وَكَذَّبَ بِالْحُسْنَى
Ve kezzebe bil husnâ.
ve kezzebe | : ve yalanladı |
bi el husnâ | : Hüsna’yı, Allah’ın Zat’ını görmeyi |
Diyanet İşleri = (8-10) Fakat, kim cimrilik eder, kendini Allah’a muhtaç görmez ve en güzel sözü (kelime-i tevhidi) yalanlarsa, biz de onu en zor olana kolayca iletiriz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve en güzel sözü yalanladıysa.
Abdullah Parlıyan = kelimei tevhîdi veya cenneti veya İslâm dinini yalanlarsa
Adem Uğur = Ve en güzeli de yalanlarsa,
Ahmed Hulusi = El Hüsnâ'yı (en güzelini hakikati olarak) yalanlarsa;
Ahmet Tekin = En güzeli, kelime-i tevhidi, Allah yolunda karşılıksız harcadığının bedelinin daha güzeliyle yerine geleceğini yalanlayana da kolaylaştıracağız.
Ahmet Varol = Ve en güzel olanı yalanlarsa,
Ali Bulaç = Ve en güzel olanı yalan sayarsa,
Ali Fikri Yavuz = Bir de en güzel kelimeyi (tevhidi) inkâr ederse;
Ali Ünal = Bir de (inanç, davranış ve bunların karşılığında verilecek mükâfat konusunda) en güzel olanı yalanlayana gelince:
Bayraktar Bayraklı = (8-11) Ama cimrilik edip kendini ihtiyaçsız, yeterli gören ve güzeli yalanlayana da, zorluklara uğramasını kolaylaştırırız. Cehenneme yuvarlandığı zaman malı ona hiçbir yarar sağlamaz.[768]
Bekir Sadak = (8-10) Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan mustagni sayan, en guzel sozu yalanlayan kimsenin gucluge ugramasini kolaylastiririz.
Celal Yıldırım = (8-9-10) Kim de cimrilik edip kendini (Allah'a) muhtaç saymaz ve en güzel olanı yalanlarsa, ona da güçlüğe (uzanan yolu çekici kılıp) kolaylaştırırız.
Cemal Külünkoğlu = (8-10) Fakat kim cimrilik eder, kendini zengin görüp Allah'a muhtaç görmezse ve en güzel olanı (“Lâ ilahe İllallah” sözünü) yalanlarsa, onun için de zorluğa ve sıkıntıya giden yolu kolaylaştırırız.
Diyanet İşleri (eski) = (8-10) Ama, cimrilik eden, kendini Allah'tan müstağni sayan, en güzel sözü yalanlayan kimsenin güçlüğe uğramasını kolaylaştırırız.
Diyanet Vakfi = (8-11) Kim cimrilik eder, kendini müstağni sayar, en güzeli de yalanlarsa, biz de onu en zora hazırlarız. Düştüğü zaman da malı kendisine hiç fayda vermez.
Edip Yüksel = Ve iyiyi, güzeli yalanlarsa,
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve husnâyı tekzib eylerse
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = ve en güzeli yalanlarsa;
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve en güzeli de yalanlarsa,
Gültekin Onan = Ve en güzel olanı yalan sayarsa,
Harun Yıldırım = Ve en güzeli de yalanlarsa,
Hasan Basri Çantay = ve o en güzeli yalanlarsa,
Hayrat Neşriyat = (8-10) Ama kim cimrilik eder ve kendini (Allah’ın sevâbına) muhtaç görmezse, ve o en güzel olanı yalanlarsa, onu da en zor olana (Cehenneme) muvaffak kılarız!
İbni Kesir = Ve en güzeli yalanlarsa,
Kadri Çelik = En güzel olanı da yalan sayarsa.
Muhammed Esed = ve nihai güzelliği/iyiliği yalanlayana gelince,
Mustafa İslamoğlu = En Güzel'i (vahyini) yalanlarsa;
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve en güzeli tekzîp etti ise.
Ömer Öngüt = O güzel kelimeyi tekzip eder, yalanlarsa,
Şaban Piriş = En güzeli yalanlarsa..
Sadık Türkmen = Ve en güzel olanı yalanlarsa;
Seyyid Kutub = Ve en güzel sözü de yalanlarsa,
Suat Yıldırım = (9-10) O en güzel kelimeyi (kelime-i tevhidi) yalan sayanı ise, en güç yola sardırırız.
Süleyman Ateş = Ve en güzel (söz)ü de yalanlarsa,
Tefhim-ul Kuran = Ve en güzel olanı da yalan sayarsa,
Ümit Şimşek = Ve en güzel olanı yalanlarsa,
Yaşar Nuri Öztürk = Ve güzelliği yalanlarsa,
İskender Ali Mihr = Ve Hüsna’yı (Allah’ın Zat’ını görmeyi) yalanladı ise.
İlyas Yorulmaz = En güzel olanı (Kur’an’ı) yalanlayana da.