وَقَضَيْنَا إِلَيْهِ ذَلِكَ الأَمْرَ أَنَّ دَابِرَ هَؤُلاء مَقْطُوعٌ مُّصْبِحِينَ
Ve kadaynâ ileyhi zâlikel emre enne dâbira hâulâi maktûun musbihîn(musbihîne).
ve kadaynâ | : ve biz hükmettik, bildirdik |
ileyhi | : ona |
zâlike el emre | : işte bu emir |
enne | : muhakkak, ... olduğuna |
dâbira | : arkası |
hâulâi | : onlar |
maktûun | : helâk olmuş, kesilmiş |
musbihîne | : sabahlayanlar |
Diyanet İşleri = Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların sonu kesilmiş olacak.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bu işi ona vahyettik de hiç şüphe yok ki dedik, sabah çağı bunların kökleri kesilir.
Abdullah Parlıyan = Ve elçilerimiz aracılığıyla, ona şu hükmü tebliğ ettik: “Sabah olur olmaz, bu günahkarların kökü kesilmiş olacaktır.”
Adem Uğur = Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır."
Ahmed Hulusi = Ona şu işi hükmettik: "Kesinlikle bunlar sabahlarken arkaları kesilmiş olacaktır. "
Ahmet Tekin = Biz Lût’a, bu kâfirlerin sabaha çıkarken mutlaka köklerinin kazınmış olacağı planını, hükmünü vahyile bildirmiştik.
Ahmet Varol = Ona kesin olarak şu emri bildirdik: 'Sabaha çıkarlarken bunların kökleri kesilecektir.'
Ali Bulaç = Ve onlara şu emri verdik: "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."
Ali Fikri Yavuz = Biz, Lût’a şu kesin emri vahyettik: Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.
Ali Ünal = Ona şu kesin hükmümüzü bildirdik: “Sabaha karşı onların kökü kesilmiş olacaktır.”
Bayraktar Bayraklı = Lût'a şu hükmümüzü vahyettik: “Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır.”
Bekir Sadak = Boylece Lut'a bunlarin sonlarinin kesilmis olarak sabahliyacaklarini bildirdik.
Celal Yıldırım = Lût'a şu emri hükmettiğimizi bildirdik: «Sabahladıklarında bunların kökü kesilmiş olacak.»
Cemal Külünkoğlu = Ona şu durumu kesin olarak bildirdik: “Sabaha çıkarken onların kökü kesilmiş olacaktır.”
Diyanet İşleri (eski) = Böylece Lut'a bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlıyacaklarını bildirdik.
Diyanet Vakfi = Ona (Lût'a) şu hükmümüzü vahyettik: «Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır.»
Edip Yüksel = 'Şu halk, sabahleyin yok edilecektir' şeklindeki emri kendisine bildirdik.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ona kat'î olarak şu emri vahyettik: sabaha çıkarlarken şunların arkaları kat'iyyen kesilecek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ona kesin olarak şu emri vahyettik: «Sabaha çıkarken şunların arkaları katiyyen kesilecek.»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz, Lût'a şu kesin emri vahyettik: «Bu kâfirler sabaha çıkarken muhakkak kökleri kesilmiş olacaktır.»
Gültekin Onan = Ve onlara şu buyruğu verdik (kaza): "Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir."
Harun Yıldırım = Ona şu hükmümüzü vahyettik: "Sabaha çıkarlarken mutlaka onların ardı kesilmiş olacaktır."
Hasan Basri Çantay = Ona şu (kat'î) emri vahyetdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası behemehal kesilmiş olacakdır».
Hayrat Neşriyat = Ona (Lût’a) şu (kesin) emri de vahyettik: 'Sabaha ulaşan kimseler iken, onların (o fâsık kavmin) ardı mutlaka kesilmiş olacaktır (helâk olacaklardır)!'
İbni Kesir = Böylece ona bunların sonlarının kesilmiş olarak sabahlayacaklarını bildirdik.
Kadri Çelik = Ve ona (Lut'a) şu kesin emrimizi bildirdik: “Sabaha çıkarlarken onların arkası (kökü) mutlaka kesilecektir.”
Muhammed Esed = Ve (elçilerimiz aracılığıyla) o'na şu hükmü tebliğ ettik: "Bu (günahkar)ların son kalıntıları da sabaha varmadan silinip ortadan kaldırılacaktır".
Mustafa İslamoğlu = Ve ona şu kesin kararımızı bildirdik: "İşte bu güruhun kökü gün ağarırken tamamen kazınmış olacaktır!"
Ömer Nasuhi Bilmen = (65-66) «Artık efrâd-ı aileni gecenin bir kısmında yürüt (yola çıkar) sen de arkalarını takib et ve sizden hiç biri ardına dönüp bakmasın ve emrolunduğunuz tarafa geçip gidiniz.» Ve ona (Hazreti Lût'a) şu emri kat'iyyen vahyettik ki, onların arkaları sabaha çıkacakları vakit elbette kesilmiş olacaktır.
Ömer Öngüt = Ona kesin olarak şu emri hükmettiğimizi bildirdik: “Sabaha çıkarken mutlaka bunların sonları kesilmiş olacak. ”
Şaban Piriş = Ona, Sabahleyin onların arkasının kesilmiş olacağı hususunu da açıklamıştık.
Sadık Türkmen = Ona şu emri bildirdik: “Muhakkak, bunların arkası sabaha girerken kesilmiş olacaktır!”
Seyyid Kutub = Böylece Lût'a bu önemli olayı, yani sabah olunca şu adamların soylarının kurumuş olacağı yolundaki hükmümüzü bildirdik.
Suat Yıldırım = Ona şu kesin emri vahyettik: "Sabaha çıkarlarken onların kökü kesilmiş olacaktır!"
Süleyman Ateş = Ona: "Şunlar sabaha girerlerken arkaları kesilecektir!" buyruğunu bildirdik.
Tefhim-ul Kuran = Ve onlara şu emri verdik: «Sabaha çıkarlarken onların arkası mutlaka kesilecektir.»
Ümit Şimşek = Böylece Lût'a şu emri tebliğ ettik ki, sabaha çıktıklarında onların kökü kesilmiş olacaktır.
Yaşar Nuri Öztürk = Ona şu emri bir hüküm olarak ilettik: Şunlar, kökleri kesilmiş olarak sabahlayacaklardır.
İskender Ali Mihr = Ve onların "arkası kesilmiş (nesli tükenmiş)" olarak sabahlayacakları (helâk olup yok olacakları) emrini, ona bildirdik.
İlyas Yorulmaz = Böylece, emrimizin yerine gelmesi için hükmedince, onların tamamen arkaları (kötü davranışları) sona erecek.