وَحَسِبُواْ أَلاَّ تَكُونَ فِتْنَةٌ فَعَمُواْ وَصَمُّواْ ثُمَّ تَابَ اللّهُ عَلَيْهِمْ ثُمَّ عَمُواْ وَصَمُّواْ كَثِيرٌ مِّنْهُمْ وَاللّهُ بَصِيرٌ بِمَا يَعْمَلُونَ
Ve hasibû ellâ tekûne fitnetun fe amû ve sammû summe tâballâhu aleyhim summe amû ve sammû kesîrun minhum vallâhu basîrun bimâ ya’melûn(ya’melûne).
ve hasibû | : ve hesab ettiler, sandılar |
ellâ tekûne fitnetun | : bir fitne olmayacağını |
fe | : böylece |
amû ve sammû | : kör oldular ve sağır oldular |
summe tâbe allâhu | : sonra Allâh (cc.) tövbelerini kabul etti |
aleyhim | : onların |
summe | : sonra |
amû ve sammû | : kör oldular ve sağır oldular |
kesîrun min-hum | : onlardan bir çoğu |
ve allâhu basîrun | : ve Allâh (cc.) en iyi gören |
bi-mâ | : şeyleri |
ya’melûne | : onlar yapıyorlar |
Diyanet İşleri = (Bu yaptıklarında) bir belâ olmayacağını sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan çoğu kör ve sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve sandılar ki bir cezaya uğramayacaklar. Kör oldular âdeta, sağır kesildiler, sonra tövbe ettiler, Allah kabul etti, sonra gene de çoğu körleşti, sağır oldu ve Allah, onların yaptıklarını tamamıyla görür.
Abdullah Parlıyan = Böyle peygamber yalanlamak ve peygamber öldürmekle, kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorlardı. Böylece kalben kör ve sağır oldular. Sonra, Allah onların tevbesini kabul etti ama, sonra onların çoğu yine körleşti, sağırlaştı. Allah onların bütün yaptıklarını görmektedir.
Adem Uğur = Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Ahmed Hulusi = Bir zararı olmayacak zannettiler de (hakikate) kör oldular, (hakikatin seslenişine) sağır kesildiler! Sonra Allâh onların tövbelerini kabul etti. . . Sonra onlardan çoğu (yine) kör (hakikati değerlendirememek) ve sağır (anlatılanı algılayamamak) kesildiler! Allâh onların yapmakta olduklarına (yaptıklarının yaratanı olarak) Basıyr'dir.
Ahmet Tekin = Yahudiler, bir fitne kopmayacağını, belâlara, sıkıntılara, imtihanlara maruz kalmayacaklarını sandılar, doğru yolu görmemek için kör kesildiler. Peygamberlerin tebliğini, hak ve hakikati duymamak için kulaklarını tıkadılar. Sonra Allah, onların tevbelerini, günah işlemekten vazgeçip itaatle kendisine yönelişlerini kabul etti. Daha sonra içlerinden çoğu yine daha önce yaptıkları gibi, Muhammed’in peygamberliği ve tebliği ile ortaya çıkan hak dine karşı da kör ve sağır kesildiler. Allah onların işledikleri amelleri biliyor, görüyor.
Ahmet Varol = (Yaptıklarından dolayı) başlarına bir bela gelmeyeceğini sandılar, kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti. Sonra onların çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Ali Bulaç = Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.
Ali Fikri Yavuz = Hem sandılar ki, peygamberleri yalanlayıp öldürme belâsı başlarına kopmıyacaktır. Onlar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Arkasından yine onların çoğu hakkı görmez ve işitmez oldular. Allah, bütün yaptıklarını görücüdür.
Ali Ünal = Böyle davranmakla bir karışıklık çıkmayacak, başlarına mihnet ve musibet gelmeyecek zannederek (gerçeğe ve ikazlara karşı) kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah, onlara tevbe nasip etti ve tevbelerini de kabul buyurdu; ama bunun ardından pek çoğu itibariyle yine kör ve sağır kesildiler. Allah, ne yapıp ettiklerini hakkıyla görmektedir.
Bayraktar Bayraklı = Bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tövbesini kabul etti. Sonra yine çokları kör ve sağır kesildiler. Allah yaptıklarını görüyor.
Bekir Sadak = Bir fitne kopmayacagini sandilar, korlestiler, sagirlastilar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de cogu korlestiler ve sagirlastilar. Allah, islediklerini gorur.
Celal Yıldırım = Hem (yapageldiklerinden dolayı) bir fitne olmayacağını sandılar da körleşip sağırlaştılar. Allah onların ne yaptığını görmektedir.
Cemal Külünkoğlu = (Bu cinayetleri işleyerek) kendi başlarına bir fitne (bir bela ve musibet) gelmeyeceğini sandılar da körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasip etti. Sonra yine içlerinden birçoğu, körleşti ve sağırlaştı. Allah yaptıklarını hakkıyla görmektedir.
Diyanet İşleri (eski) = Bir fitne kopmayacağını sandılar, körleştiler, sağırlaştılar; sonra Allah tevbelerini kabul etti, yine de çoğu körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini görür.
Diyanet Vakfi = Bir belâ olmayacak zannettiler de kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra içlerinden çoğu yine kör ve sağır oldu. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Edip Yüksel = Test edilmeyeceklerini sandılar, körleşip sağırlaştılar. Sonra ALLAH yönelişlerini kabul etti; fakat buna rağmen çoğu yine körleşip sağırlaştı. ALLAH Yaptıklarını görmekte.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler, sonra Allah tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden bir çoğu yine kör ve sağır kesildiler, şimdi de Allah görüyor ne yapıyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ve başlarına bir fitne kopmayacak sandılar da kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah, tevbelerini kabul buyurdu, sonra içlerinden birçoğu tekrar kör ve sağır kesildiler. Şimdi de Allah, ne yapıyorlar görüyor.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onlar, bir fitne kopmayacak sandılar, kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Sonra yine onların çoğu kör, sağır kesildiler. Allah, onların yaptıklarını görüyor.
Gültekin Onan = Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Tanrı, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Tanrı yapmakta olduklarını görendir.
Harun Yıldırım = Buna rağmen bir fitne olmayacağını sandılar da kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti de ardından onların pek çoğu yine kör ve sağır oldular. Şüphesiz Allah yaptıklarını hakkıyla görendir.
Hasan Basri Çantay = Ve öyle sandılar ki (o yapdıkları, başlarına) bir belâ olmayacakdır. Kör kesildiler, sağır kesildiler onlar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasıyb etdi (amma) sonra yine içlerinden bir çoğu kör ve sağır oldular. Allah, ne yaparlarsa hakkıyle görücüdür.
Hayrat Neşriyat = Ve (yapmakta oldukları şeyler, kendileri için) bir musîbet olmayacak sandılar da(hakka karşı) kör oldular, sağır oldular; sonra Allah tevbelerini kabûl etti; sonra içlerinden birçoğu (yine) kör ve sağır kesildiler. Hâlbuki Allah, ne yaparlarsa hakkıyla görendir.
İbni Kesir = Bir fitne olmayacağını sandılar da körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah kendilerine tevbe nasib etti. Sonra yine içlerinden bir çoğu, körleştiler ve sağırlaştılar. Allah, işlediklerini hakkıyla görücüdür.
Kadri Çelik = Ve (işin içinde) bir imtihanın olmadığını sandılar da kör oldular, sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti, fakat arkasından yine onlardan çoğu kör oldular, sağır kesildiler. Allah onların ne yaptıklarını görücüdür.
Muhammed Esed = (bunu yapmakla) kendilerine bir zarar gelmeyeceğini düşünüyorlardı; böylece (kalben) kör ve sağır oldular. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti: (ama sonra) onların çoğu yine körleşti, sağırlaştı. Allah onların bütün yaptıklarını görür.
Mustafa İslamoğlu = Zira kendilerine bir bela gelmeyeceğini sanarak kör ve sağır davrandılar. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti. Bunun ardından onların çoğu yine körleşti ve sağırlaştı: ama Allah yaptıkları her şeyi görmektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve sandılar ki bir fitne olmayacaktır. Artık onlar kör ve sağır kesildiler. Sonra Allah Teâlâ tevbelerini kabul buyurdu, sonra onlardan birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah Teâlâ ise ne yaptıklarını bihakkın görücüdür.
Ömer Öngüt = Onlar (yapageldiklerinden dolayı) bir fitne kopmayacağını sandılar, kör oldular sağır kesildiler. Sonra Allah tevbelerini kabul etti. Sonra yine de içlerinden bir çoğu kör oldular, sağır kesildiler. Allah onların yaptıklarını görmektedir.
Şaban Piriş = Bir fitnenin olmayacağını zannederek körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah onların tevbesini kabul etti. Ardından yine onların çoğu körleşip, sağır oldular. Allah, yaptıklarını çok iyi görmektedir.
Sadık Türkmen = (bu yaptıklarının) bir karşılığı olmayacağını sandılar da, kör (görmek istemediler) ve sağır gibi oldular (duymak istemediler). Sonra (tövbe ettiler), Allah da onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan birçoğu kör ve sağır gibi oldular. Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.
Seyyid Kutub = Bu cinayetleri hiçbir fitneye, hiçbir kargaşaya yol açmayacak sandılar. Gözleri kör ve kulakları sağır oldu. Sonra Allah tevbelerini kabul etti, fakat arkasından çoğu yine kör ve sağır oldu. Hiç şüphesiz Allah onların ne yaptıklarını görüyor.
Suat Yıldırım = Başlarına bir bela gelmeyeceğini sandıkları için, kör ve sağır kesildiler. Sonra tövbe ettiklerinde Allah da tövbelerini kabul buyurdu. Sonra içlerinden birçoğu yine kör ve sağır kesildiler. Allah yaptıklarını hakkıyla görüyor.
Süleyman Ateş = Bir fitne kopmayacak sandılar, kör oldular, sağır kesildiler. Sonra Allâh onların tevbesini kabul etti. Sonra yine çokları kör, sağır kesildiler. Allâh yaptıklarını görüyor.
Tefhim-ul Kuran = Bir fitne olmayacak sandılar, körleştiler, sağırlaştılar. Sonra Allah, tevbelerini kabul etti, (yine) onlardan çoğunluğu körleştiler, sağırlaştılar. Allah yapmakta olduklarını görendir.
Ümit Şimşek = Onlar başlarına bir belâ gelmeyecek sandılar da körleşip sağırlaştılar. Sonra Allah onların tevbelerini kabul etti. Sonra da birçokları yine körleşip sağırlaştı. Allah ise onların yapmakta olduklarını görüyor.
Yaşar Nuri Öztürk = Bir fitne kopmayacak sandılar. Kör oldular, sağır kesildiler. Derken Allah tövbelerini kabul etti. Sonra yine birçokları körleştiler, sağırlaştılar. Allah, onların yaptıklarını ayan-beyan görür.
İskender Ali Mihr = Ve yaptıklarının bir fitne olmayacağını sandılar böylece kör ve sağır (hakkı görmez ve işitmez) oldular. Sonra, Allah onların tövbesini kabul etti. Sonra yine onlardan bir çoğu kör ve sağır oldular. Ve Allah, onların yaptıklarını en iyi görendir.
İlyas Yorulmaz = Elçileri yalanlamak ve onları öldürmekle başlarına bir bela gelmeyeceğini zannettiler. Körleştiler ve sağırlaştılar. Bundan sonra Allah onlara tekrar (cezalarını kaldırıp) mühlet verdi. Buna rağmen (onlar yalanlamaya ve elçileri öldürmeye devam ettikleri için) onlardan pek çoğu gerçeklere gözlerini kapatıp körleştiler ve mesajlara kulaklarını tıkayıp sağırlaştılar. Allah muhakkak ki yaptıklarını en iyi görendir.