مِن دُونِ اللَّهِ قَالُوا ضَلُّوا عَنَّا بَل لَّمْ نَكُن نَّدْعُو مِن قَبْلُ شَيْئًا كَذَلِكَ يُضِلُّ اللَّهُ الْكَافِرِينَ
Min dûnillâh(dûnillâhi), kâlû dallû annâ bel lem nekun ned’û min kablu şey’â(şey’en), kezâlike yudıllullâhul kâfirîn(kâfirîne).
min | : den |
dûni allâhi | : Allah’tan başka |
kâlû | : dediler |
dallû | : saptılar, uzaklaştılar |
annâ | : bizden |
bel | : hayır, bilâkis |
lem nekun | : biz olmadık, biz değildik |
ned’û | : tapıyoruz |
min kablu | : daha önceden |
şey’en | : bir şey |
kezâlike | : işte böyle |
yudıllu | : dalâlette bırakır |
allâhu | : Allah |
el kâfirîne | : kâfirler |
Diyanet İşleri = (73-74) Sonra onlara, “Allah’ı bırakıp da ortak koştuklarınız nerede?” denilir. Onlar da, “(Yüzüstü bırakıp) bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz, (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. İşte Allah, inkârcıları böyle saptırır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'ı bırakıp da? Diyecekler ki: Gözümüzden kayboldular, zâten de bundan önce tapmaya lâyık birşeye tapmamıştık biz; işte Allah, kâfirleri böyle saptırır.
Abdullah Parlıyan = Allah'ın yanısıra ilahlık yakıştırdıklarınız?” Onlar şöyle cevap verecekler: “Onlar bizi yüzüstü bırakıp, uzaklaşıp kayboldular. Daha doğrusu geçmişte yalvarıp yakardıklarımız aslında hiçbirşey değillerdi.” İşte Allah, kendisinden gelen gerçekleri örtbas edenleri, böylece şaşırtıp saptırır.
Adem Uğur = O Allah'tan başka (taptıklarınız). Onlar da:"Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk", diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Ahmed Hulusi = "Allâh dûnunda!" Dediler ki: "Bizden kayboldular. . . Hayır, zaten biz daha önce, olmayan şeye yönelmişiz!". . . Allâh, hakikat bilgisini inkâr edenleri böylece saptırır.
Ahmet Tekin = 'Allah’ı bırakıp, kulları durumundakilerden, ilâhlığında, otoritesinde, mülkünde, tasarruflarında Allah’a ortak koştuğunuz varlıklar nerede?' Onlar:'Uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu, önceden de, onlara hiçbir şekilde tapıp yalvarmıyorduk.' derler. İşte Allah, kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden kâfirlere, nankörlere, o yalancılara özgürlük tanıdığı gibi, hak yoldan uzaklaşmalarına, dalâleti, helâki tercihlerine özgürlük tanıyor.
Ahmet Varol = Allah'tan başka.' Derler ki: 'Bizim yanımızdan kayboldular. Hayır, biz zaten daha önce bir şeye tapmıyorduk.' İşte Allah inkâr edenleri böyle saptırır.
Ali Bulaç = "Allah'ın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki: "Bizi bırakıp kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiçbir şeye tapar değilmişiz." İşte Allah, kafirleri böyle şaşırtıp saptırır.
Ali Fikri Yavuz = Allah’dan başkaları.” Onlar (cevap olarak şöyle) diyecekler: “- Bizden kaybolup gittiler. Doğrusu biz, bundan önce, bir şeye ibadet etmiyormuşuz (onların hiç bir kıymeti yokmuş).” İşte Allah kâfirleri böyle sapıklığa düşürür.
Ali Ünal = Allah’tan başka?” “Bizi bırakıp kayboluverdiler” der (ve ilâve ederler): “Gerçekte biz, bundan önce (dünyada iken) birer hiç olan şeylere tapmış ve yalvarmışız!” İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır, böyle saptırır.
Bayraktar Bayraklı = “Allah'tan başka taptıklarınız nerede?” Onlar da, “Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk” diyecekler. İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır.
Bekir Sadak = (73-74) Sonra onlara: «Allah'i birakip da kostugunuz ortaklar nerededir?» denir. «Bizden uzaklastilar; hayir; biz zaten onceleri hic bir seye kulluk etmiyorduk» derler. Iste Allah inkarcilari boyle saptirir.
Celal Yıldırım = (73-74) Sonra da onlara : «Allah'ı bırakıp koştuğunuz ortaklar nerede ?» denilecek. «Onlar uzaklaşıp bizden kayboldular. Zaten biz daha öncede hiçbir şeye ibâdet etmiyorduk» derler. İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır.
Cemal Külünkoğlu = (73-74) Sonra onlara: “Sizin şirk koştuklarınız nerede?” denecek. Onlar da: “Bizden uzaklaştılar. Hayır, demek ki, biz önceleri hiçbir şeye tapmıyormuşuz (taptıklarımız bir hiçmiş)” derler. Allah, inkârcıları işte böyle sapıklıkta bırakır.
Diyanet İşleri (eski) = (73-74) Sonra onlara: 'Allah'ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir?' denir. 'Bizden uzaklaştılar; hayır, biz zaten önceleri hiçbir şeye kulluk etmiyorduk' derler. İşte Allah inkarcıları böyle saptırır.
Diyanet Vakfi = (73-74) Sonra onlara: Allah'ı bırakıp da koştuğunuz ortaklar nerededir? denilecek. Onlar da: Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk, diyecekler. İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Edip Yüksel = 'ALLAH'ın yanında?' Onlar da derler ki, 'Bizi terkettiler. Meğer biz daha önce hiç bir şeye yalvarmıyormuşuz.' ALLAH inkarcıları işte böyle saptırır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Allahın berisinden? Diyecekler ki onlar bizden gaib oldular daha doğrusu biz bundan evvel bir şey'e ıbâdet eder değilmişiz, işte Allah kâfirleri böyle şaşkın eder
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Allah'tan başkaları?» Diyecekler ki: «Onlar bizden uzaklaşıp gittiler. Daha doğrusu biz bundan önce bir şeye ibadet etmiyormuşuz!» İşte Allah kafirleri böyle şaşkınlaştırır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = O Allah'tan başkaları (nerede denilecek). Onlar da diyecekler ki: «Hepsi bizden uzaklaşıp gittiler. Daha doğrusu biz bundan önce hiçbir şeye ibadet etmiyormuşuz.» İşte Allah, o kâfirleri böyle şaşırtır.
Gültekin Onan = "Tanrı'nın dışında (taptıklarınız)." Dediler ki: "Bizi bırakıp kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiçbir şeye tapar değilmişiz." İşte Tanrı, kafirleri böyle şaşırtıp saptırır.
Harun Yıldırım = O Allah'tan başka (taptıklarınız). Onlar da:"Bizden uzaklaştılar, zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk", diyecekler.İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Hasan Basri Çantay = (73-74) Sonra onlara «Allâhı bırakıb da (Ona) ortak tutageldiğiniz (putlar) nerede?» denilecek. Onlar da «Bizden uzaklaşıb gaaib oldular. Daha doğrusu biz bundan evvel zâten hiçbir şey'e tapmazdık» diyecekler. İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır.
Hayrat Neşriyat = (73-74) Sonra onlara: 'Allah’ı bırakıp da (O’na) ortak koşmakta olduğunuz şeyler nerede?' denilir. (Onlar da:) 'Bizden kayboldular; daha doğrusu (biz) daha önce hiçbir şeye yalvarır olmamışız!' derler. İşte Allah, kâfirleri (isyanlarındaki inadları üzerine) böyle saptırır.
İbni Kesir = Allah'tan başka? Derler ki: Bizden uzaklaştılar, hayır zaten biz önceleri hiç bir şeye ibadet etmiyorduk. İşte Allah, kafirleri böylece saptırır.
Kadri Çelik = “O Allah'tan başkaları (nerede?)! Onlar, “Bizi bırakıp kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri de (meğer) hiç bir şeye yakarır değilmişiz” derler. İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtıp saptırır.
Muhammed Esed = Allah'ın yanısıra (ilahlık yakıştırdıklarınız)?" (Şöyle) cevap verecekler: "Onlar bizi yüzüstü bıraktılar; daha doğrusu, geçmişte yalvarıp sığındıklarımız, aslında hiç yoklardı!" (Ve onlara:) "İşte Allah hakikati inkar edenleri böyle şaşırtır; (denilecektir,)
Mustafa İslamoğlu = (İlahlar hiyerarşisinde) Allah'ın astlarından saydığınız?" Onlar şöyle cevap verecekler: "Bizi terk ettiler. İşin doğrusu, daha önceden biz sanki hiçbir şeye yalvarıp yakarmamışız." İşte Allah gerçeği inkar edenleri böyle şaşırtır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Allah'ın berisinden diyeceklerdir ki: «Bizden gâib oldular. Belki biz evvelce bir şeye ibadet etmiş olmadık.» İşte Allah, kâfirleri böylece sapıklığa düşürür.
Ömer Öngüt = "Allah'tan başka. " Derler ki: "Bizden uzaklaştılar. Zaten biz önceleri hiçbir şeye tapmıyorduk. " İşte Allah kâfirleri böyle şaşırtır.
Şaban Piriş = Allah’tan başka. Bizden uzaklaştılar. Biz, önceden hiçbir şeye ibadet/dua etmiyorduk, dediler. Allah, kafirleri işte böyle sapıklıkta bırakır.
Sadık Türkmen = “o Allah dışında!” Diyecekler ki: “Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yalvarır değilmişiz!” İşte Allah, gerçekleri bildiği halde gizleyenleri sapıklığında bırakır.
Seyyid Kutub = Allah'tan başka taptıklarınız?» Dediler ki: «Bizden uzaklaşıp kayboldular; hayır, meğer biz önceden hiçbir şeye tapmamışız. (Taptıklarımız hiçbir şey değilmiş).» İşte Allah kafirleri böyle şaşırtır.
Suat Yıldırım = (73-74) Sonra da kendilerine şöyle denilecektir: "Allah’tan başka O’na şerik saydığınız putlar nerede?" Onlar: "Bizden uzaklaşıp ortadan kayboldular. Daha doğrusu, biz, taptıklarımızın bir hiç olduğunu, şimdi anladık. Meğerse bizim taptıklarımız, bir hiçten ibaretmiş."İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtır.
Süleyman Ateş = Allah'tan başka (taptıklarınız)?" Diyecekler ki: "Bizden (uzaklaşıp) kayboldular; hayır, meğer biz önceden hiçbir şeye tapmıyormuşuz, (taptıklarımız hiçbir şey değilmiş)!" İşte Allâh, kâfirleri böyle şaşırtır.
Tefhim-ul Kuran = «Allah'ın dışında (olan ortaklarınız).» Dediler ki: «Bizi bırakıp kayboluverdiler. Hayır, biz önceleri (meğer) hiçbir şeye tapar değilmişiz.» İşte Allah, kâfirleri böyle şaşırtıp saptırır.
Ümit Şimşek = Allah'tan başka taptıklarınız nerede? 'Bizi bırakıp kayboldular,' derler. 'Meğer daha önce dua ettiklerimiz bir hiçmiş!' Kâfirleri Allah işte böyle şaşırtır.
Yaşar Nuri Öztürk = "Allah'ın berisinden taptıklarınız nerede?" Diyecekler ki: "Bizden uzaklaşıp kayboldular. Doğrusu biz, daha önce hiçbir şeye yakarmıyormuşuz." Allah, inkâr edenleri işte böyle saptırır.
İskender Ali Mihr = Allah’tan başka. (Cehennemdekiler de) derler ki: "Onlar bizden saptılar (uzaklaştılar). Hayır, (meğer) biz daha önce (hiç) bir şeye tapmamışız. Allah, kâfirleri işte böyle dalâlette bırakır."
İlyas Yorulmaz = “O, Allah dan başkaları” diye sorulur. Onlar da “Bizden uzaklaşıp kayboldular. Zaten bizde dünyada iken onlara, hiç bir şey için dua etmiyorduk” derler. Allah doğruları inkar edenleri böyle şaşırtır.