarttı.
Suat Yıldırım = Ama şeytan ona vesvese verip: "Âdem! dedi, "ister misin sana ebediyet (ölümsüzlük) ağacını, zamanın geçmesiyle zeval bulmayan bir devlet ve saltanatı göstereyim?"
Süleyman Ateş = Nihâyet şeytân ona fısıldayıp: "Ey Âdem, sana ebedilik ağacını ve yok olmayacak bir hükümranlığı göstereyim mi? dedi.
Tefhim-ul Kuran = Sonunda şeytan ona vesvese verdi; dedi ki: «Sana sonsuzluk ağacını ve yok olmayacak bir mülkü haber vereyim mi?»
Ümit Şimşek = Fakat Şeytan ona vesvese verdi. 'Âdem,' dedi. 'İster misin, sana ebediyet ağacının veya hiç son bulmayacak bir saltanatın yolunu göstereyim?'
Yaşar Nuri Öztürk = Derken, şeytan ona şöyle diyerek vesvese verdi: "Ey Âdem! Sana, sonsuzluk ağacıyla eskimez, çökmez mülk ve saltanatı göstereyim mi?"
İskender Ali Mihr = Böylece şeytan, ona vesvese verdi. Dedi ki: “Ey Âdem! Sana, ebedîlik ağacına ve sona ermeyecek bir saltanata, delâlet edeyim mi (ulaşmanı sağlayayım mı)?”
İlyas Yorulmaz = Sonra Adem’e şeytan vesvese verdi ve ona “Ey Adem! Sana ölümsüzlük ağacının hangisi olduğunu ve bitmez tükenmez bir mülkün kaynağını göstereyim mi?” dedi.