فَعَمِيَتْ عَلَيْهِمُ الْأَنبَاء يَوْمَئِذٍ فَهُمْ لَا يَتَسَاءلُونَ
Fe amiyet aleyhimul enbâu yevme izin fe hum lâ yetesâelûn(yetesâelûne).
fe | : artık |
amiyet | : kapandı |
aleyhim | : onlara |
el enbâu | : haberler |
yevme izin | : izin günü |
fe | : artık, bundan sonra |
hum | : onlar |
lâ yetesâelûne | : sorulmazlar, sorgulanmazlar |
Diyanet İşleri = O gün onlara karşı bütün haberler kapanmıştır. Artık birbirlerine de soramazlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = O gün bütün bahâneler kör olur onlarca ve hiçbir şey söyleyemezler.
Abdullah Parlıyan = O gün onlara, bütün bahane kapıları kapanacak ve birbirlerine de, herhangi birşey soramayacaklar.
Adem Uğur = İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, söyleyecek sözleri kalmamıştır); onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Ahmed Hulusi = Oysa o süreçte tüm geçmişin haberleri onlara kapanır! Onlar birbirlerine de soramazlar!
Ahmet Tekin = O gün, işledikleri günahlar için, bir mazeret bir açıklama getirme yönünde, önlerindeki bütün haber kanalları kapanmıştır. Birbirlerinden de bir talepte bulunamayacaklar, olup bitenleri de artık birbirlerine soramayacaklar.
Ahmet Varol = O gün artık haberler onlara kör olmuştur. [6] Birbirlerine de bir şey soramazlar.
Ali Bulaç = Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir; birbirlerine de soramazlar.
Ali Fikri Yavuz = Artık o gün, cevap vermek onlara kapanmıştır, birbirlerine de (verilecek cevabı veya beyan edilecek özrü) soramazlar.
Ali Ünal = Birden dünyaları kararıverir, o anda verecek bir kelimelik olsun cevap bulamazlar; birbirlerine soracak durumda da değillerdir.
Bayraktar Bayraklı = İşte o gün, onlara bütün haberler körleşmiştir. Birbirlerine soramazlar.
Bekir Sadak = O gun, haberlere karsi korlesirler, verilecek cevaplari kalmaz; birbirlerine de soramazlar.
Celal Yıldırım = O gün haberler, onlara (cevabı verilmez) bir düğüm olacak, artık bu durumda birbirlerinden de soramıyacaklar.
Cemal Külünkoğlu = Ne var ki, o gün, geçmişte olup bitenler hakkında açıklama yapmak için önlerindeki bütün yolların kapalı olduğunu görecekler ve bu konuda birbirlerine de herhangi bir şey soramayacaklar.
Diyanet İşleri (eski) = O gün, haberlere karşı körleşirler, verilecek cevapları kalmaz; birbirlerine de soramazlar.
Diyanet Vakfi = İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, söyleyecek sözleri kalmamıştır); onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Edip Yüksel = O günde gerçekleşen olaylar karşısında şaşkına dönmüşlerdir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Artık o gün onlara bütün haberler kör olmuştur, o vakıt onlar artık birbirlerine de soruşmazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık onlara o gün bütün haberler kör (kapkaranlık) olmuştur. O vakit onlar birbirlerine de soruşamazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İşte o gün onlara bütün haberler kapkaranlık olmuştur; onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Gültekin Onan = Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir; birbirlerine de soramazlar.
Harun Yıldırım = İşte o gün onlara bütün haberler körleşmiştir (delilleri tükenmiş, söyleyecek sözleri kalmamıştır); onlar birbirlerine de soramayacaklardır.
Hasan Basri Çantay = Artık o gün onlara karşı haberler kör olmuşdur. Artık yekdiğerine de (bir şey) soramazlar.
Hayrat Neşriyat = İşte o gün haberler onlara körleşmiş (gizli kalmış)tır; artık onlar birbirlerine (de birşey) soramazlar.
İbni Kesir = Ama o gün, onlara karşı bütün haberler kör olmuştur. Birbirlerine de soramazlar.
Kadri Çelik = Artık o gün haberler onlar için körelmiştir (söyleyecek sözleri kalmamıştır), onlar birbirlerine de soramazlar.
Muhammed Esed = Ne var ki, o Gün, geçmişte olup bitenler için bir mazeret, bir açıklama getirmek yönünde önlerinde bütün yolların kapanmış olduğunu görecekler; ve bu konuda birbirlerine de herhangi bir şey soramayacaklar.
Mustafa İslamoğlu = Fakat artık onlara (kendilerini kurtaracak) haberlerin yolu kapanmış olacak; dahası onlar, birbirlerine de soramayacak.
Ömer Nasuhi Bilmen = Artık o gün haberler onlara karşı kör (hâfi) kesilmiş olacaktır. Onlar birbirine de soruşmazlar.
Ömer Öngüt = İşte o gün onlara bütün haberler kapkaranlık olmuştur, birbirlerine de soramayacaklardır.
Şaban Piriş = O gün, bütün duyuları körleşir; birbirleriyle bile konuşamazlar.
Sadık Türkmen = Işte o gün bütün bahaneleri batıl/geçersiz olur ve birbirlerine de soramazlar!
Seyyid Kutub = O gün haberlere karşı körleşirler, verilecek cevapları kalmaz, birbirlerine de soramazlar.
Suat Yıldırım = Birden dünyaları kararır, bir tek kelime ile olsun cevap veremezler; birbirlerine soracak halleri de kalmaz.
Süleyman Ateş = O gün haberler, onlara kör olmuştur (yani sözler sanki kör olmuştur, hiçbir söz gelip onların ağızlarını bulamaz, yanıt verecek bir tek kelime bulamazlar) onlar, birbirlerine de soramazlar.
Tefhim-ul Kuran = Artık o gün, haberler onlar için körelmiştir; onlar birbirlerine de soramazlar.
Ümit Şimşek = Bütün bilgi kapıları o gün onlara kapanmıştır; birbirlerine birşey soramazlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Artık o gün onlara karşı tüm haberler kör olmuştur. Birbirlerine de bir şey soramazlar.
İskender Ali Mihr = İzin günü artık onlara haberler (amel defterleri, rakamlı kitap) kapanmıştır. Bundan sonra onlara sorulmaz (sorgulanmazlar).
İlyas Yorulmaz = O gün, başlarına gelecek kötülüklerin haberleri, onları hiç bir şeyi göremez hale getirmiş olup, artık birbirlerine de hiçbir şey sormazlar.