إِنَّا جَعَلْنَا فِي أَعْنَاقِهِمْ أَغْلاَلاً فَهِيَ إِلَى الأَذْقَانِ فَهُم مُّقْمَحُونَ
İnnâ cealnâ fî a’nâkıhim aglâlen fe hiye ilâl ezkâni fe hum mukmehûn(mukmehûne).
innâ | : muhakkak ki biz |
cealnâ | : kıldık, yaptık |
fî a’nâkı-him | : onların boyunlarında |
aglâlen | : halkalar, zincirler |
fe hiye | : böylece o |
ilel ezkâni (ilâ el ezkâni) | : çenelere kadar |
fe hum | : böylece onlar |
mukmehûne | : başları yukarı kalkık olanlar, başları yukarı kaldırılmış kimseler |
Diyanet İşleri = Onların boyunlarına demir halkalar geçirdik, o halkalar çenelerine dayanmıştır. Bu sebeple kafaları yukarıya kalkık durumdadır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Şüphe yok ki biz, boyunlarına lâleler vurduk, elleri, âdeta çenelerine kenetlendi lâlelerle, bu yüzden onlar, başlarını dimdik tutarlar.
Abdullah Parlıyan = Onların boyunlarına esaret, ceza ve azap olsun diye, çenelerine kadar uzayan demir halkalar geçirdik de, burunları yukarı, gözleri aşağı somurtup kalmışlardır.
Adem Uğur = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.
Ahmed Hulusi = Muhakkak ki biz onların boyunlarında, çenelerine kadar dayanmış boyunduruklar (şartlanma ve değer yargıları) oluşturduk! Artık (onlar kendi hakikatlerini göremezler) başları yukarı doğru kalkıktır (benlikleriyle yaşarlar)!
Ahmet Tekin = Biz onların boyunlarına demir halkalar, lâleler geçirdik. Halkalar çenelerine dayanır. Bu yüzden burunları yukarda, gözlerini yere dikip somurtmuş kalmışlardır.
Ahmet Varol = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanan halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
Ali Bulaç = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
Ali Fikri Yavuz = Çünkü biz, o kâfirlerin boyunlarına bağlar geçirmişiz ki, bunlar çenelerine dayanmıştır da başları yukarı kalkık bulunuyorlar. (Artık hak tarafına başlarını çeviripte boyun eğmezler.)
Ali Ünal = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik; çenelerine dayanan o halkalar sebebiyle başları yukarı doğru çivilenmiş gibidir.
Bayraktar Bayraklı = Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar dayanacak olan demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
Bekir Sadak = Boyunlarina, cenelerine kadar varan demir halkalar gecirmisizdir, bunun icin baslari yukari kalkiktir.
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz onların boyunlarına, çenelerine dayanacak şekilde demir halkalar geçirdik. Bu yüzden başları yukarıya kalkıktır.
Cemal Külünkoğlu = Biz, (kötü niyetlerinden ve isyanlarından dolayı) onların boyunlarına çenelere kadar dayanan halkalar geçirdik. Bu sebeple başları (ve burunları) yukarıya kalkıktır (hakka boyun eğmezler).
Diyanet İşleri (eski) = Boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkalar geçirmişizdir, bunun için başları yukarı kalkıktır.
Diyanet Vakfi = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.
Edip Yüksel = Boyunlarına, çenelerine kadar varan prangalar taktık da kafaları yukarıya dikilmiştir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Çünkü biz onların boyunlarına kelepçekler geçirmişiz, onlar çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı gözleri aşağı somurtmaktadırlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Çünkü Biz, onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz de onlar, çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Çünkü biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişiz. O kelepçeler çenelerine dayanmıştır da burunları yukarı, gözleri aşağı somurtmaktadırlar.
Gültekin Onan = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
Harun Yıldırım = Biz, onların boyunlarına halkalar geçirdik. O halkalar çenelere kadar dayanmaktadır. Bu yüzden kafaları yukarı kalkıktır.
Hasan Basri Çantay = Hakıykat, biz onların boyunlarına öyle lâleler geçirdik ki bunlar çenelerine kadar (dayandı). Şimdi onlar, kafaları ve burunları yukarı kaldırılmış haldedirler.
Hayrat Neşriyat = Muhakkak ki biz onların boyunlarına halkalar geçirdik; öyle ki o (demir halkalar)çenelerine kadar (dayanmış)tır; bu yüzden onlar başları yukarı kalkık kimselerdir.
İbni Kesir = Doğrusu Biz; onların boyunlarına, çenelerine kadar varan demir halkaları geçirdik. Bunun için artık başları yukarı kalkıktır.
Kadri Çelik = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıklardır.
Muhammed Esed = Onların boyunlarına çenelerine kadar uzayan demir halkalar geçirdik ki kafalarını dik tutmak zorunda kalsınlar;
Mustafa İslamoğlu = Zira (sanki) Biz onların boyunlarına, çenelerine kadar uzanan demir halkalar geçirmişizdir de, başlarını bir türlü eğememektedirler.
Ömer Nasuhi Bilmen = Şüphe yok ki, Biz onların boyunlarına kelepçeler geçirmişizdir, tâ ki onların çenelerine kadar dayanmıştır. Artık onlar başları yukarı kaldırılmış, gözleri aşağıya çevrilmiş kimselerdir, bir şey görüp anlayamazlar.
Ömer Öngüt = Gerçekten biz onların boyunlarına demir halkalar geçirdik. O halkalar çenelerine kadar dayanmıştır. Onun için kafaları yukarı kalkıktır.
Şaban Piriş = Biz, onların boyunlarına, çenelerine varan halkalar geçirdik. Onun için başları kalkıktır.
Sadık Türkmen = Sanki onların boyunlarında, çenelerinde halkalar var, kafaları kalkık, kibirlidirler.
Seyyid Kutub = Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. Çenelere kadar dayanan o halkalar yüzünden kafaları kalkıktır.
Suat Yıldırım = Boyunlarına öyle boyunduruklar koyduk ki onlar çenelerine dayanmaktadır. Boyunları yukarı, çeneleri kalkık, gözleri havada bir durumdadırlar.
Süleyman Ateş = Biz onların boyunlarına halkalar geçirdik. Çenelere kadar dayanan o halkalar yüzünden kafaları kalkıktır.
Tefhim-ul Kuran = Gerçekten biz onların boyunlarına, çenelere kadar (dayanan) halkalar geçirdik; bu yüzden başları yukarı kalkıktır.
Ümit Şimşek = Biz onların boyunlarına öyle boyunduruklar geçirdik ki, çenelerine dayanır da başları havaya dikili kalır.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz onların boyunlarına bukağılar geçirdik. Bukağılar çenelere dayanmıştır da bu yüzden onların kafaları yukarı kalkıktır.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, onların boyunlarına, çenelerine kadar halkalar (zincirler) kıldık (geçirdik). Bu sebeple onlar, başları yukarı kaldırılmış olanlardır.
İlyas Yorulmaz = Onların çenelerine kadar boyunlarına geçecek halkalar hazırladık ki, kafalarını dik tutsunlar.