Önceki Ayet Sonraki Ayet  
36. Sûre Yâsîn/7

 لَقَدْ حَقَّ الْقَوْلُ عَلَى أَكْثَرِهِمْ فَهُمْ لَا يُؤْمِنُونَ

  Lekad hakkal kavlu alâ ekserihim fe hum lâ yu’minûn(yu’minûne).

Kelime Karşılaştırma
lekad : andolsun
hakka : hak oldu
el kavlu : söz
alâ : üzerine
ekseri-him : onların çoğu
fe : artık
hum : onlar
lâ yu’minûne : onlar âmenû olmazlar, (yaşarken) Allah’a ulaşmayı dilemezler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Andolsun, onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Andolsun ki onların çoğu hakkında şu söz gerçekleşmiştir: Onlardır inanmayanlar.

 Abdullah Parlıyan = Bu, Allah peygamber tanımazların pek çoğuna karşı Allah'ın gazap sözü mutlaka gerçekleşecektir. Çünkü onlar iman etmezler.

 Adem Uğur = Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

 Ahmed Hulusi = Andolsun ki onların çoğunluğuna o söz (Cehennem, insanların ve cinlerin çoğuyla dolacaktır; sözü) Hak olmuştur! Bu sebeple onlar iman etmezler!

 Ahmet Tekin = Andolsun ki, hür iradeye, özgürce seçme hakkına sahipken, sana ve Kur’ân’a itibar etmedikleri için Allah’ın hükmü, ceza kararı, o gaflet içinde olanların çoğunun üzerinde, doğruluğu tartışılmayan haklı, gerekçeli, âdil bir hükümdür. Onlar iman etmeyecekler.

 Ahmet Varol = Andolsun ki onların çoğu üzerinde söz hak olmuştur. Onlar artık iman etmezler.

 Ali Bulaç = Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık inanmazlar.

 Ali Fikri Yavuz = Doğrusu çoğunun üzerine azap gerçekleşmiştir. (Çünkü imanı istemiyecekleri, Allah tarafından biliniyor) artık onlar iman etmezler.

 Ali Ünal = İnsanların çoğu hakkında Allah’ın (“Cehennem’i cinlerle ve insanlarla dolduracağım”) sözünün doğruluğu ve haklılığı ortadadır. Bu çoğunluk, iman etmiyor ve etmeyecek.

 Bayraktar Bayraklı = Andolsun ki, onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

 Bekir Sadak = And olsun ki, hukum cogunun aleyhine gerceklesmistir, bunun icin artik inanmazlar.

 Celal Yıldırım = And olsun ki, hüküm, çoğu hakkında gerçekleşip sübut bulmuştur, artık inanmazlar.

 Cemal Külünkoğlu = Andolsun ki, onların çoğu üzerine (inkâr ve isyanlarından dolayı) o söz (azap emri) hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

 Diyanet İşleri (eski) = And olsun ki, hüküm çoğunun aleyhine gerçekleşmiştir, bunun için artık inanmazlar.

 Diyanet Vakfi = Andolsun ki onların çoğu cezayı hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

 Edip Yüksel = Çoklarının inanmıyacağına dair söz gerçekleşmiştir.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Celâlim hakkı için daha çoklarına karşı söz hakkolmuştur da onlar iymana gelmezler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Andolsun ki, pek çoklarına karşı söz hak olmuştur da artık onlar imana gelmezler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Andolsun ki onların çoğunun üzerine azab sözü hak olmuştur. Onlar imana gelmezler.

 Gültekin Onan = Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur, artık inanmazlar.

 Harun Yıldırım = Andolsun ki onların çoğu gafletlerinin cezasını hak etmişlerdir. Çünkü onlar iman etmiyorlar.

 Hasan Basri Çantay = Andolsun ki bunların çoğunun üzerine o söz hak olmuşdur. Artık bunlar îman etmezler.

 Hayrat Neşriyat = Celâlim hakkı için, onların çoğunun üzerine (azab husûsundaki) söz hak olmuştur; artık onlar (küfürlerindeki inadları sebebiyle) îmân etmezler.

 İbni Kesir = Andolsun ki; onların, çoğunun üzerine, söz hak olmuştur. Onlar, artık iman etmezler.

 Kadri Çelik = Şüphesiz onların çoğu üzerine o söz (azap) hak olmuştur; artık onlar inanmazlar.

 Muhammed Esed = Onların çoğuna karşı (Allah'ın gazap) sözü mutlaka gerçekleşecektir; çünkü onlar iman etmezler.

 Mustafa İslamoğlu = Doğrusu, onlardan bir çoğu hakkındaki söz tahakkuk etmiştir: artık asla iman etmeyecekler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Andolsun ki, onların birçokları üzerine o söz (o azap emri) hak olmuştur. Artık onlar imân etmezler.

 Ömer Öngüt = Andolsun ki onların çoğunun üzerine söz hak olmuştur. Artık onlar iman etmezler.

 Şaban Piriş = Çoğu için buyruk gerçekleşmiştir, onlar iman etmezler.

 Sadık Türkmen = Gerçekten o söz, onların birçoğunun üzerine hak oldu. Onlar inanmadılar.

 Seyyid Kutub = Andolsun ki, hüküm çoğunun aleyhine gerçekleşmiştir, bunun için artık inanmazlar.

 Suat Yıldırım = Onların çoğunun hakkında ilahî hüküm hak olarak kesinleşti. Artık imân etmezler onlar...

 Süleyman Ateş = Andolsun onların çoğuna o söz (cinlerden ve insanlardan bir kısmını cehenneme dolduracağım, sözü) hak oldu; artık onlar inanmazlar.

 Tefhim-ul Kuran = Andolsun, onların çoğu üzerine o söz hak olmuştur; artık onlar inanmazlar.

 Ümit Şimşek = Onların çoğu için Allah'ın sözü bir hak olmuştur; artık iman etmezler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun ki, onların çoğuna söz hak olmuştur, artık onlar iman etmezler.

 İskender Ali Mihr = Andolsun ki (Allah’ın) söz(ü) onların çoğunun üzerine hak oldu. Artık onlar âmenû olmazlar (Allah’a ulaşmayı dilemezler).

 İlyas Yorulmaz = Elbette ki onların pek çoğunun üzerine (Rabbinin vaat ettiği hesap günü) gerçekleşecek. Zaten onlar buna inanacak değiller.