Önceki Ayet Sonraki Ayet  
23. Sûre Mü’minûn/53

 فَتَقَطَّعُوا أَمْرَهُم بَيْنَهُمْ زُبُرًا كُلُّ حِزْبٍ بِمَا لَدَيْهِمْ فَرِحُونَ

  Fe tekattaû emrehum beynehum zuburâ(zuburan), kullu hızbin bimâ ledeyhim ferihûn(ferihûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : artık, böylece, fakat
tekattaû : parçaladılar, ayırıp böldüler
emre-hum : onların emirleri, emirlerini
beyne-hum : aralarında
zuburan : parçalar halinde, kısımlar halinde
kullu : hepsi, bütün hepsi,
hızbin : grup
bimâ : şeyle, şeyi
ledey-him : onların yanında, kendi yanlarında
ferihûne : ferahlananlar
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = (İnsanlar ise, din) işlerini kendi aralarında parça parça ettiler. Her grup kendinde bulunan ile sevinmektedir.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Fakat din husûsunda ayrıldılar ve ayrılanlar, kendi kitaplarından başka kitapları inkâr ettiler ve her bölük, kendi elindekine râzı oldu, onunla övünmiye koyuldu.

 Abdullah Parlıyan = Ama ne var ki, gerçek bu olmakla beraber toplumlar dinlerinde ve davalarında bölünüp paramparça oldular ve herbir gurup kendi sahip olduğu ilkelerle övünüp sevinip durmaktadırlar.

 Adem Uğur = Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.

 Ahmed Hulusi = (Din - sistem tek iken) onlar muhtelif yorumlar hâlinde aralarında işlerini parçaladılar. . . Her grup kendi kabul ettikleriyle hoşnuttur.

 Ahmet Tekin = İnsanlar, geçmiş mülga kitapları sahiplenerek, ideolojik cereyanlara kapılarak, aralarındaki düzenlerini, işlerini, birliklerini, güçlerini, yönetimlerini, ekonomilerini ve dinlerini parçaladılar. Her grup, kendisinde bulunan ile sevinip böbürlendi.

 Ahmet Varol = Ancak onlar aralarında işlerini (değişik) kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında olanla sevinmektedir.

 Ali Bulaç = Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.

 Ali Fikri Yavuz = Nihayet milletler, dinleri hususunda, aralarında parçalara bölündüler. Her fırka kendi din ve mezhebine güveniyor, hak olduğuna inanıyor.

 Ali Ünal = Ne var ki, rasûllerin arkasından ümmetleri, Din’le ilgili olarak aralarında ihtilâfa düştü ve grup grup oldular. Her grup, kendine ait inanç ve görüşle böbürlenir durur.

 Bayraktar Bayraklı = Ama insanlar, aralarındaki inanç bağını keserek kendi aralarında parça parça oldular. Her grup kendilerinde bulunan ile sevinip böbürlenmektedirler.

 Bekir Sadak = Ama insanlar din konusunda aralarinda boluk boluk oldular. Her boluk kendi tuttugu yoldan memnundur.

 Celal Yıldırım = Ama ne var ki (gerçek bu olmakla beraber) ümmetler kendi aralarında bölünüp parça parça oldular, her biri sahip bulunduğu (din ve mezhep) ile kendi halinden memnun ve mutludur.

 Cemal Külünkoğlu = Fakat insanlar bu inanç birliğini yıkarak çeşitli gruplara ayrıldılar. Her grup kendi inanç sistemi ile övündü.

 Diyanet İşleri (eski) = Ama insanlar din konusunda aralarında bölük bölük oldular. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.

 Diyanet Vakfi = Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.

 Edip Yüksel = Fakat, onlar işlerini çeşitli kitaplara ayırdılar. Her grup kendi yanında bulunandan hoşnut...

 Elmalılı Hamdi Yazır = Derken kumandalarını aralarında kitab kitab parçalaştılar, her hızib kendilerininkine güveniyor

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Derken kumandalarını aralarında kitap kitap parçalaştılar, her grup kendilerininkine güveniyor.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Derken insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her grup, kendinde bulunan ile sevinip böbürlendi.

 Gültekin Onan = Ancak onlar, buyruklarını kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde böldüler; her bir grup, kendi ellerinde olanla yetinip sevinmektedir.

 Harun Yıldırım = Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (fikir ve davranış) ile sevinip böbürlenmektedirler.

 Hasan Basri Çantay = Fakat (o kavmler) dînlerde (muhtelif) fırkalara ayrılmak, her fırka kendi ellerindeki (nezdlerindeki dîn) ile böbürlenmek suretiyle parça parça oldular.

 Hayrat Neşriyat = Fakat (insanlar din husûsunda) işlerini kendi aralarında parça parça böldüler. Her kısım kendi yanında bulunan (din) ile memnundurlar.

 İbni Kesir = Ama onlar işlerini kendi aralarında bölük bölük ayırdılar. Her bölük kendi tuttuğu yoldan memnundur.

 Kadri Çelik = Ne var ki insanlar kendi aralarındaki işlerini (dinlerini) parça parça böldüler. Her gurup kendilerinde bulunan (dinleri) ile ferahlayıp sevinmektedir.

 Muhammed Esed = Ama (sizi izlediklerini söyleyen toplumlar) aralarındaki bu birliği bozup parça parça oldular; her hizip (ancak) kendi benimsediği (öğretinin dar ve katı kalıpları) içinde rahat soluk alır oldu.

 Mustafa İslamoğlu = Bu (emre) karşın, onlar aralarındaki birliği darmadağın edip (hakikati) parçaladılar: her hizip başladı elindeki (parçayla) övünmeye.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Fakat ümmetler, fırka fırka olarak aralarında dinlerini parçaladılar. Her fırka kendi yanlarında olan ile mesrurlardır.

 Ömer Öngüt = Amma ne var ki, insanlar din hususunda kendi aralarında parçalara bölündüler, çeşitli kitaplara ayrıldılar. Her bölük her parti kendi tuttuğu yoldan memnundur, yanında bulunan (din veya kitapla) sevinmektedir.

 Şaban Piriş = İşlerini aralarında bölük bölük ayırdılar. Her grup kendi yanında olanla ferahlıyor.

 Sadık Türkmen = Derken, aralarında dinlerini çeşitli kitaplara parçalayıp böldüler. Her cemaat/her grup, kendi yanlarında bulunan ile yetinip sevinmektedir!

 Seyyid Kutub = Fakat insanlar bu inanç birliğini yıkarak çeşitli gruplara ayrıldılar. Her grup kendi inanç sistemi ile övündü.

 Suat Yıldırım = Ama peygamberleri izlediklerini iddia eden ümmetler fırkalara ayrılıp bölük bölük oldular. Her grup, kendilerine ait görüşten ötürü memnun ve mutludur.

 Süleyman Ateş = Fakat işlerini aralarında parçalayıp, çeşitli kitaplara ayırdılar. Her parti, kendi yanında bulunanla sevinmektedir.

 Tefhim-ul Kuran = Ancak onlar, işlerini kendi aralarında (farklı) kitaplar halinde parçalayıp bölündüler; her bir grup, kendi ellerindeki olanla yetinip sevinmektedir.

 Ümit Şimşek = Fakat onlar işlerini parça parça ettiler; her topluluk kendisininkiyle övünüp durur.

 Yaşar Nuri Öztürk = Fakat onlar işlerini aralarında parçalayıp çeşitli zübürlere/kutsallaştırmış hizip kitaplarına ayırdılar. Her hizip, yalnız kendi yanındakiyle sevinip övünmektedir.

 İskender Ali Mihr = Fakat onlar, (dînin) emirlerini kendi aralarında kısımlara (fırkalara) ayırarak böldüler. Grupların hepsi, kendilerindeki (kabul ettikleri) ile ferahlanırlar.

 İlyas Yorulmaz = Kendi aralarında işlerini parçalara ayırıp guruplaşmışlar ve her gurup mensubu olduğuyla övünmektedir.