فَلَمَّا جَاءهُمُ الْحَقُّ مِنْ عِندِنَا قَالُوا لَوْلَا أُوتِيَ مِثْلَ مَا أُوتِيَ مُوسَى أَوَلَمْ يَكْفُرُوا بِمَا أُوتِيَ مُوسَى مِن قَبْلُ قَالُوا سِحْرَانِ تَظَاهَرَا وَقَالُوا إِنَّا بِكُلٍّ كَافِرُونَ
Fe lemmâ câehumul hakku min indinâ kâlû lev lâ ûtiye misle mâ ûtıye mûsâ, e ve lem yekfurû bimâ ûtiye mûsâ min kablu, kâlû sihrâni tezâhera, ve kâlû innâ bi kullin kâfirûn(kâfirûne).
fe | : artık, böylece |
lemmâ | : olduğu zaman |
câe-hum | : onlara geldi |
el hakku | : hak |
min indi-nâ | : katımızdan |
kâlû | : dediler |
lev lâ | : olmasaydı |
ûtiye | : verilen |
misle | : gibi |
mâ ûtıye | : verilen şey |
mûsâ, | : Musa |
e | : mı, mi |
ve lem | : ve değil, olmadı |
yekfurû | : inkâr ediyorlar |
bi mâ | : şeyi |
ûtiye | : verilen |
mûsâ | : Musa |
min kablu | : önceden |
kâlû | : dediler |
sihrâni | : iki büyü, iki sihir |
tezâhera | : yardımlaştı, arka çıktı, destekledi |
ve kâlû | : ve dediler |
innâ | : muhakkak biz |
bi kullin | : hepsini |
kâfirûne | : kâfirler, inkâr edenler |
Diyanet İşleri = Onlara katımızdan gerçek gelince, “Mûsâ’ya verilen (mucize)lerin benzeri niçin buna da verilmedi” dediler. Onlar daha önce Mûsâ’ya verilen (mucize)leri inkâr etmemişler miydi? Onlar, “İki sihirbaz birbirlerine destek oluyor” dediler. “Biz hepsini inkâr ediyoruz” dediler.
Abdulbaki Gölpınarlı = Fakat katımızdan o gerçek gelince de Mûsâ'ya verilen mûcizeler gibi mûcizeler verilseydi ona derler; önce Mûsâ'ya verilen mûcizeleri de inkâr edip iki büyü, birbirini desteklemede bunlar demediler mi ve şüphesiz biz, hepsini de inkâr ediyoruz demediler mi?
Abdullah Parlıyan = Buna rağmen yine de onlara tarafımızdan gerçek dolu mesajlarımız ve mucizelerimiz gelince: “Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna da verilmeli değil miydi” dediler. İyi ama daha önce Musa'ya verilen gerçekleri de örtbas etmemişler miydi? “Bunlar, yani Musa ve Muhammed, birbirine yardım eden iki büyücüdür veya Tevrat ve Kur'ân birbirini destekleyen iki büyü kitabıdır. Biz de onların hiç birini tanımıyoruz” demişlerdi.
Adem Uğur = Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.
Ahmed Hulusi = Oysa indîmizden kendilerine Hak (Rasûl) geldiğinde dediler ki: "Neden Musa'ya verilmiş olanın (mucizelerin) benzeri (Ona da) verilmedi?" Daha önce Musa'ya verilmiş olanı inkâr etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir" demişlerdi. . . Ayrıca: "Muhakkak ki biz bunların hepsini inkâr ediyoruz" dediler.
Ahmet Tekin = Fakat onlara tarafımızdan o hak peygamber, o hak kitap Kur’ân gelince:'Mûsâ’ya verilen mûcizelerin, uygulamakla sorumlu tutulduğu emir ve hükümlerin benzeri ona da verilmeli değil miydi?' dediler. Peki, daha önce Mûsâ’ya verilen mûcizeleri, uygulamakla sorumlu tutulduğu emir ve hükümleri de inkâr etmemişler miydi?'Birbirini destekleyerek aklı etki altına alan büyüleyici iki kitap, birbirini destekleyen iki sihirbaz!' dediler.'Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.' dediler.
Ahmet Varol = Fakat onlara bizim katımızdan hak gelince: 'Musa'ya verilenin benzeri ona da verilmeli değil miydi!' dediler. Daha önce Musa'ya verileni inkar etmemişler miydi? 'İki büyü birbirine destek oldu!' dediler. Yine: 'Biz hepsini inkar edenleriz' dediler.
Ali Bulaç = Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: "Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı" dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsini inkar edenleriz" dediler.
Ali Fikri Yavuz = Fakat, şimdi onlara tarafımızdan hak (Kur’an’la peygamber) gelince: “- Mûsa’ya verilenler (mucizeler), aynen ona verilse ya!” dediler. Ya bundan evvel Mûsa’ya verileni (Tevrat’ı ve mucizelerini) inkâr etmediler mi? (Mekke kâfirleri, Tevrat ve Kur’an için): “- İki sihir birbirine destek oldu.” dediler. Bir de: “- Biz hepsini inkâr ediciyiz.” söylediler.
Ali Ünal = İşte, kendilerine tarafımızdan hak( kın timsali olan Rasûl) geldi. Ama onlar, “(Madem bir rasûl,) öyleyse Musa’ya (bir defada) verilen Kitap gibi bir Kitap O’na da (bir defada) verilse ya!” diyorlar. Musa’ya verilene inanmayı daha önce reddetmemişler miydi? “Bunlar (Kur’ân ve Tevrat), birbirini destekleyen iki sihir!” demişlerdi. “Biz (Kitap adına ne varsa) hepsini inkâr ediyoruz!” demişlerdi.
Bayraktar Bayraklı = Ama onlara katımızdan gerçek gelince, “Mûsâ'ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?” derler. Daha önce Mûsâ'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? “Yardımlaşan iki sihirbaz” demişlerdi; “hepsini inkâr edenleriz” demişlerdi.
Bekir Sadak = Ama onlara katimizdan gercek gelince: «Musa'ya verildigi gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?» dediler. Daha once Musa'ya verileni de inkar etmemisler miydi? «Yardimlasan iki sihir (Tevrat ve Kuran); hepsini inkar edenleriz» dediler.
Celal Yıldırım = Ne vakit ki onlara katımızdan HAKK geldi, dediler ki: «Musâ'ya verilenin bir benzeri (mu'cize) buna da verilmeli değil miydi ?» (Oysa) daha önce (bu nankörler) Musâ'ya verileni de inkâr etmemişler miydi ? Birbirlerine arka olan iki sihirbaz, demişlerdi ve «biz elbette hepsini inkâr edenleriz» diye eklemişlerdi.
Cemal Külünkoğlu = Fakat onlara katımızdan hakikat geldiği zaman “Niçin ona da Musa'ya verilen (mucize)lerin bir benzeri verilmedi?” derler. Fakat böyleleri, bundan önce, Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? (Nitekim) “Birbirini destekleyen iki aldatmaca örneği! Biz topunu birden reddediyoruz!” diyorlar.
Diyanet İşleri (eski) = Ama onlara katımızdan gerçek gelince: 'Musa'ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi?' dediler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? 'Yardımlaşan iki sihir (Tevrat ve Kuran); hepsini inkar edenleriz' dediler.
Diyanet Vakfi = Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: «Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?» dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? «Birbirini destekleyen iki sihir!» demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.
Edip Yüksel = Tarafımızdan kendilerine gerçek ulaştığında, 'Keşke Musa'ya verilen (mucizeler) in bir benzeri bize de getirilseydi!' dediler. (Aynı kafa yapısına sahip olanlar) daha önce de Musa'ya verilenleri inkar etmemişler miydi? 'Birbirini destekleyen iki büyü (kitabı) dır. Biz ikisini de reddediyoruz,' dediler.
Elmalılı Hamdi Yazır = (47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat şimdi onlara katımızdan gerçek (Kur'an) geldiği zaman: «Musa'ya verilen (mucize) gibisi verilseydi ya!» dediler. Oysa bundan önce Musa'ya verileni de inkar etmediler mi? Onlar: «Birbirini destekleyen iki büyü» dediler ve: «Biz, hiçbirine inanmayız!» dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Fakat onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince, «Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?» dediler. Peki daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? «Birbirini destekleyen iki sihir» demişler ve şunu söylemişlerdi: «Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.»
Gültekin Onan = Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman: "Musa'ya verilenlerin bir benzeri buna verilmeli değil miydi?" dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenlere küfretmemişler miydi? "İki büyü birbirine arka çıktı" dediler. Ve: "Gerçekten biz hepsine kafir olanlarız" dediler.
Harun Yıldırım = Fakat onlara tarafımızdan o hak (Peygamber) gelince: "Musa'ya verilen (mucizeler) gibi ona da verilmeli değil miydi?" dediler. Peki, daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? "Birbirini destekleyen iki sihir!" demişler ve şunu söylemişlerdi: Doğrusu biz hiçbirine inanmıyoruz.
Hasan Basri Çantay = (Fakat) şimdi onlara tarafımızdan o hak (peygamber) gelince: «Musâya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi?» dediler! Onlar (ın ataları) daha evvel Musâya verileni (inkâr ile) kâfir olmadılar mı (sanki)? «iki sihir birbirine destek oldu dediler, «Doğrusu biz hepsini (inkâr edici) kâfirleriz» dediler.
Hayrat Neşriyat = Fakat onlara katımızdan hak gelince: 'Mûsâ’ya verilenin benzeri (bir mu'cize, ona da) verilmeli değil miydi?' dediler. (Onlar) daha önce Mûsâ’ya verileni de inkâr etmemişler miydi? '(Tevrât ve Kur’ân) birbirini destekleyen iki sihirdir' deyip; 'Şübhesiz biz hepsini inkâr eden kimseleriz' demişlerdi.
İbni Kesir = Ama onlara katımızdan gerçek gelince: Musa'ya verilenler gibi ona da verilmeli değil miydi? derler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? Birbirine destek olan iki büyücü, demişlerdi ve biz, hepsini inkar edenleriz, demişlerdi.
Kadri Çelik = Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman, “Musa'ya verilenlerin bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?” dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkâr etmemişler miydi? “İki büyü birbirine arka çıktı” diye söylemişler ve de “Gerçekten biz hepsini inkârcılarız” demişlerdi.
Muhammed Esed = Buna rağmen, yine de kendilerine katımızdan hakikat geldiği zaman "Niçin ona da Musa'ya verilenin bir benzeri verilmedi?" derler. Fakat böyleleri, bundan önce, Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? (Nitekim) "Birbirini destekleyen iki aldatmaca örneği!" diyorlar ve ekliyorlar: "Biz topunu birden reddediyoruz!"
Mustafa İslamoğlu = Ama, kendilerine Bizim katımızdan gerçeğin ta kendisi geldiğinde: "Musa'ya verilenin bir benzeri ona da verilseydi ya!" derler. Peki ama, onlar bundan önce Musa'ya geleni de inkar etmemişler miydi? (Bu kez de) "Birbirini destekleyen iki gözbağcılık mahsulü" diyorlar ve ilave ediyorlar: "Zaten biz, hepsini birden inkar ediyoruz."
Ömer Nasuhi Bilmen = Vaktâ ki, onlara tarafımızdan hak geldi, dediler ki: «Mûsa'ya verilenin misli (buna da) verilmeli değil mi idi?» Evvelce Mûsa'ya verilmiş olanı da inkâr etmiş olmadılar mı? Dediler ki: «İki sihir, birbirine yardım ettiler» ve dediler ki: «Biz şüphe yok hepsini de münkirleriz.»
Ömer Öngüt = Amma onlara katımızdan gerçek gelince: “Musa'ya verildiği gibi buna da mucize verilmeli değil miydi?” derler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? “Birbirlerine destek olan iki sihirbaz!” demişlerdi. “Hepsini inkâr ederiz. ” demişlerdi.
Şaban Piriş = Onlara, katımızdan hak geldiği zaman: -Musa’ya verilenin bir benzeri de ona verilmeli değil miydi? dediler. Daha önce Musa’ya verileni inkar etmemişler miydi? -Birbirini destekleyen iki sihirbaz, biz, onların hiç birini tanımıyoruz, demediler mi?
Sadık Türkmen = Onlara katımızdan gerçek geldiği zaman: “Musa’ya verilenlerin eşi buna da verilmeli değil mi?” dediler. Oysa daha önce Musa’ya verileni inkâr etmemişler miydi? “Birbirini destekleyen iki sihir” dediler. “Ve biz hepsini inkâr ederiz“ dediler.
Seyyid Kutub = Fakat onlara katımızdan gerçek gelince; «Musa'ya verildiği gibi buna da mucize verilmesi gerekmez mi? derler. Daha önce Musa'ya verileni de inkar etmemişler miydi? «Yardımlaşan iki sihirbaz»; «Hepsini inkâr edenleriz» demişlerdi.
Suat Yıldırım = Onlara katımızdan gerçek geldiği zaman: “Musa’ya verilenlerin eşi buna da verilmeli değil mi?” dediler. Oysa daha önce Musa’ya verileni inkâr etmemişler miydi? “Birbirini destekleyen iki sihir” dediler. “Ve biz hepsini inkâr ederiz“ dediler.
Süleyman Ateş = Fakat onlara katımızdan hak gelince: "Mûsâ'ya verilenin eşi, buna da verilmeli değil miydi?" dediler. Daha önce Mûsâ'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? "Birbirine destek olan iki büyü", dediler. "Biz hepsini inkâr ederiz", dediler.
Tefhim-ul Kuran = Fakat onlara kendi katımızdan hak geldiği zaman; «Musa'ya verilenlerin bir benzeri de buna verilmeli değil miydi?» dediler. Onlar, daha önce Musa'ya verilenleri inkâr etmemişler miydi? «İki büyü birbirine arka çıktı» dediler. Ve: «Gerçekten biz hepsini inkâr edenleriz» dediler.
Ümit Şimşek = Onlara tarafımızdan hak geldiğinde, 'Musa'ya verilenin benzeri verilse ya!' dediler. Bunlar daha önce Musa'ya verileni de inkâr etmemişler miydi? 'İki büyü birbirine arka çıktı' dediler. Yine dediler ki: 'Biz bunların hepsini reddediyoruz.'
Yaşar Nuri Öztürk = Fakat hak, katımızdan kendilerine geldiğinde şöyle dediler: "Mûsa'ya verilenin aynısı buna da verilseydi ya!" Bunlar daha önce Mûsa'ya verileni inkâr etmemişler miydi? Şöyle demişlerdi: "Birbirini destekleyen iki büyü/sırt sırta iki büyücü." Ve dediler: "Biz bunların ikisine de inanmıyoruz."
İskender Ali Mihr = Böylece onlara katımızdan hak geldiği zaman: "Musa’ya verilenler (mucizeler) gibi ona da verilseydi olmaz mıydı?" dediler. Musa’ya verilenleri daha önce inkâr etmediler mi? "İki büyü birbirini güçlendirdi (destekledi). Ve muhakkak ki biz hepsini inkâr edenleriz." dediler.
İlyas Yorulmaz = Katımızdan Hak (Kur’an) onlara geldiğinde “Musa’ya verilenin bir benzeri verilseydi ya” derler. O zaman, daha önce Musa’ya verilenleri inkar etmediler miydi? “(Tevrat ve Kur’an) Birbirlerini destekleyen iki aldatmaca sihirdir. Biz hepsini de reddediyoruz” dediler.