أَفَرَأَيْتُم مَّا تَحْرُثُونَ
E fe reeytum mâ tahrusûn(tahrusûne).
Diyanet İşleri = Ektiğiniz tohuma ne dersiniz?!
Abdulbaki Gölpınarlı = Görmez misiniz ektiğiniz tohumu?
Abdullah Parlıyan = Görmez misiniz ektiğiniz tohumu?
Adem Uğur = Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.
Ahmed Hulusi = Ekmekte olduklarınızı gördünüz mü?
Ahmet Tekin = Ektiğiniz tohumlar üzerinde hiç düşündünüz mü?
Ahmet Varol = Ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
Ali Bulaç = Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
Ali Fikri Yavuz = Şimdi gördünüz mü, o ektiğiniz tohumu?
Ali Ünal = Toprağa ektiğiniz tohuma bakmaz mısınız?
Bayraktar Bayraklı = (63-67) Düşündünüz mü ektiklerinizi? Siz mi onları ekin haline getiriyorsunuz yoksa biz mi? Dileseydik, onu kuru bir çöp yapardık da şaşar kalırdınız. “Doğrusu borç altına girdik, daha doğrusu biz yoksul kaldık” derdiniz.
Bekir Sadak = (63-64) Soyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yok Biz mi bitiriyoruz?
Celal Yıldırım = Söyleseniz ya, o ektiklerinizi,
Cemal Külünkoğlu = (63-64) (Toprağa) ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü? Onu siz mi bitiriyorsunuz, yoksa bitiren biz miyiz?
Diyanet İşleri (eski) = (63-64) Söyleyin, ektiklerinizi yerden bitirenler sizler misiniz, yoksa Biz mi bitiriyoruz?
Diyanet Vakfi = Şimdi bana, ektiğinizi haber verin.
Edip Yüksel = Ektiğinize dikkat ettiniz mi?
Elmalılı Hamdi Yazır = Şimdi gördünüz mü o ekdiğiniz tohumu?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Şimdi gördünüz mü o ektiğiniz tohumu?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ektiğinizi gördünüz mü?
Gültekin Onan = Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
Harun Yıldırım = Şimdi ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
Hasan Basri Çantay = Şimdi bana ekmekde olduğunuz (tohum) u haber verin.
Hayrat Neşriyat = Peki söyleyin bana, ekmekte olduğunuz şeyleri?
İbni Kesir = Şimdi Bana; ekmekte olduğunuzu haber verin.
Kadri Çelik = Şimdi ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
Muhammed Esed = Toprağa ektiğiniz tohumu hiç düşündünüz mü?
Mustafa İslamoğlu = Hiç toprağa ektiğiniz tohumu düşündünüz mü?
Ömer Nasuhi Bilmen = Şimdi ektiğiniz tohumu gördünüz mü?
Ömer Öngüt = Şimdi bana ekmekte olduğunuz (tohum işini) haber verin!
Şaban Piriş = -Ektiğiniz şeyleri gördünüz mü?
Sadık Türkmen = Ektiğinizi gördünüz mü:
Seyyid Kutub = Ektiğiniz tohumu görüyor musunuz?
Suat Yıldırım = (63-64) Ektiğiniz tohuma baksanıza! Siz mi onu yetiştiriyorsunuz Biz mi?
Süleyman Ateş = Ektiğinizi gördünüz mü?
Tefhim-ul Kuran = Şimdi ekmekte olduğunuz (tohum)u gördünüz mü?
Ümit Şimşek = Gördünüz mü ektiklerinizi?
Yaşar Nuri Öztürk = Ekmekte olduğunuzu gördünüz mü?
İskender Ali Mihr = Öyleyse ektiğiniz ekin nedir (onu) gördünüz mü? (Her bitkinin tohumundan kendi türüne has yeni bir bitkinin yetişmesi için gerekli olan şifrelerin ve gelişim programının, ektiğiniz tohum içinde saklı olduğunu biliyor musunuz, idrak ediyor musunuz?)
İlyas Yorulmaz = Sizler tarlalardan topladıklarınıza bakmıyor musunuz?