فَأَصَابَهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَالَّذِينَ ظَلَمُوا مِنْ هَؤُلَاء سَيُصِيبُهُمْ سَيِّئَاتُ مَا كَسَبُوا وَمَا هُم بِمُعْجِزِينَ
Fe esâbehum seyyiâtu mâ kesebû, vellezîne zalemû min hâulâi se yusîbuhum seyyiâtu mâ kesebû ve mâ hum bi mu’cizîn(bimu’cizîne).
fe | : böylece, artık |
esâbe-hum | : onlara isabet etti |
seyyiâtu | : kötülükler, günahlar |
mâ | : şey |
kesebû | : kazandılar |
ve ellezîne | : ve onlar |
zalemû | : zulmettiler |
min | : den |
hâulâi | : bunlar |
se yusîbu-hum | : onlara isabet edecek |
seyyiâtu | : kötülükler, günahlar |
mâ | : şey |
kesebû | : kazandılar |
ve mâ-hum | : ve onlar değiller |
bi mu’cizîne | : aciz bırakanlar, aciz bırakacak güce sahip olanlar |
Diyanet İşleri = Nihayet kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet etmişti. Onlardan zulmedenler var ya, kazandıkları şeylerin kötülükleri onlara isabet edecektir. Onlar Allah’ı âciz bırakacak değillerdir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Derken kazandıkları, elde ettikleri şeylerin kötülüklerine uğramışlardı. Bunlardan zulmedenler de kazançlarının kötülüklerine uğrayacaklar, suçlarının mücâzâtını görecekler ve onlar, bizim vereceğimiz cezâya mâni olamazlar.
Abdullah Parlıyan = Derken kazandıkları, elde ettikleri şeylerin kötülükleri başlarına geldi. Ve bu gün yaratılış gayesi dışında yaşayanların başlarına da aynı şey gelecek, kazandıkları kötülükler de kendilerine çarpacaktır. Ve onlar bizim vereceğimiz azabın önüne de geçebilecek değillerdir.
Adem Uğur = Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.
Ahmed Hulusi = Sonunda kazandıkları şeylerin kötülükleri kendilerine isâbet etti. . . Bunlardan zulmedenlere gelince, onların kazandıkları şeylerin kötülükleri de kendilerine isâbet edecektir. . . Onlar (Bizi) âciz bırakamazlar!
Ahmet Tekin = Neticede, işledikleri kötülüklerin cezaları başlarına geldi. Şu, baskı, zulüm ve işkence ile temel hak ve hürriyetleri, Allah yolunu ve Allah yolundaki faaliyetleri engelleyen, hakka riayet etmeyen güç ve iktidar sahibi zâlimlerin, haksızlık edenlerin, günah, isyan, inkâr içinde bocalayanların işledikleri kötülüklerin cezaları da, kıtlık, öldürülme, esaret gibi felâketler halinde bunların başlarına gelecek. Bunlar Allah’ı âciz bırakarak, koyduğu kanunların dışına çıkıp, cezayı bertaraf edemezler.
Ahmet Varol = Böylece kazandıklarının kötülükleri başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere de kazandıklarının kötülükleri ulaşacaktır. Onlar (Allah'ı) aciz bırakamazlar.
Ali Bulaç = Böylece, kazandıkları kötülükler(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazandıkları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah'ı) aciz bırakabilecekler değildirler.
Ali Fikri Yavuz = Sonunda işledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Şu Mekke kâfirlerinden zulmedenlere gelince, onlara da ettikleri fenalıkların cezası çarpacaktır ve (Allah’ın azabından) kurtulacak değillerdir.
Ali Ünal = Bizzat işleyip kayıtlarına geçen kötülükler, kendilerini vuruverdi. Şu (müşrikler) içinde zulme batmış olanların da işleyip kayıtlarına geçen kötülükler başlarında patlayacak ve onlar, bunu yapmamıza asla mani olamayacaklardır.
Bayraktar Bayraklı = Kazandıkları kötülüklerin cezası başlarına gelmişti. Aynı şekilde bunlardan zulmedenlerin de kazandıkları kötülüklerinin cezası başlarına gelecektir. Onlar buna asla engel olamayacaklardır.
Bekir Sadak = Bunun icin, isledikleri kotulukler baslarina geldi. Bunlar icinde zulmedenlerin de kazandiklari kotulukler baslarina gelecektir. Bu hususta Allah'i aciz birakamazlar.
Celal Yıldırım = Bu yüzden de elde ettikleri şeylerin kötülükleri başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere ise kazandıkları fenalıkları başlarına gelecektir ve onlar (Allah'ı) âciz bırakacak (güce sahip) değillerdir.
Cemal Külünkoğlu = Bunun için işledikleri kötülükler başlarına geldi. Ve bugün de zulmedenler yaptıkları kötülüklerin cezasına çarptırılacaklardır. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
Diyanet İşleri (eski) = Bunun için, işledikleri kötülükler başlarına geldi. Bunlar içinde zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
Diyanet Vakfi = Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.
Edip Yüksel = Kazandıkları kötülükler, sonunda başlarına geldi. Aynı biçimde şu zulmedenlere de kazandıkları kötülükler çatacaktır; engelleyemezler
Elmalılı Hamdi Yazır = Netîcede kazandıklarının fenalıkları başlarına geçti, şunlardan o zulmedenlerin de kazandıklarının fenalıklarına geçecektir, onlar da atlatacak değillerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonunda kazandıklarının kötülükleri başlarına geçti. Şunlardan o zulmedenlerin de kazandıklarının kötülükleri başlarına geçecektir, onlar da (bunu) atlatacak değillerdir.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Neticede kazandıklarının kötülükleri, başlarına geçti. Şunlardan o zulmedenlerin de kazandıkları kötülükleri başlarına geçecektir. Onlar da bunu atlatacak değillerdir.
Gültekin Onan = Böylece, kazandıkları kötülükler(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazandıkları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Tanrı'yı) aciz bırakabilecekler değildirler.
Harun Yıldırım = Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebali onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler, başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.
Hasan Basri Çantay = Binnetîce o kazandıkları kötülükler onları musıybete uğratmışdı. Şunları içinden zulmedenler (e gelince:) Onların kazandıkları kötülükler de kendilerini çarpacakdır ve onlar da bizim azabımızın önüne geçebilecek değildirler.
Hayrat Neşriyat = Sonunda kazandıkları şeylerin (günahların) kötülükleri kendilerine isâbet etti. Bunlardan zulmedenlerin de kazandıkları şeylerin kötülükleri yakında kendilerine isâbet edecektir ve onlar (Allah’ı) âciz bırakıcı kimseler değildir.
İbni Kesir = Böylece kazandıkları kötülükler başlarına geldi. Bunların içinden zulmedenlerin kazandıkları kötülükler de kendilerini çarpacaktır. Ve onlar aciz bırakılacaklar da değillerdir.
Kadri Çelik = Böylece, kazandıkları kötülükleri onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da kazanmakta oldukları kötülükler isabet edecektir ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah'ı) aciz bırakabilecekler de değildirler.
Muhammed Esed = çünkü işledikleri her kötülük, onlara (geri) döner. Ve bugün zulmeden insanlar(ın başlarına da aynı şey gelecektir); işledikleri her kötü fiil (tekrar) kendilerine dönecek ve onlar (Allah'ı) asla aldatamayacaklardır!
Mustafa İslamoğlu = En sonunda kazandıklarının kötü sonuçları gelip onları bulmuştu. İşte şu zulmeden kimseleri de, kazandıklarının kötü sonuçları gelip bulacaktır: ve onlar asla (Allah'ı) atlatamayacaktır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve bunlardan o kimseler ki zulmetmişlerdir, yakında kendilerine kazanmış oldukları şeylerin kötülükleri yetişecektir ve bunlar da (azabı) bertaraf ediciler değildirler.
Ömer Öngüt = Bunun için yaptıkları kötülüklerin vebâli onları yakaladı. Bunlardan da zulmedenlerin işledikleri kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı âciz bırakamazlar.
Şaban Piriş = Kazandıklarının azabı, kötülükleri onlara isabet etmişti. İşte bunlardan zalim olanlara da kazandıklarının kötülükleri isabet edecek ve onlar da kaçamayacaklardır.
Sadık Türkmen = Sonunda, kazandıkları şeylerin karşılıkları onlara isabet etti. Onlardan da zulmedenlere/hainlere, kazandıkları şeylerin karşılığı/kötülükleri isabet edecektir. Buna engel olucu değildirler.
Seyyid Kutub = Bunun için işledikleri kötülükler başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlerin de kazandıkları kötülükler başlarına gelecektir. Bu hususta Allah'ı aciz bırakamazlar.
Suat Yıldırım = İşledikleri fenalıkların cezası başlarına geçti. Aynen onun gibi, senin çağdaşlarından olan zalimler de yaptıkları fenalıkların cezasına çarptırılacaklar ve elimizden kaçıp kurtulamayacaklardır.
Süleyman Ateş = Kazandıklarının kötülükleri, sonunda başlarına geldi. Bunlardan zulmedenlere de yaptıklarının kötülükleri erişecektir. Onlar, buna engel olacak değillerdir.
Tefhim-ul Kuran = Böylece, kazandıkları kötülükleri(in acı sonucu) onlara isabet etti. Bunlardan zulmetmiş olanlara da, kazanmakta oldukları kötülükler isabet edecektir. Ve onlar (bunu kendilerine uygulamaktan Allah'ı) aciz bırakabilecekler de değildirler.
Ümit Şimşek = Kazandıkları günahların cezası onları buldu. Şunlardan zulmedenlerin başına da kendi kazandıkları günahların cezası gelecek ve onlar bunu önleyemeyecektir.
Yaşar Nuri Öztürk = Sonunda, kazanmış olduklarının çirkinlikleri yakalarına yapışmıştı. Şunların zulmedenlerine de kazandıklarının kötülükleri gelip çatacaktır. Ve onlar kimseyi aciz de bırakamayacaklar/onlar bunu etkisiz de bırakamazlar.
İskender Ali Mihr = Böylece kazandıkları şey, seyyiat (günahlar, kötülükler olarak), onlara isabet etti. Ve bunlardan zulmetmiş olanlara, kazandıkları şey (olan) seyyiat, yakında isabet edecek. Ve onlar, aciz bırakabilecek (azabı önleyebilecek) güce sahip değiller.
İlyas Yorulmaz = (Daha öncekilerin) Kazandıkları kötülükler başlarına geldi. Kendilerine zulmedenler, zulmettiklerinden dolayı kazandıkları kötülükler onlara isabet edecek ve başlarına gelecekleri de engelleyecek güce sahip değiller.