إِنَّا مَكَّنَّا لَهُ فِي الْأَرْضِ وَآتَيْنَاهُ مِن كُلِّ شَيْءٍ سَبَبًا
İnnâ mekkennâ lehu fîl ardı ve âteynâhu min kulli şey’in sebebâ(sebeben).
innâ | : muhakkak biz |
mekkennâ | : sağlam yerleştirdik, kuvvetlendirdik, destekledik |
lehu | : ona, onu |
fî el ardı | : yeryüzünde |
ve âteynâ-hu | : ve ona verdik |
min kulli şey’in | : herşeyden |
sebeben | : sebep, vesile |
Diyanet İşleri = Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda (amacına ulaşabileceği) bir yol verdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Biz, gerçekten de onu yeryüzünde yerleştirip yüceltmiştik, her şeyin yoluna, yoradamına âit ne bilgi varsa vermiştik ona.
Abdullah Parlıyan = Biz gerçektende O'nu yeryüzünde yerleştirip, yüceltmiştik ve herşeyin yoluna, yordamına ait ne bilgi varsa, vermiştik O'na.
Adem Uğur = Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
Ahmed Hulusi = Onu arzda yerleştirdik ve Ona her yolu (dilediğine ulaşmasını) kolaylaştırdık.
Ahmet Tekin = Gerçekten biz Zülkarneyn’i iktidar, kudret, itibar ve imkân sahibi yaptık. Onu, her konuda maksadına doğru araçlarla ulaşma bilgisi, kudreti, imkânlarıve maharetiyle donattık.
Ahmet Varol = Gerçekten biz onu yeryüzünde güçlü bir iktidar sahibi kılmış ve ona her şeyden bir yol vermiştik.
Ali Bulaç = Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.
Ali Fikri Yavuz = Gerçekten biz, Zül’-Karneyn’i (Rûm hükümdarı İskender’i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona (gayesine ulaşmak için) istediği her şeyden bir vasıta (sebep) verdik.
Ali Ünal = Biz, O’na yeryüzünde sağlam bir iktidar verdik ve O’nu hedeflerine ulaşmada (akıl, ilim, kuvvet, servet ve idarecilik gibi) her türlü imkânla donattık.
Bayraktar Bayraklı = Şüphesiz, biz, ona yeryüzünde imkan sağladık ve kendisine her şeye ulaşacağı bilgiyi verdik.
Bekir Sadak = Dediler ki: Zulkarneyn! Dogrusu Yecuc ve Mecuc bu ulke de bozgunculuk yapiyorlar. Bizimle onlarin arasina bir sed yapman icin sana bir vergi verelim mi?
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz onu yeryüzünde kudretli biçimde yerleştirip imkân verdik ve ona (gereken) her şeyden (kolaylaştırıcı bir) sebep verdik.
Cemal Külünkoğlu = (84-85) Doğrusu biz, onu yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kıldık ve ona her şeyin yolunu öğrettik. O da (Batı'ya gitmek için) bir yol tuttu.
Diyanet İşleri (eski) = Doğrusu biz onu yeryüzüne yerleştirmiş ve her şeyin yolunu ona öğretmiştik.
Diyanet Vakfi = Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona (muhtaç olduğu) her şey için bir sebep (bir vasıta ve yol) verdik.
Edip Yüksel = Biz ona yeryüzünde yönetim gücünü ve her türlü imkanı verdik
Elmalılı Hamdi Yazır = Biz onun için Arzda bir müknet hazırladık ve ona her şeyden bir sebeb verdik
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz onun için yeryüzünde bir iktidar hazırladık ve ona ulaşmak istediği şeyden bir sebep verdik.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gerçekten biz onu (Zülkarneyn'i) yeryüzünde iktidar sahibi yaptık ve ona ulaşmak istediği her şeyi elde etmesinin bir yolunu verdik.
Gültekin Onan = Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.
Harun Yıldırım = Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık, ona) her şey için bir sebep verdik.
Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz onu yer (yüzün) de büyük bir kudret saahibi kıldık ve ona (muhtâc olduğu) her şeyden bir sebeb (bir yol) verdik.
Hayrat Neşriyat = Şübhesiz ki biz, ona (Zülkarneyn’e) yeryüzünde imkân verdik ve kendisine(istediği) herşeyden bir sebeb (ulaşması için bir yol) verdik.
İbni Kesir = Doğrusu Biz; onu, yeryüzünde büyük bir kudret sahibi kılmıştık ve ona her şeyin yolunu öğretmiştik.
Kadri Çelik = Gerçekten biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden (hedefe ulaştıran) bir sebep verdik.
Muhammed Esed = Ona yeryüzünde güvenli bir yer sağladık ve onu, (ulaşacağı) her şeye doğru araçlarla ulaşma (bilgisiyle) donattık;
Mustafa İslamoğlu = Evet, onun (iktidarı) için yeryüzünde uygun bir zemin hazırladık ve ona eşyanın yasalarıyla uyumlu araçların (bilgisini) bahşettik;
Ömer Nasuhi Bilmen = Biz O'nu yeryüzünde bir kudrete erdirdik ve ona her şeyden bir sebep verdik.
Ömer Öngüt = Gerçekten biz onu yeryüzünde iktidar ve kudret sahibi kıldık ve her şeyden ona bir sebep verdik, ona her şeyin yolunu öğrettik.
Şaban Piriş = Biz, onu yeryüzünde güçlendirmiş ve ona her şeyin yolunu öğretmiştik.
Sadık Türkmen = Doğrusu biz onu yeryüzünde sağlam yerleştirmiş ve ona herşeyden bir sebep vermiştik.
Seyyid Kutub = Biz onu yeryüzünde egemen kıldık ve her amaca ulaştıracak sebebi buyruğuna sunduk.
Suat Yıldırım = (84-85) Biz ona dünyada geniş imkânlar verdik ve onun ihtiyaç duyduğu her konuda sebep ve vasıtalar ihsan ettik. O da batıya doğru bir yol tuttu.
Süleyman Ateş = Biz onu yeryüzünde güçlü kıldık ve ona herşeyden bir sebep (istediği herşeye ulaşmanın yolunu, aracını) verdik.
Tefhim-ul Kuran = Gerçekten, biz ona yeryüzünde sapasağlam bir iktidar verdik ve ona her şeyden bir yol (sebep) verdik.
Ümit Şimşek = Biz onu yeryüzünde geniş imkânlarla yerleştirdik ve ona herşey için bir sebep verdik.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz onun için yeryüzünde güç ve saltanat hazırladık ve ona herşeyden bir sebep verdik.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, onu yeryüzünde kuvvetlendirdik (destekledik). Ve ona sebep olan herşeyden verdik.
İlyas Yorulmaz = Zülkarneyn’i yer yüzünde bir mekana yerleştirdik ve her şeyin nasıl ve neden yapıldığının bilgisini öğrettik.