قَالَ بَلْ سَوَّلَتْ لَكُمْ أَنفُسُكُمْ أَمْرًا فَصَبْرٌ جَمِيلٌ عَسَى اللّهُ أَن يَأْتِيَنِي بِهِمْ جَمِيعًا إِنَّهُ هُوَ الْعَلِيمُ الْحَكِيمُ
Kâle bel sevvelet lekum enfusukum emrâ(emren), fe sabrun cemîl(cemîlun), asâllâhu en ye’tiyenî bihim cemî’â(cemî’an), innehu huvel alîmul hakîm(hakîmu).
kâle | : dedi |
bel | : hayır |
sevvelet | : teşvik etti, güzel gösterdi |
lekum | : size |
enfusu-kum | : sizin nefsiniz |
emren | : bir iş, bir durum |
fe | : artık bundan sonra |
sabrun | : sabır |
cemîlun | : güzel |
asâllâhu | : umulur ki Allah |
en ye’tiye-nî | : bana getirir (bana getirmesi) |
bi-him | : onları |
cemî’an | : hepsini |
innehu | : muhakkak ki o |
huve | : o |
el alîmu el hakîmu | : en iyi bilendir, hüküm ve hikmet sahibi olandır |
Diyanet İşleri = Yakub, “Nefisleriniz sizi bir iş yapmağa sürükledi. Artık bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yakup, olsa olsa dedi, nefisleriniz, yaptığınız işi size güzel, o güç işi kolay göstermiş; fakat ben, pek güzel dayanır, sabrederim. Umarım ki Allah hepsine birden kavuşturur beni, hiç şüphe yok ki o, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sâhibidir.
Abdullah Parlıyan = Ve babalarının yanına dönüp, olup biteni ona anlattıkları zaman Ya'kub: “Yoo, benlikleriniz ve hayalleriniz size yeni bir iş kurdurdu. Bana düşen yalnızca güzelce sabredip bu acıya da katlanmaktır. Belkide Allah onların hepsini birden bana geri getirecektir. Gerçekten Allah herşeyi bilendir, yaptığı herşeyi yerli yerince yapandır.”
Adem Uğur = (Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."
Ahmed Hulusi = (Babaları) dedi ki: "Hayır (öyle olduğunu sanmıyorum)! Nefsleriniz sizi (kötü) bir işe yönlendirmiş. Bana güzellikle sabretmek düşer bundan sonra. . . Umulur ki, Allâh onların hepsini bana getirir. . . Muhakkak ki O, Aliym'dir, Hakiym'dir. "
Ahmet Tekin = Babaları:'Söyledikleriniz kabul edilecek şeyler değil, nefisleriniz sizi aldatarak kötü bir plan yapmaya sürükledi. Artık bana düşen, güzelce sabretmek, metanetli olmaktır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana geri getirir. Her şeyi bilen hikmet sahibi ve hükümran olan yalnız O’dur.' dedi.
Ahmet Varol = (Babaları) dedi ki: 'Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp (kötü) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların hepsini bana getirir. Muhakkak O, hakimdir, alimdir.'
Ali Bulaç = (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Hayır" dedi. "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir işe sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah (pek yakın bir gelecekte) onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir."
Ali Fikri Yavuz = (Babalarına varıp aynı sözleri söyleyince, babaları) dedi ki: “- Hayır, size nefisleriniz, bir iş bezeyip yaptırmıştır. Artık benim işim güzel bir sabırdır. Allah’ın bana, hepsini bir getirmesi yakındır. Gerçekten O Alîm’dir, Hâkim’dir.”
Ali Ünal = Dönüp, babalarına bunları söylediler. Yakup, (kendi içinden) dedi: “Hayır, bütün bu olup bitenler, nefsinizin sizi sürüklediği bir iş(in devamından başka bir şey değil)! Bana düşen, yine güzelce sabretmektir. Öyle umuyorum ki Allah, onların (Yusuf, Bünyamin ve en büyük kardeşleri) hepsini bana getirecek, beni bütün kaybettiklerimle buluşturacaktır. Çünkü O Alîm (her şeyi en iyi ve hakkıyla bilen)dir; Hakîm (her hüküm ve icraatında pek çok hikmetler bulunan) dır.
Bayraktar Bayraklı = Babaları dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi böyle bir işe sürükledi. Bana düşen, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir; hikmet sahibidir.”
Bekir Sadak = Yakup: «Sizi nefsiniz bir is yapmaga surukledi, artik bana guzelce sabir gerekir; belki Allah hepsini birden bana getirecektir, cunku O bilendir, hakimdir» dedi.
Celal Yıldırım = Yâkub onlara : «Hayır, nefsiniz size bir işi süsleyip hayal gücünüzü artırmıştır. Artık güzel bir sabır gerekir. Allah'ın, her ikisini de birden bana getireceğini ümit ederim. Şüphesiz ki O, (her şeyi hakkıyle) bilendir, yegâne hikmet sahibidir.»
Cemal Külünkoğlu = Yakup onlara: “Hayır, nefsiniz size bir işi süsleyip hayal gücünüzü artırmıştır. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah, onların hepsini birden bana getirecektir. Şüphesiz ki O, (her şeyi) hakkıyla bilendir, yegâne hüküm ve hikmet sahibidir.”
Diyanet İşleri (eski) = (82-84) Onlara sırt çevirdi, 'Vah, Yusuf'a yazık oldu!' dedi ve üzüntüden gözlerine ak düştü. Artık acısını içinde saklıyordu.
Diyanet Vakfi = (Babaları) dedi ki: «Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir.»
Edip Yüksel = 'Hayır, egonuz sizi bir işe sürüklemiş. Bana düşen artık güzelce sabretmektir. Olur ki ALLAH, bana onları topluca getirir. O, Bilendir, Bilgedir,' dedi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Yok, dedi: size nefsiniz bir emir tesvil etmiş, artık bir sabrı cemîl, yakındır ki Allah bana hepsini bir getire, hakikat bu: alîm o, hakîm o
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Babaları dedi ki: «Yok sizi nefsiniz aldatmış; artık (bana düşen) güzel bir sabır! Umulur ki Allah bana hepsini birden getirir. Gerçek şu ki, herşeyi bilen O'dur, her yaptığını bir hikmete göre yapan O'dur.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Babaları dedi ki: «Hayır, sizi nefisleriniz altadıp bir işe sürüklemiş. Artık bana güzel güzel sabretmek düşüyor. Belki Allah hepsini birden bana geri getirir. Çünkü O, her şeyi bilir, hüküm ve hikmet sahibidir.»
Gültekin Onan = (Şehre dönüp durumu babalarına aktarınca o:) "Hayır" dedi. "Nefsiniz sizi yanıltıp (böyle) bir buyrultuya sürüklemiş. Bundan sonra (bana düşen) güzel bir sabırdır. Umulur ki Tanrı [pek yakın bir gelecekte] onların tümünü bana getirir. Çünkü O, bilenin, hüküm ve hikmet sahibi olanın kendisidir."
Harun Yıldırım = Dedi ki: “Hayır, nefisleriniz sizi yanıltıp bir işe sürüklemiş. Bundan sonra güzel bir sabırdır. Umulur ki Allah onların tümünü bana getirir. Çünkü Alîm, Hakîm olan O’dur, O!”
Hasan Basri Çantay = (Geldiler, aynı sözü söylediler. Bunun üzerine Ya'kub) dedi ki: «Hayır, sizi nefisleriniz aldatıb (böyle büyük) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabırdır. Allahın, onların hepsini birden bana getirmesi yakın bir ümiddir. Hakıykat şudur ki: Her şey'i bilen, yegâne hüküm (ve hikmet) saahibi olan Odur».
Hayrat Neşriyat = (Döndüklerinde babaları) dedi ki: 'Hayır! Nefisleriniz sizi (aldatıp böyle) bir işe sürüklemiş. Artık (bana düşen) güzel bir sabır (etmektir)! Umulur ki Allah, onları (Yûsuf’u, Bünyâmin’i ve orada kalan diğer ağabeyini) hep birlikte bana getirir. Şübhesiz ki, Alîm(herşeyi bilen), Hakîm (her işi hikmetli olan) ancak O’dur.'
İbni Kesir = Ya'kub dedi ki: Hayır, nefisleriniz sizi aldatıp bir işe sürüklemiş. Artık bana sabır gerekir. Umulur ki Allah, onların hepsini birden bana getirecektir. Muhakkak ki Alim, Hakim O'dur O.
Kadri Çelik = (Yakup,) “Hayır, size nefisleriniz bir işi süslemiştir, (artık bana düşen) güzelce bir sabır! Belki Allah hepsini birden bana getirecektir; çünkü O bilendir, hikmet sahibidir” dedi.
Muhammed Esed = (Ve babalarının yanına dönüp, olup biteni o'na anlattıkları zaman Yakub;) "Yoo; yine kendi muhayyilenizdir olmayacak bir işi size olağan gösteren; (bana gelince) artık sabır en iyisidir; belki de Allah onların hepsini birden bana (geri) getirecektir; gerçek şu ki, Allah doğru hüküm ve hikmetle edip eyleyen, mutlak ve sınırsız bilgi sahibidir!"
Mustafa İslamoğlu = (Olan biteni haber verdikleri babaları) "Hayır!" dedi, "tasavvurlarınız size tumturaklı bir oyun oynamış. Bundan böyle bana düşen güzel bir sabırdır; kim bilir belki de Allah hepsini birden bana kavuşturur: çünkü O, evet O'dur her şeyi bilen, her hükmünde tam isabet kaydeden."
Ömer Nasuhi Bilmen = Dedi ki: «Hayır, size nefisleriniz bir işi süslemiştir. Artık güzel bir sabır; umulur ki, Allah Teâlâ onların hepsini bana getiriverir. Şüphe yok ki alîm, hakîm ancak O'dur.»
Ömer Öngüt = (Babaları) dedi ki: “Hayır! Sizi nefisleriniz aldatıp, böyle büyük bir işe sürüklemiş. Artık bana sükunet ve ümit içinde sabır gerekir. Umulur ki Allah hepsini bir arada bana kavuşturur. Her şeyi bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan ancak O'dur. ”
Şaban Piriş = Yakup: -Sizi nefsiniz bir iş yapmağa sürükledi, artık bana güzelce sabır gerekir; belki Allah hepsini birden bana getirecektir, çünkü O bilendir, hakimdir, dedi.
Sadık Türkmen = (ve dönüp BABALARINA anlatınca, Yakub) dedi ki: “Hayır, nefisleriniz bu işi size süsledi. Artık bana, güzelce sabır gerekir. Umulur ki Allah; onların hepsini bana getirir. Şüphesiz O; bilir ve doğru hüküm/karar verendir.”
Seyyid Kutub = Hz. Yakub dedi ki; 'Herhalde nefsinizin kışkırtması ile bir komplo düzenlediniz. Bana yaman bir sabır düşüyor. Belki de Allah bana tüm oğullarımı birlikte kavuşturacaktır. Hiç şüphesiz O, her şeyi bilir ve her yaptığı yerindedir.»
Suat Yıldırım = Ama babaları Yâkub: "Hayır, hayır! Korkarım yine nefisleriniz sizi olumsuz bir işe sürükleyip ayağınızı kaydırmıştır. Ne yapayım? Bu hale karşı sükûnet ve ümit içinde sabretmekten başka yapacak şey yok! Ümidim var ki Allah bütün kaybettiklerimi bana lütfedecektir. Çünkü O alîmdir, hakîmdir (benim de onların da hallerini bilir ve beni elbette hikmetini ortaya koymak için, bu imtihana tâbi tutmuştur)."
Süleyman Ateş = (Dönüp babalarına geldiler ve kardeşlerinin sözünü söylediler. Ya'kub): "Herhalde, dedi, nefisleriniz size bir işi süs(leyerek sizi ona sürük)ledi. Artık (bana) güzelce sabretmek gerek. Belki de Allâh, onların hepsini bana getirir. Çünkü O, bilendir, herşeyi hikmetle (yerli yerince) yapandır.
Tefhim-ul Kuran = (Babaları) dedi ki: "Hayır, nefisleriniz sizi (böyle) bir işe sürükledi. (Bana düşen) artık, güzel bir sabırdır. Umulur ki, Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü O çok iyi bilendir, hikmet sahibidir."
Ümit Şimşek = (Babaları) dedi ki: "Hayır (öyle olduğunu sanmıyorum)! Nefsleriniz sizi (kötü) bir işe yönlendirmiş. Bana güzellikle sabretmek düşer bundan sonra. . . Umulur ki, Allâh onların hepsini bana getirir. . . Muhakkak ki O, Aliym'dir, Hakiym'dir. "
Yaşar Nuri Öztürk = Yakub dedi ki: "Hayır, öyle değil, nefisleriniz sizi yine bir işe itmiş. Bana düşen yine güzel bir sabra sarılmak. Bakarsın Allah onların hepsini bana getirir. Çünkü Alîm olan O, Hakîm olan O'dur."
İskender Ali Mihr = Yâkub (a.s) şöyle dedi: “Hayır, sizin nefsiniz sizi bu işe teşvik etti.” Artık bundan sonrası güzel (bir) sabırdır. Umulur ki; Allah, onların hepsini bana getirir. Muhakkak ki; O Alîm (en iyi bilen) ve Hakîm (hikmet ve hüküm sahibi) olandır.
İlyas Yorulmaz = Babaları “Nefsiniz size bir şeyler yaptırmış. Bana düşen güzel bir şekilde sabretmek. Belki Allah onların (evlatlarımın) hepsini bana getirir. Elbette ki O her şeyi bilen ve ona göre hüküm verendir” dedi.