إِنَّا جَعَلْنَا مَا عَلَى الْأَرْضِ زِينَةً لَّهَا لِنَبْلُوَهُمْ أَيُّهُمْ أَحْسَنُ عَمَلًا
İnnâ cealnâ mâ alâl ardı zîneten lehâ li nebluvehum eyyuhum ahsenu amelâ(amelen).
innâ | : muhakkak biz |
cealnâ | : kıldık |
mâ | : şeyleri |
alel ardı (alâ el ardı) | : yeryüzünde |
zîneten | : süs, ziynet |
lehâ | : ona |
li nebluve-hum | : onları imtihan etmemiz için |
eyyu-hum | : onların hangisi |
ahsenu | : daha güzel, en güzel |
amelen | : amel |
Diyanet İşleri = İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet yaptık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Biz, gerçekten de insanların hangisi daha iyi ve güzel iş işleyecek, bunu sınamak için yeryüzünde ne varsa, yere biz ziynet olarak halkettik onu.
Abdullah Parlıyan = Gerçek şu ki, yeryüzünde güzel olan ne varsa, biz hepsini hangisinin iyi davrandığını ortaya koymak için, insanları sınamaya bir vasıta kıldık.
Adem Uğur = Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık.
Ahmed Hulusi = En güzel davranışı kimin ortaya koyacağı açığa çıksın diye, arzda bulunan her şeyi (veya bedensellik yaşamını) kendisine süsledik!
Ahmet Tekin = Biz, onların, hangilerinin daha güzel, daha değerli, bilinçli, amaçla örtüşen niyete dayalı, devamlı ameller işleyeceğini denemek için, yeryüzündeki her şeyi, kendine has cezbedici güzelliklere sahip varlıklar olarak yarattık.
Ahmet Varol = Biz, onların (insanların) hangilerinin daha iyi amel edeceklerini deneyelim diye yeryüzünde olanları onun için bir süs kıldık.
Ali Bulaç = Şüphesiz biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.
Ali Fikri Yavuz = Biz, yeryüzünde olan şeyleri, yer halkına bir süs yaptık ki, insanların hangisi daha güzel bir amelde bulunacağını imtihan edelim.
Ali Ünal = Şurası bir gerçek ki Biz, yerin üzerinde bulunan her şeyi onun için insanları çekecek bir süs olarak var ettik; böylece içlerinde (kim o süse kapılacak ve) kim de (onları Allah yolunda değerlendirip şükrederek) güzel işlerde bulunacak diye insanları sınıyoruz.
Bayraktar Bayraklı = Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki, onların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim.
Bekir Sadak = Insanlarin hangisinin daha iyi is isledigini ortaya koyalim diye, yeryuzunde olan seyleri, yeryuzunun susu yaptik.
Celal Yıldırım = Şüphesiz ki biz yeryüzünde bulunan şeyleri ona bir süs yaptık, tâ ki onlardan (insanlardan) hangisinin daha güzel-iyi amel ettiğini deneyelim.
Cemal Külünkoğlu = İnsanların hangisinin eylem bakımından daha güzel olduğunu tespit edelim diye, yeryüzünde olan şeyleri, ona ziynet/süs yaptık.
Diyanet İşleri (eski) = İnsanların hangisinin daha iyi iş işlediğini ortaya koyalım diye, yeryüzünde olan şeyleri, yeryüzünün süsü yaptık.
Diyanet Vakfi = Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık.
Edip Yüksel = Biz, kimlerin erdemli davranacağını sınamak için, üzerindeki maddelerle yeryüzünü süsledik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Biz Yer yüzündeki şeyleri ona bir ziynet yaptık ki insanları imtihan edelim: hangisi daha güzel bir amel yapacak?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Biz yeryüzünde olan şeyleri ona bir süs yaptık ki insanları imtihan edelim: Hangisi daha güzel bir amel yapacak?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz yeryüzündeki şeyleri kendisine süs olsun diye yarattık ki, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim.
Gültekin Onan = Şüphesiz biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.
Harun Yıldırım = Biz, insanların hangisinin daha güzel amel edeceğini deneyelim diye yeryüzündeki her şeyi dünyanın kendine mahsus bir zinet yaptık.
Hasan Basri Çantay = Biz yer üzerinde olan şeylere, onlara mahsus, birer zînet verdik, (insanların) hangisinin ameli daha güzel, onları imtihan edelim diye.
Hayrat Neşriyat = Şübhesiz ki biz, yeryüzündeki şeyleri kendine bir ziynet kıldık ki, (insanların)hangileri amelce daha güzeldir diye onları imtihân edelim.
İbni Kesir = İnsanlardan hangisinin daha güzel amel işlediğini deneyelim diye, yeryüzünde olan şeylere bir süs verdik.
Kadri Çelik = Şüphesiz biz, onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık.
Muhammed Esed = Gerçek şu ki, yeryüzünde güzel olan ne varsa Biz hepsini, hangisinin daha iyi davrandığını ortaya koymak üzere, insanları sınamak için bir araç kıldık;
Mustafa İslamoğlu = Gerçekten de Biz yeryüzünde bulunan şeyleri, onlardan hangisinin daha güzel davranacağını sınayalım diye oraya (cazibe katan) birer süs unsuru kıldık;
Ömer Nasuhi Bilmen = Biz yeryüzünde olanları onun için bir ziynet kıldık ki, hangisi amelce daha güzeldir diye insanları imtihan edelim.
Ömer Öngüt = İnsanlardan hangisinin daha güzel amel işlediğini imtihan etmek için yeryüzünde olan şeylere bir ziynet verdik.
Şaban Piriş = İnsanların hangisi daha güzel hareket edecek diye denemek için yeryüzünde bulunanları, oranın süsü yaptık.
Sadık Türkmen = Şüphesiz biz, yeryüzündeki şeyleri bir süs/bir araç kıldık ki; insanların hangisinin daha güzel iş yaptığını açığa çıkaralım (yaptıklarının tam karşılığını verelim) diye.
Seyyid Kutub = Biz dünyadaki her şeyi yeryüzünün süsü yaptık. Amacımız, insanları sınavdan geçirerek hangilerinin daha iyi işler yapacaklarını görmektir.
Suat Yıldırım = Biz, yeryüzünde bulunan her şeyi bir dünya zineti kıldık. Böylece insanlardan kimin daha iyi iş gerçekleştireceğini ortaya koymak istedik.
Süleyman Ateş = Biz yeryüzündeki şeyleri, kendisine süs olsun diye yarattık ki onların, hangisinin daha güzel iş yaptığını deneyelim.
Tefhim-ul Kuran = Şüphesiz biz, yeryüzü üzerindeki şeyleri ona bir süs kıldık; onların hangisinin daha güzel davranışta bulunduğunu deneyelim diye.
Ümit Şimşek = Biz yeryüzünü üzerindekilerle süsledik ki, hangisi daha güzel işler yapacak diye insanları sınayalım.
Yaşar Nuri Öztürk = Biz, yeryüzündeki şeyleri ona bir süs yaptık ki, insanları, içlerinden hangisi amel yönünden daha güzeldir diye imtihan edelim.
İskender Ali Mihr = Muhakkak ki Biz, yeryüzünde olan şeyleri, onların hangisi daha güzel amel edecek diye imtihan etmemiz için, ona (arza) ziynet kıldık.
İlyas Yorulmaz = Biz yeryüzündeki güzellikleri (ziynetleri), onların hangisi daha güzel işler yapacak diye imtihan aracı yaptık.