مَّا لَهُم بِهِ مِنْ عِلْمٍ وَلَا لِآبَائِهِمْ كَبُرَتْ كَلِمَةً تَخْرُجُ مِنْ أَفْوَاهِهِمْ إِن يَقُولُونَ إِلَّا كَذِبًا
Mâ lehum bihî min ilmin ve lâ li âbâihim, keburet kelimeten tahrucu min efvâhihim, in yekûlûne illâ kezibâ(keziben).
mâ | : yoktur |
lehum | : onların |
bi-hi | : ona ait, ona dair |
min ılmin | : (ilimden) bir ilimleri |
ve lâ | : ve yoktur |
li âbâi-him | : onların babalarının, atalarının |
keburet | : çok büyük, büyük oldu |
kelimeten | : bir kelime |
tahrucu | : çıkıyor |
min efvâhi-him | : ağızlarından |
in yekûlûne | : söylerlerse |
illâ | : ancak, sadece |
keziben | : yalan (olarak) |
Diyanet İşleri = Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ne büyük bir söz (bu) ağızlarından çıkan! Onlar ancak yalan söylüyorlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ne onların bir bilgisi var, ne atalarının; ağızlarından çıkan söz, ne de büyük söz. Onlar, ancak yalan söylüyorlar.
Abdullah Parlıyan = Allah çocuk edindi iddiasıyla ilgili, ne kendilerinin, ne de babalarının doğru bir bilgisi var. Ne ağır bir söz bu ağızlarından çıkan. Yalandan başka birşey söylemiyorlar.
Adem Uğur = Ne onların (Allah evlât edindi, diyenlerin), ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Ahmed Hulusi = O konuda ne onların ne de atalarının bir ilmi vardır! Ağızlarından çıkan, ne büyük laftır! (Dolayısıyla) onlar yalandan başka şey konuşmuyorlar!
Ahmet Tekin = Ne onların, Allah evlât edindi diyenlerin, ne de atalarının bu konuda doğru bir bilgileri var. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar kesinlikle yalan yanlış şeyler söylüyorlar.
Ahmet Varol = Bu konuda ne onların ne de atalarının bir bilgisi var. Ağızlarından çıkan söz ne kadar büyüktür! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Ali Bulaç = Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiç bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.
Ali Fikri Yavuz = Allah çocuk edindiğine dair ne kendilerinin bir ilmi vardır, ne de (taklid ettikleri) babalarının. Ağızlarından çıkan o söz ne büyük!... Onlar, ancak yalan söylüyorlar.
Ali Ünal = (“Allah çocuk edindi” iddiasında bulunanların) ne kendilerinin bu hususta dayandıkları kesin bir bilgi vardır, ne de aynı iddiayı taşıyan babalarının ve atalarının. Ağızlarından çıkan o söz ne kadar da korkunç! Onlar, başka değil, ancak yalan söylüyorlar.
Bayraktar Bayraklı = Bu hususta ne kendilerinin ne de atalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından ne büyük söz çıkıyor! Onlar yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Bekir Sadak = Allah'in cocuk edindigine dair ne kendilerinin ve ne de babalarinin bir bilgisi vardir. Agizlarindan cikan soz ne buyuk iftiradir. Onlar yalniz ve yalniz yalan soylerler.
Celal Yıldırım = (Allah çocuk edindi) iddiasiyle ilgili ne kendilerinin, ne de babalarının bir bilgisi var. Ağızlarından çıkan söz ne büyük! Onlar yalandan başka bir şey söylemezler.
Cemal Külünkoğlu = (Oysa Allah bir çocuk edindi diyenlerin) bu konuda ne kendilerinin bilgisi vardır ne de atalarının. Bu ağızlarından çıkan ne ağır bir sözdür! (Gerçekte) onların söyledikleri ancak yalandan ibarettir.
Diyanet İşleri (eski) = Allah'ın çocuk edindiğine dair ne kendilerinin ve ne de babalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından çıkan söz ne büyük iftiradır. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.
Diyanet Vakfi = Ne onların (Allah evlât edindi, diyenlerin), ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Edip Yüksel = Ne onların, ne de atalarının bu konuda bir bilgileri yoktur. Ağızlarından ne büyük bir söz çıkıyor! Yalandan başka şey söylemiyorlar.
Elmalılı Hamdi Yazır = Buna dâir ne kendilerinin ılmi vardır ne de babalarının, o ne büyük bir kelime ki ağızlarından çıkıyor, sırf bir yalan söylüyorlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bu hususta ne kendilerinin bir bilgisi vardır, ne de babalarının; o, ağızlarından çıkan ne büyük bir sözdür; sadece yalan söylüyorlar!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük bir iftiradır. Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Gültekin Onan = Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiç bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.
Harun Yıldırım = Ne onların, ne de atalarının bu konuda hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan bu söz ne büyük oldu! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Hasan Basri Çantay = Ne onların, ne atalarının buna dâir hiç bir ilgisi yokdur. Ağızlarından çıkan söz ne büyük! Onlar yalandan başkasını söylemezler.
Hayrat Neşriyat = Buna (Allah’a çocuk isnâdına) dâir ne kendilerinin bir ilmi vardır, ne de atalarının! Ağızlarından çıkan bir söz olarak (bu iddiâları) ne büyük (bir küfür) oldu! (Onlar)yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
İbni Kesir = Ne onların, ne de babalarının buna dair bilgileri vardır. O, ağızlarından çıkan ne büyük bir sözdür. Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.
Kadri Çelik = Bu konuda ne kendilerinin, ne de babalarının hiç bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz pek de büyük! Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.
Muhammed Esed = (Oysa,) O'nun hakkında ne kendilerinin, ne de atalarının doğru bir bilgisi var: Ne ağır bir söz, bu ağızlarından çıkan! Yalandan başka bir şey söylemiyorlar!
Mustafa İslamoğlu = (Kaldı ki) ne onlar ne de ataları, bu konuda (sahih) bir bilgiye sahip değildirler; ağızlarından öylesine çıkmış pek dehşet bir söz bu: onlar bunu demekle sadece yalan söylemiş oluyorlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Buna dair ne kendilerinin bir bilgisi vardır ve ne de babalarının. Ne büyük bir söz ki, ağızlarından çıkıyor. Onlar başka değil, ancak yalan söylüyorlar.
Ömer Öngüt = Bu hususta ne onların ne de atalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından ne büyük söz çıkıyor! Onlar yalnız ve yalnız yalan söylerler.
Şaban Piriş = Onların da atalarının da o konu hakkında bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz büyük bir günahtır. Çünkü söyledikleri yalandan başka bir şey değildir.
Sadık Türkmen = Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının bir bilgisi vardır. Ağızlarından ne de ağır bir söz çıkıyor. Sadece yalan söylüyorlar.
Seyyid Kutub = Allah'ın evlat edindiği konusunda ne onların ve ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Rastgele ağızlarından çıkan bu söz ne ağır bir iftiradır! Söyledikleri, yalandan başka bir şey değildir.
Suat Yıldırım = Bu hususta, ne kendilerinin ne de babalarının hiçbir bilgileri yoktur. Ağızlarından çıkan o söz ne dehşetli bir söz!Ama onların iddia ettikleri, sırf yalandan ibaret!
Süleyman Ateş = Bu hususta ne kendilerinin, ne de atalarının hiçbir bilgisi yoktur. Ağızlarından ne büyük (küstahça) söz çıkıyor! Onlar, yalandan başka bir şey söylemiyorlar.
Tefhim-ul Kuran = Bu konuda ne kendilerinin, ne de atalarının hiç bir bilgisi yoktur. Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük. Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar.
Ümit Şimşek = Bu konuda ne onların bir bilgisi var, ne atalarının. Ağızlarından çıkan ise, pek büyük bir sözdür. Fakat söyledikleri yalandan başka birşey değildir.
Yaşar Nuri Öztürk = Ona ilişkin ne kendilerinin bir ilmi vardır ne de atalarının. Söz olarak ne büyüktür ağızlarından çıkıveren! Onlar bir yalandan başka şey söylemiyorlar.
İskender Ali Mihr = Onların ve babalarının (atalarının), ona (buna; Allah’ın evlât edinmeyeceğine) dair bir ilimleri yoktur. Onların ağızlarından çıkan kelimeler (sözler) çok büyük! Onlar, (söylerlerse) ancak yalan söylüyorlar.
İlyas Yorulmaz = Allah çocuk edindi diyenlerin bu konuda hiçbir bilgileri olmadığı gibi, atalarının da bilgileri yoktu. Ağızlarından dökülen sözler gerçekten çok büyük laflar. Onlar yalnızca yalan söylüyorlar.