قَالَ لَهُ مُوسَى هَلْ أَتَّبِعُكَ عَلَى أَن تُعَلِّمَنِ مِمَّا عُلِّمْتَ رُشْدًا
Kâle lehu mûsâ hel ettebiuke alâ en tuallimeni mimmâ ullimte ruşdâ(ruşden).
kâle | : dedi |
lehu | : ona |
mûsâ | : Musa |
hel ettebiu-ke | : sana tâbî olabilir miyim |
alâ | : üzere |
en tuallime-ni | : senin bana öğretmen |
mimmâ (min mâ) | : şeyden |
ullimte | : sana öğretildi |
ruşden | : rüşde ulaşma |
Diyanet İşleri = Mûsâ ona, “Sana öğretilen bilgilerden bana, doğruya iletici bir bilgi öğretmen için sana tabi olayım mı?” dedi.
Abdulbaki Gölpınarlı = Mûsâ, ona, sana öğretilen gerçek bilgiden bana da öğretmen şartıyla sana uyayım mı dedi.
Abdullah Parlıyan = Musa O'na: “Sana öğretilen bilgilerden, bana öğretmek üzere senin peşinden gelebilir miyim?” dedi.
Adem Uğur = Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.
Ahmed Hulusi = Musa Ona dedi: "Sende açığa çıkarılan ilimden bana öğretmen için, sana tâbi olmak isterim!"
Ahmet Tekin = Mûsâ ona:'Doğruyu bulmam için sana öğretilen ilimden, bana da öğretmen şartıyla sana yoldaş olabilir miyim?' dedi.
Ahmet Varol = Musa ona dedi ki: 'Doğruya iletici (bilgi) olarak sana öğretilenlerden bana da öğretmen için sana uyabilir miyim?'
Ali Bulaç = Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
Ali Fikri Yavuz = Mûsâ, Hızır’a: “Sana öğretilen ilimden bana öğretmek şartı ile sana uyayım mı?” dedi.
Ali Ünal = Musa, dedi ki: “Bir hususta doğruya ulaşabilmem maksadıyla, size öğretilen ilimden bana da öğretmeniz için size tâbi olabilir miyim?”
Bayraktar Bayraklı = Mûsâ ona, “Sana öğretilmiş olan yol gösterici ilimden bana öğretmen için seninle gelebilir miyim?” dedi.
Bekir Sadak = Musa ona: «Sana ogretileni bana hayra goturen bir bilgi olarak ogretmen icin pesinden gelebilir miyim?» dedi.
Celal Yıldırım = Musa ona dedi ki: «Öğretildiğin ilimden bana, doğruya iyiye ileten hususları öğretmen için sana uyayım mı ?»
Cemal Külünkoğlu = Musa, ona: “Doğruyu anlamak konusunda sana öğretilen ilimden bana da öğretmen için peşinden gelebilir miyim?” dedi.
Diyanet İşleri (eski) = Musa ona: 'Sana öğretileni bana hayra götüren bir bilgi olarak öğretmen için peşinden gelebilir miyim?' dedi.
Diyanet Vakfi = Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.
Edip Yüksel = Musa ona, 'Sana öğretilenden, aydınlatıcı prensipleri bana öğretmen için seni izleyebilir miyim,' deyince,
Elmalılı Hamdi Yazır = Musâ, ona öğretildiğin ılimden bana bir rüşd öğretmen şartiyle sana ittiba edebilirmiyim? dedi
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Musa ona: «Sana öğretilen ilimden bana da öğretmen şartıyla sana tabi olabilir miyim» dedi.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Musa ona: «Allah'ın sana öğrettiği ilim ve hikmetten bana da öğretmen için sana tabi olabilir miyim?» dedi.
Gültekin Onan = Musa ona dedi ki: "Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?"
Harun Yıldırım = Musa ona: Sana öğretilenden, bana, doğruyu bulmama yardım edecek bir bilgi öğretmen için sana tâbi olayım mı? dedi.
Hasan Basri Çantay = Musa ona: «Sana, doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da öğretmen için sana tâbi' olayım mı?» dedi.
Hayrat Neşriyat = Mûsâ ona: 'Sana öğretilenden, hayra götüren bir ilmi (Ledün ilmini) bana öğretmen üzere sana tâbi' olabilir miyim?' dedi.
İbni Kesir = Musa ona: Sana öğretilen ilimden bana öğretmen için, peşinden geleyim mi? dedi.
Kadri Çelik = Musa ona dedi ki: “Doğru yol olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?”
Muhammed Esed = Musa ona: "Neyin doğru olduğu konusunda sana verilen bilgiden bana da öğretmen için senin peşinden gelebilir miyim?" dedi.
Mustafa İslamoğlu = Musa ona dedi ki: "Doğruyu bulma konusunda sana öğretilen bilgiden bana da öğretmen için seni izleyebilir miyim?"
Ömer Nasuhi Bilmen = Ona Mûsa dedi ki: «Öğretilmiş olduğundan bana bir vesile-i irşat öğretivermekliğin üzere sana tâbi olabilir miyim?»
Ömer Öngüt = Musa ona: “Sana doğru yol olarak öğretilen ilimden bana da tâlim etmen için sana tâbi olayım mı?” dedi.
Şaban Piriş = Musa o kula: -Sana öğretilen ilimden bana öğretmen için senin peşinden gelebilir miyim? dedi.
Sadık Türkmen = Musa dedi ki: “Sana öğretilenden, doğruya ileten bilgiyi bana da öğretmen için, sana tabi olabilir/seni izleyebilir miyim?”
Seyyid Kutub = Musa, ona «Sana öğretilen bilginin birazını bana öğreterek olgunlaşmamı sağlaman amacı ile peşinden gelebilir miyim?» dedi.
Suat Yıldırım = "Üstadım" dedi Mûsâ, "Sana öğretilen bu ilimden bana da bir şeyler öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?"
Süleyman Ateş = Mûsâ ona: "Sana öğretilenden, bana da bir bilgi öğretmen için sana tâbi olabilir miyim?" dedi.
Tefhim-ul Kuran = Musa ona dedi ki: «Doğru yol (rüşd) olarak sana öğretilenden bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?»
Ümit Şimşek = Musa ona, 'Sana öğretilen bu hayırlı ilimden bana da öğretmen için sana uyabilir miyim?' diye sordu.
Yaşar Nuri Öztürk = Mûsa ona dedi ki: "Sana öğretilenden bana da bir olgunluk/bir bilgi öğretmen şartıyla sana tâbi olayım mı?"
İskender Ali Mihr = Musa (A.S) ona şöyle dedi: “Rüşde ulaşmak üzere, sana öğretilen (ilmi ledun) den bana öğretmen için, sana tâbî olabilir miyim?”
İlyas Yorulmaz = Musa “Sana öğretilmiş olan doğru bilgileri, bana öğretmen için sana tabi olabilir miyim?” dedi.