أَلَمْ أَعْهَدْ إِلَيْكُمْ يَا بَنِي آدَمَ أَن لَّا تَعْبُدُوا الشَّيْطَانَ إِنَّهُ لَكُمْ عَدُوٌّ مُّبِينٌ
E lem a’had ileykum yâ benî âdeme en lâ ta’budûş şeytân(şeytâne), innehu lekum aduvvun mubîn(mubinun).
e lem a’had | : ahd almadım mı |
ileykum | : size |
yâ benî âdeme | : ey Âdemoğulları |
en lâ ta’budû | : kul olmamanız |
eş şeytâne | : şeytan |
inne-hu | : muhakkak ki o |
lekum | : sizin için, size |
aduvvun | : düşman |
mubinun | : apaçık |
Diyanet İşleri = (60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben, size, şeytana kulluk etmeyin. Çünkü o, sizin için apaçık bir düşmandır. Bana kulluk edin. İşte bu dosdoğru yoldur, diye emretmedim mi?”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ey Âdem oğulları, sakın Şeytan'a kulluk etmeyin, şüphe yok ki o, apaçık bir düşmandır size diye emredip söz almadı mı sizden?
Abdullah Parlıyan = Ve ey Âdemoğulları! Hem ben sizinle bir antlaşma yapmamış mıydım? Sakın ha, şeytana kul köle olup itaat etmeyiniz; çünkü o size görünse de, görünmese de apaçık bir düşmandır.
Adem Uğur = Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır demedim mi?
Ahmed Hulusi = "Ey Ademoğulları. . . Size ahdetmedim (bildirip bilgilendirmedim) mi şeytana (bedene - hakikatinden habersiz bilince) kulluk etmeyin, muhakkak ki o sizin için apaçık bir düşmandır?"
Ahmet Tekin = 'Ey Âdemoğulları, size, şeytana, şeytanî güçlere tapmayın, onların düzenlerine bağlanmayın, onlara boyun eğmeyin. Onlar sizin apaçık bir düşmanınızdır.' diye tavsiye edip sizinle kulluk sözleşmesi yapmadım mı?
Ahmet Varol = Ey Ademoğulları! Size, şeytana kulluk etmeyin; çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır diye bir and vermedim mi?
Ali Bulaç = "Ey adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır;"
Ali Fikri Yavuz = Şeytana itaat etmeyin, o size açık bir düşmandır diye size öğüd vermedim mi? Ey Adem oğulları!...
Ali Ünal = Ben sizlerle şu sözleşmede bulunmamış mıydım? “Ey Âdem’in çocukları! Şeytan’a tapmayın. O, sizin için apaçık bir düşmandır;
Bayraktar Bayraklı = “Ey Âdemoğulları! ‘Size şeytana tapmayınız; çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır' demedim mi?”
Bekir Sadak = (59-61) Allah soyle buyurur: «Ey suclular! Bugun muminlerden ayrilin. Ey insanogullari! Ben size, seytana tapmayin, o sizin icin apacik bir dusmandir, Bana kulluk edin, bu dogru yoldur, diye bildirmedim mi?»
Celal Yıldırım = «Ey Adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: -Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır;»
Cemal Külünkoğlu = (60-61) “Ey Âdemoğulları! Ben size demedim mi, şeytana kulluk etmeyin, o sizin apaçık düşmanınızdır! Bana kulluk edin, doğru yol budur.”
Diyanet İşleri (eski) = (59-61) Allah şöyle buyurur: Ey suçlular! Bugün müminlerden ayrılın. Ey insanoğulları! Ben size, şeytana tapmayın, o sizin için apaçık bir düşmandır, Bana kulluk edin, bu doğru yoldur, diye bildirmedim mi?
Diyanet Vakfi = «Ey Âdem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır» demedim mi?
Edip Yüksel = Ey Adem'in çocukları, şeytana tapmayacağınıza dair sizden söz almamış mıydım? O sizin açık düşmanınızdır.
Elmalılı Hamdi Yazır = And vermedim mi size? «Ey adem oğulları! Şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır» diye
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ey Adem oğulları, Ben size şeytana kulluk etmeyin, o size açık bir düşmandır, diye and vermedim mi?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (60-61) «Ey Âdemoğulları! Şeytana tapmayın, o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin, doğru yol budur, diye size and vermedim mi?» (buyurulacak)
Gültekin Onan = "Ey adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır."
Harun Yıldırım = "Ey Adem oğulları! Size şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır" demedim mi?
Hasan Basri Çantay = (60-61) Ey Âdem oğulları, «Şeytana tapmayın. Çünkü o, sizin için (Rabbinizden) ayıran bir düşmandır, Bana ibâdet edin. işte dosdoğru yo! budur» diye size emr etmedim mi? (buyuracak).
Hayrat Neşriyat = (60-61) 'Ey Âdemoğulları! (Ben) size: 'Şeytana kulluk etmeyin! Çünki o size apaçık bir düşmandır ve bana kulluk edin! Bu dosdoğru bir yoldur’ diye (tavsiye ederek) ahdetmedim mi?'
İbni Kesir = Ey Ademoğulları; Ben, size; şeytana tapmayın, o muhakkak ki sizin apaçık bir düşmanınızdır, diye ahdetmedim mi?
Kadri Çelik = “Ey Âdemoğulları! Size, “Şeytana tapmayın, çünkü o sizin apaçık bir düşmanınızdır” demedim mi?”
Muhammed Esed = Siz ey Ademoğulları, size demedim mi?: Şeytan'a tapmayın, o sizin apaçık düşmanınızdır!
Mustafa İslamoğlu = İmdi, Ben size buyurmadım mı ey Ademoğulları: "Şeytana kulluk etmeyin, çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ey ademoğulları! Size tavsiye etmedim mi ki, şeytana ibadet etmeyiniz. Şüphe yok ki, o sizin için apaçık bir düşmandır.
Ömer Öngüt = Ey Âdemoğulları! Ben size: "Şeytana ibadet etmeyin, o sizin apaçık bir düşmanınızdır. " diye emretmedim mi?
Şaban Piriş = (60-61) -Ey Adem oğulları! Size, şeytana kulluk etmeyin, çünkü o sizin apaçık düşmanınızdır. Bana kulluk edin. Dosdoğru yol budur, diye buyurmamış mıydım?
Sadık Türkmen = “ey âdemoğulları! Ben sizi şeytana tapmayın/kul olmayın, o size apaçık bir düşmandır” diye uyarmadım mı?
Seyyid Kutub = Ey insanoğulları, size and vermedim mi? Şeytana tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır.
Suat Yıldırım = "Ey Âdem’in evlatları! Size emretmemiş miydim? :"Şeytana tapmayın sakın!" "Çünkü o size âşikar düşman...
Süleyman Ateş = "Ey Âdem oğulları, ben size and vermedim mi: Şeytâna tapmayın o sizin apaçık düşmanınızdır.
Tefhim-ul Kuran = «Ey Adem oğulları, ben size and vermedim mi ki: -Şeytana kulluk etmeyin, çünkü, o, sizin için apaçık bir düşmandır;»
Ümit Şimşek = Ben size ant vermedim mi, ey Âdem oğulları, 'Şeytana kul olmayın; o sizin apaçık düşmanınızdır.
Yaşar Nuri Öztürk = Ey âdemoğulları! Ben size, "Şeytana kulluk etmeyin, o sizin için açık bir düşmandır!" demedim mi?
İskender Ali Mihr = Ey Âdemoğulları! Ben, sizlerden şeytana kul olmayacağınıza dair ahd almadım mı? Muhakkak ki o (şeytan), size apaçık bir düşmandır.
İlyas Yorulmaz = “Ey Adem oğlu! Şeytan’a kulluk etmeyin. O sizin açıkça düşmanınızdır” diye sizinle antlaşma yapmadım mı?