ثُمَّ قَسَتْ قُلُوبُكُم مِّن بَعْدِ ذَلِكَ فَهِيَ كَالْحِجَارَةِ أَوْ أَشَدُّ قَسْوَةً وَإِنَّ مِنَ الْحِجَارَةِ لَمَا يَتَفَجَّرُ مِنْهُ الأَنْهَارُ وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَشَّقَّقُ فَيَخْرُجُ مِنْهُ الْمَاء وَإِنَّ مِنْهَا لَمَا يَهْبِطُ مِنْ خَشْيَةِ اللّهِ وَمَا اللّهُ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
Summe kaset kulûbukum min ba’di zâlike fe hiye kel hıcâreti ev eşeddu kasveh(kasveten), ve inne minel hıcâreti lemâ yetefecceru minhul enhâr(enhâru), ve inne minhâ lemâ yeşşakkaku fe yahrucu minhul mâu, ve inne minhâ lemâyehbitu min haşyetillâh(haşyetillâhi), ve mâllâhu bi gâfilin ammâ ta’melûn(ta’melûne).
summe | : sonra |
kaset | : kasiyet bağladı, katılaştı |
kulûbu-kum | : sizin kalpleriniz |
min ba’di | : sonradan, sonra |
zâlike | : işte bu |
fe | : artık, öyle ki |
hiye | : o |
ke | : gibi |
el hıcâreti | : taşlar |
ev | : veya |
eşeddu | : daha şiddetli |
kasveten | : kasvetli, katılaşmış |
ve inne | : ve hiç şüphesiz, muhakkak |
min el hıcâreti | : taşlardan |
lemâ | : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta) |
yetefecceru | : çıkar, fışkırır (kaynar) |
min-hu | : ondan, |
el enhâru | : nehirler, ırmaklar |
ve inne min-hâ | : ve muhakkak ondan |
lemâ | : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta) |
yeşşakkaku | : yarılır |
fe | : o zaman, böylece |
yahrucu | : çıkar |
min-hu | : ondan |
el mâu | : su |
ve inne min-hâ | : ve muhakkak ondan |
lemâ | : olduğu zaman, öyle ki, fakat (hatta) |
yehbitu | : düşer (aşağı yuvarlanır) |
min haşyete | : haşyet duygusundan, korkusundan |
allâhi | : Allah |
ve mâ allâhu | : ve Allah değildir |
bi gâfilin | : gâfil, gaflette, habersiz |
ammâ (an mâ) | : onlardan (o şeylerden) |
ta’melûne | : yaptıklarınız şeylerden |
Diyanet İşleri = Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı oldu. Çünkü taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Taş vardır ki yarılır da içinden sular çıkar. Taş da vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah, yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ama bundan sonra kalpleriniz katılaştı, taşa döndü, Hattâ taştan da katı bir hale geldi. Çünkü öyle taşlar var ki içinden nehirler kaynar. Öylesi var ki çatladı mı bağrından su fışkırır. Öylesi de var ki Allah korkusundan yerlere yuvarlanır. Allah, yaptığınızdan gafil değil ki.
Abdullah Parlıyan = Ama bütün bunlardan sonra kalpleriniz katılaştı, kaya gibi hatta daha da sert oldu. Çünkü; unutmayın öyle kayalar var ki, içinden ırmaklar fışkırır; Ve öylesi de var ki, yarıklarından su çıkar; bazısı da Allah korkusuyla yerinden kopup aşağı yuvarlanır. Allah yaptıklarınızı bilmez değil ki.
Adem Uğur = (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.
Ahmed Hulusi = Bu olayın ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı (varlığındaki Hakk'ı açığa çıkaramaz oldu). . . Oysa bazı taşlar vardır ki, içinden nehirler fışkırır; ve bazıları da vardır ki şak diye yarılır da ondan su çıkar. Öyle taşlar vardır ki, haşyetullahtan düşüp yuvarlanır. . . Allâh sizden açığa çıkanlardan (varlığınızı Esmâ'sıyla oluşturduğu için) asla perdeli değildir.
Ahmet Tekin = Ne var ki, bundan sonra da, kafalarınız kalınlaştı, kalpleriniz katılaştı. Adeta taş gibi oldu, yahut taştan daha sert hale geldi. Taşlardan nehirler kaynayabilir, taşlar yarılır, çatlar, içinden su fışkırabilirdi. Taşlar Allah korkusundan, saygıdan yuvarlanabilirdi. Taşta duygu var, sizde yoktu. Allah işlediğiniz amellerden gafil değildir, amellerinize göre, sizi cezalandıracaktır.
Ahmet Varol = Bu olaydan sonra kalpleriniz yine katılaştı. Adeta taş gibi oldu, hatta ondan daha katı bir hal aldı. Taşlardan öyleleri vardır ki, arasından ırmaklar fışkırır. Yine öyleleri vardır ki, yarılır ve içinden su çıkar. Yine onlardan Allah korkusundan yuvarlananlar vardır. Allah sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Ali Bulaç = Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gafil (habersiz) değildir.
Ali Fikri Yavuz = (Ne yazık ki) bu ölünün dirilmesinden sonra (ibret alacakken) kalbleriniz katılaştı. O kalbleriniz taşlar gibi veya ondan daha katı... Çünkü taşların öylesi var ki, içinden nehirler kaynar taşar; öylesi var ki, yarılıp ondan çeşme gibi şarıl şarıl su akar ve öylesi var ki, Allah korkusundan (dağdan) aşağı yuvarlanır düşer. Allah Teâla yaptığınız işlerden gafil değildir.
Ali Ünal = Bu hadiseden sonra aradan biraz zaman geçince kalbleriniz yine katılaştı, taş gibi oldu, hattâ daha da katı. Çünkü taşın öylesi vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır; öylesi vardır, şak şak olur ve içinden su çıkar. Yine öylesi de vardır ki, Allah karşısındaki ürperti ve saygısından aşağılara yuvarlanır. (Ama sizin kalbiniz taştan da sert), fakat Allah yaptıklarınızdan asla habersiz ve onlara karşı kayıtsız değildir.
Bayraktar Bayraklı = Sonra bu mucizenin ardından kalpleriniz katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu. Hâlbuki taşın öylesi vardır ki, ondan ırmaklar fışkırır; öylesi vardır ki, yarılıp içinden su akar; öylesi de vardır ki, Allah'a olan saygısından dolayı yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Bekir Sadak = Sonra kalbleriniz yine katilasti, tas gibi, hatta daha da kati oldu. Nitekim taslar arasinda kendisinden irmaklar fiskiran vardir; yarilip su cikan vardir; Allah korkusundan yuvarlananlar vardir. Allah yaptiklarinizi bilmez degildir.
Celal Yıldırım = Bundan sonra yine kalbleriniz katılaştı, taş gibi ve hattâ daha da katı oldu. Çünkü taştan öylesi var ki, ondan ırmaklar fışkırır, öylesi var ki, yarılıp ondan su çıkar, öylesi de var ki, Allah korkusuyla (ilâhî kanunlara boyun eğerek) aşağı düşüp (parçalanır). Allah işlediğiniz (ve işleyeceğinizden habersiz değildir.
Cemal Külünkoğlu = Ne var ki, bundan sonra (ibret almanız gerekirken) kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı (oldu). Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır ondan sular çıkar, öyleleri vardır ki Allah'a karşı duyduğu huşudan yuvarlanıp aşağı düşer. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
Diyanet İşleri (eski) = Sonra kalbleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu. Nitekim taşlar arasında kendisinden ırmaklar fışkıran vardır; yarılıp su çıkan vardır; Allah korkusundan yuvarlananlar vardır. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir.
Diyanet Vakfi = (Ne var ki) bunlardan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Artık kalpleriniz taş gibi yahut daha da katıdır. Çünkü taşlardan öylesi var ki, içinden ırmaklar kaynar. Öylesi de var ki, çatlar da ondan su fışkırır. Taşlardan bir kısmı da Allah korkusuyla yukardan aşağı yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.
Edip Yüksel = Tüm bunlara rağmen yine kalpleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü öyle taşlar var ki kendisinden ırmaklar fışkırır. Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Bazıları ise ALLAH'a olan saygıdan dolayı siner. ALLAH yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Elmalılı Hamdi Yazır = sonra bunun arkasından kalbleriniz katılaştı, şimdi onlar taşlar gibi hattâ daha duygusuz, çünkü taşların öylesi var ki içinde nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi var ki Allahın haşyetinden yerlerde yuvarlanıyor, sizler ise neler yapıyorsunuz Allah gafil değil
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı. Şimdi onlar taşlar gibi, hatta daha duygusuz; çünkü taşların öylesi var ki içinden nehirler kaynıyor, öylesi var ki çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor ve öylesi de var ki Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor. Sizlerin neler yaptığından Allah gafil değildir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sonra bunun arkasından yine kalbleriniz katılaştı, şimdi de taş gibi, ya da taştan da beter hale geldi. Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor... Ve sizin neler yaptığınızdan Allah gafil değildir.
Gültekin Onan = Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri var ki onlardan nehirler fışkırır (yetefeccerü). Bazıları yarılır, bağrından su çıkarır. Öyleleri de vardır ki Tanrı'ya olan saygılarından (haşyetillah) dolayı yuvarlanır. Tanrı yaptıklarınızdan / işlerinizden (tamelun) habersiz (gafilin) değildir.
Harun Yıldırım = Sonra bunun ardından kalpleriniz katılaştı; artık o taşlar gibi, yahut katılık bakımından daha da şiddetlidir. Çünkü taşlardan öylesi vardır ki ondan nehirler fışkırır, elbette öylesi vardır ki, yarılır da kendisinden su çıkar, muhakkak öylesi de vardır ki, Allah korkusundan yuvarlanır. Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir!
Hasan Basri Çantay = Sonra, bunun arkasından yine kalbleriniz katılaşdı. Şimdi o, taş gibi, yahud daha katı. Çünkü taşın öylesi vardır ki ondan ırmaklar kaynar, öylesi vardır ki yarılıb ondan su fışkırır, öylesi de vardır ki Allah korkusiyle yukardan aşağı düşer (yüksekden aşağı yuvarlanır). Allah, ne yaparsanız (hiç birinden) gaafil değildir.
Hayrat Neşriyat = Sonra bunun ardından kalbleriniz katılaştı; artık onlar taş gibi veya daha katıdırlar. Hâlbuki doğrusu o taşlardan öylesi vardır ki, ondan nehirler fışkırır; elbette onlardan öylesi de vardır ki, yarılır da ondan su çıkar. Hem onlardan şübhesiz öylesi de vardır ki, Allah korkusundan düşüp yuvarlanır! Allah ise, yapmakta olduklarınızdan gafil değildir.
İbni Kesir = Sonra bunun ardından kalbleriniz yine katılaştı. Şimdi onlar taş gibidir. Yahut daha da katı. Zira öylesi vardır ki; ondan ırmaklar kaynar, öylesi vardır ki; yarılıp ondan su fışkırır, öylesi de vardır ki; Allah korkusundan yuvarlanır. Allah, yaptıklarınızdan asla gafil değildir.
Kadri Çelik = Sonra bunun ardından kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi, hatta daha da katı oldu. Nitekim öyle taşlar var ki, içinden ırmaklar fışkırır. Yine öyle taşlar var ki, çatlarlar da böylece bağırlarından su çıkar. Yine öyle taşlar var ki, Allah korkusu ile dağlardan yuvarlanıp aşağı inerler. Allah yaptıklarınızdan asla gafil değildir.
Muhammed Esed = Ama, bütün bunlardan sonra kalpleriniz katılaştı; kaya gibi hatta daha da sert oldu; Çünkü, unutmayın, öyle kayalar var ki içinden ırmaklar fışkırır; ve öylesi de var ki, yarıldığında içinden su çıkar; bazısı da Allah korkusuyla (yerinden kopup) aşağı yuvarlanır. Allah, yaptıklarınızdan gafil değildir!
Mustafa İslamoğlu = Bütün bunların ardından yürekleriniz katılaştı; taş gibi, hatta daha da katı hale geldi. Çünkü, nice kayalar var ki bağrından ırmaklar fışkırır, öyleleri de var ki yarıldığı zaman su çıkar, ve kimileri de var ki Allah'ın haşmetinden harekete geçip yuvarlanır. Allah yaptıklarınıza karşı duyarsız değildir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra onu müteakip kalpleriniz katılaştı. O kalpler taşlar gibidir. Veya katılıkça daha şiddetlidir. Ve şüphesiz taşlardan öylesi vardır ki ondan ırmaklar kaynar. Ve yine şüphe yok taşlardan öylesi vardır ki yarılır, kendisinden su çıkar.Ve yine şüphe yok, taşlardan öylesi vardır ki Allah korkusundan aşağıya düşüverir. Allah Teâlâ ise sizin yaptıklarınızdan asla gâfil değildir.
Ömer Öngüt = Sonra bunun arkasından kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi o kalpler taş gibidir, hatta daha da katıdır. Nitekim taşın öylesi vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi de vardır ki, yarılıp ondan çeşme gibi su akar. Öylesi de vardır ki, Allah korkusundan yuvarlanır düşer. Allah yaptıklarınızı bilmez değildir.
Şaban Piriş = Sonra kalpleriniz yine katılaştı. Taş gibi.. hatta daha da katı oldu. Nitekim öyle taşlar vardır ki, içlerinden ırmaklar kaynar, öyle taşlar var ki Allah korkusundan yukarıdan aşağıya yuvarlanırlar. Allah yaptıklarınızdan gafil değildir.
Sadık Türkmen = Ama bütün bunlardan sonra kalpleriniz yine katılaştı, taş gibi hatta daha da katı oldu. Çünkü öylesi taş vardır ki, içinden ırmaklar fışkırır. Yine öylesi taş vardır ki, yarılır da içinden sular çıkar. Taş ta vardır ki, Allah korkusuyla (yerinden kopup) düşer. Allah yaptıklarınızdan hiçbir zaman habersiz değildir.
Seyyid Kutub = Bütün bu olaylardan sonra kalpleriniz yine katılaştı. Şimdi onlar taş gibi, hatta taştan bile daha katıdırlar. Çünkü öyle taşlar var ki, içlerinden ırmaklar akar. Yine öyle taşlar var ki, çatlarlar da bağırlarından su fışkırır. Yine öyle taşlar var ki, Allah korkusu ile dağlardan yuvarlanıp aşağı inerler. Allah yaptıklarınızdan asla habersiz değildir.
Suat Yıldırım = Sonra bunun arkasından kalpleriniz katılaştı, artık onlar taş gibi, hatta ondan da katı! Çünkü öyle taş var ki içinden ırmaklar fışkırır. Öylesi var ki çatlar da bağrından su kaynar. Ve öylesi var ki Allah’a olan tazimi sebebiyle yukarıdan düşüp parçalanır. Allah yaptıklarınızdan habersiz değildir.
Süleyman Ateş = Sonra bunun ardından yine kalbleriniz katılaştı; şimdi onlar, taş gibi, hattâ daha da katıdır. Çünkü öyle taş var ki, içinden ırmaklar fışkırır; öylesi var ki, çatlar da bağrından su kaynar, öylesi de var ki, Allâh korkusundan aşağı düşer. Allâh, yaptıklarınızı bilmez değildir.
Tefhim-ul Kuran = Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı; taş gibi, hatta daha katı. Çünkü taşlardan öyleleri vardır ki, onlardan ırmaklar fışkırır, öyleleri vardır ki yarılır, ondan sular çıkar, öyleleri de vardır ki Allah korkusuyla yuvarlanır. Allah yapmakta olduklarınızdan gafil (habersiz) değildir.
Ümit Şimşek = Bundan sonra kalpleriniz yine katılaştı da taş kesildi, hattâ taştan da beter oldu. Çünkü taşlardan öylesi vardır, bağrından ırmaklar çağlar. Öylesi vardır, yarılır da arasından su çıkar. Öylesi vardır, Allah korkusundan aşağılara yuvarlanır. Sizin yaptıklarınızdan ise Allah habersiz değildir.
Yaşar Nuri Öztürk = Sonra bunun ardından kalpleriniz yine kaskatı kesildi. Taş gibidir o. Belki daha da katıdır. Taşların bazıları var ki, ondan ırmaklar fışkırır. Bazıları var ki, çatır çatır yarılır da içinden su çıkar. Öylesi var ki, Allah korkusundan aşağılara düşer. Allah, yapıp durduklarınızdan gafil değildir.
İskender Ali Mihr = Sonra, bunun (bu mucizenin) arkasından kalpleriniz (gene) kasiyet bağladı (katılaştı ve karardı), öyle ki taş gibi hatta daha da katı oldu. Ve gerçekten, taşlardan öyleleri vardır ki, ondan nehirler fışkırır. Ve gerçekten, onlardan (taşlardan) öyleleri vardır ki, yarılır, böylece içinden su çıkar. Ve mutlaka onlardan (taşlardan) öyleleri vardır ki, Allah’a karşı duyduğu huşûdan yuvarlanıp aşağı düşer. Ve Allah yaptıklarınızdan gâfil değildir.
İlyas Yorulmaz = Sonra kalpleriniz bu olaydan sonra yine katılaştı, sanki taş oldu, hatta ondan daha da sert. Hâlbuki nice taşlar var, onların içinden nehirler fışkırır. Yine öyle taşlar var ki yarılır ve içinden su çıkar. Bazı taşlarda Allah’a olan saygısından aşağıya yuvarlanır. Allah sizin yaptıklarınızdan habersiz değildir.