Önceki Ayet Sonraki Ayet  
18. Sûre Kehf/85

 فَأَتْبَعَ سَبَبًا

  Fe etbea sebebâ(sebeben).

Kelime Karşılaştırma
fe etbea : böylece tâbî oldu
sebeben : sebep, vesile
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = O da (Batı’ya gitmek istedi ve) bir yol tuttu.

 Abdulbaki Gölpınarlı = O, batıya doğru bir yol tutmuştu.

 Abdullah Parlıyan = Ve bu sayede, O da yaptığı her işte, doğru ve meşru araçlara başvurdu.

 Adem Uğur = O da bir yol tutup gitti.

 Ahmed Hulusi = O da bir yolu kullandı.

 Ahmet Tekin = O da, bu sayede doğru sebep ve vesilelere, meşrû araçlara başvurarak bir hedefe yöneldi.

 Ahmet Varol = O da bir yol tuttu.

 Ali Bulaç = O da, bir yol tuttu.

 Ali Fikri Yavuz = O da (batıya ulaşmak için) bir yol tuttu.

 Ali Ünal = Gün geldi, gerekli imkânla donanmış olarak batı yönünde sefere çıktı.

 Bayraktar Bayraklı = O da bir yol tutup gitti.

 Bekir Sadak = O da bir yol tuttu.

 Celal Yıldırım = O da bir sebebi (seçip ona göre) bir yol izledi.

 Cemal Külünkoğlu = (84-85) Doğrusu biz, onu yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona her şeyin yolunu öğrettik. O da (Batı'ya gitmek için) bir yol tuttu.

 Diyanet İşleri (eski) = O da bir yol tuttu.

 Diyanet Vakfi = O da bir yol tutup gitti.

 Edip Yüksel = Nitekim, o bir yol izledi

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken bir sebebi ta'kıb etti

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken o bir sebebi izledi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken o da bu yollardan birini tutup gitti.

 Gültekin Onan = O da, bir yol tuttu.

 Harun Yıldırım = O da bir yol tutup gitti.

 Hasan Basri Çantay = Oda (batıya doğru) bir yol tutdu.

 Hayrat Neşriyat = Böylece (o da) bir sebeb (batıya doğru, bir yol) ta'kib etti.

 İbni Kesir = O da bir yol tuttu.

 Kadri Çelik = O da bir yol tutmuş oldu.

 Muhammed Esed = Ve bu sayede o da (yaptığı her işde) doğru ve meşru araçlara başvurdu.

 Mustafa İslamoğlu = o da kendisini (amacına) ulaştıracak bir araca başvurdu.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Artık o, bir yol takibe başladı.

 Ömer Öngüt = O da bir yol tutup gitti.

 Şaban Piriş = O da bir yol tuttu.

 Sadık Türkmen = Derken, o da bir sebebi izledi gitti.

 Seyyid Kutub = O da bir sebebe sarılarak yola koyuldu.

 Suat Yıldırım = (84-85) Biz ona dünyada geniş imkânlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.

 Süleyman Ateş = O da (kendisini batı ülkelerine ulaştıracak) bir yol tuttu.

 Tefhim-ul Kuran = O da, bir yol tutmuş oldu.

 Ümit Şimşek = O da bir sebebi izledi.

 Yaşar Nuri Öztürk = O da bir sebebi izledi.

 İskender Ali Mihr = Böylece bir sebebe tâbî oldu (yola koyuldu).

 İlyas Yorulmaz = O da bu öğrendiklerini uyguladı.