وَلَوْلَا أَن تُصِيبَهُم مُّصِيبَةٌ بِمَا قَدَّمَتْ أَيْدِيهِمْ فَيَقُولُوا رَبَّنَا لَوْلَا أَرْسَلْتَ إِلَيْنَا رَسُولًا فَنَتَّبِعَ آيَاتِكَ وَنَكُونَ مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
Ve lev lâ en tusîbehum musîbetun bimâ kaddemet eydîhim fe yekûlû rabbenâ lev lâ erselte ileynâ resûlen fe nettebia âyâtike ve nekûne minel mu’minîn(mu’minîne).
ve lev lâ | : ve olmasa |
en tusîbe-hum | : onlara isabet ettiğinde |
musîbetun | : musîbet |
bimâ kaddemet | : takdim ettikleri şey, yaptıkları şey |
eydî-him | : onların elleri |
fe | : artık |
yekûlû | : söylerler, derler |
rabbe-nâ | : bizim Rabbimiz |
lev lâ | : olmasa |
erselte | : sen gönderdin |
ileynâ | : bize |
resûlen | : resûl, elçi |
fe | : artık, böylece |
nettebia | : biz uyarız, tâbî oluruz |
âyâti-ke | : senin âyetlerin |
ve nekûne | : ve biz oluruz |
min el mu’minîne | : mü’minlerden |
Diyanet İşleri = Kendi yaptıkları sebebiyle başlarına bir musibet gelip de, “Ey Rabbimiz! Bize bir Peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve mü’minlerden olsaydık” diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik.
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara, elleriyle hazırladıkları bir felâket gelip çatsaydı Rabbimiz derlerdi, bize bir peygamber gönderseydin de delillerine uysaydık ve inananlara katılsaydık.
Abdullah Parlıyan = Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden, başlarına bir felaket geldiği zaman: “Ey Rabbimiz! bize bir elçi göndersen de, ayetlerine uyup mü'minlerden olsaydık” diyecek olmasalardı, seni göndermezdik. Bu bahanelere fırsat vermemek için seni gönderdik.
Adem Uğur = Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ahmed Hulusi = Kendi elleriyle yaptıklarının sonucu olarak (Sünnetullah sonucu) onlara bir musibet isâbet ettiğinde: "Rabbimiz. . . Bari bize bir Rasûl irsâl etseydin de senin işaretlerine uysaydık ve iman edenlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (Rasûl irsâl etmezdik).
Ahmet Tekin = Bizzat dünyada kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde:'Rabbimiz, ne olurdu, bize özgürce sorumluluklarını yerine getirmek üzere bir peygamber gönderseydin de, Rasullerine inen âyetlerine uysaydık, mü’minlerden olsaydık.' diyecek olmasalardı, seni göndermezdik.
Ahmet Varol = Kendi elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık' diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ali Bulaç = Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm, eğer Kureyş kavmine) yaptıkları inkâr ve isyan yüzünden (kıyamet günü) başlarına bir azab geldiği zaman: “- Ey Rabbimiz, bize bir peygamber göndereydin de ayetlerine uyub müminlerden olsaydık ya.” diyecek olmasalardı, seni peygamber olarak göndermezdik. (Biz ancak onların özrünü kesmek için seni gönderdik).
Ali Ünal = Sonra, bizzat işleyip kendi elleriyle gönderdikleri (ve geleceklerini inşada malzeme teşkil eden günahları) sebebiyle başlarına (dünyada veya Âhiret’te) bir musibet geldiğinde, “Rabbimiz, eğer bize bir rasûl göndermiş olsaydın, o takdirde biz âyetlerine uyar ve mü’minlerden olurduk!” demesinler.
Bayraktar Bayraklı = Yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, “Ey Rabbimiz! Keşke bize bir peygamber gönderseydin de ilkelerine uyup inananlardan olsaydık, olmaz mıydı?” derler.
Bekir Sadak = Yaptiklarindan dolayi, baslarina bir musibet geldiginde: «Rabbimiz! Bize bir peygamber gonderseydin de, ayetlerine uysak ve muminlerden olsaydik olmaz miydi?» derler.
Celal Yıldırım = Kendi ellerinin (kazanıp da) öne sürdüğünden dolayı başlarına bir musîbet geldiği zaman, «Ey Rabbimiz ! Bize bir (uyarıcı) peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uysaydık ve (öylece) mü'minlerden olsaydık» dememeleri için (bunu böyle yaptık).
Cemal Külünkoğlu = Kendi yaptıkları (günahlar) yüzünden başlarına bir musibet gelip de: “Ey Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık” demesinler diye seni peygamber olarak gönderdik.
Diyanet İşleri (eski) = Yaptıklarından dolayı, başlarına bir musibet geldiğinde: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de, ayetlerine uysak ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı?' derler.
Diyanet Vakfi = Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Edip Yüksel = Kendi elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde, 'Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de senin ayetlerine uysaydık ve inananlardan olsaydık,' diyemesinler diye...
Elmalılı Hamdi Yazır = (47-48) Ellerinin takdim eylediği günahlar yüzünden başlarına birer musîbet gelib de o vakıt «ya rabbenâ bize bir Resûl gönderseydin de âyetlerine uyup mü’minlerden olsakdı ya!» diyecek olmasalardı! Fakat şimdi onlara tarafımızdan hak gelince “Musa’ya verilen gibisi verilse ya!” dediler, ya bundan evvel Mûsâya verilene küfretmediler mi? İki sihir tezâhür etti dediler ve biz hiçbirisine inanmayız dediler.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına birer felaket geldiğinde: «Ey Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uyup müminlerden olsaydık.» demesinler diye.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde, «Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık» diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Gültekin Onan = Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla onlara bir musibet isabet ettiğinde: "Rabbimiz, bize de bir elçi gönderseydin de böylece senin ayetlerine uysaydık ve inançlılardan olsaydık" diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Harun Yıldırım = Bizzat kendi yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: Rabbimiz! Ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de, âyetlerine uysak ve müminlerden olsaydık! diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Hasan Basri Çantay = Kendi elleri (ve ihtiyarları) ile öne sürdükleri (küfür ve zulüm) yüzünden onlara her hangi bir musîybet geldiği zaman: «Ey Rabbimiz, bize bir peygamber göndereydin de biz de âyetlerine ittiba edeydik, mü'minlerden olaydık ya» diyecek olmasalardı...
Hayrat Neşriyat = Ellerinin takdîm ettiği şeyler (işlediği günahlar) yüzünden başlarına bir musîbet isabet edip de: 'Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de senin âyetlerine uyupmü’minlerden olsaydık!' diyecek olmasalardı (biz seni göndermezdik)!
İbni Kesir = Yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: Rabbımız, bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü'minlerden olsak olmaz mıydı? derler.
Kadri Çelik = Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla onlara bir musibet isabet ettiğinde, “Rabbimiz! Bize de bir peygamber gönderseydin de böylece biz de senin ayetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık” diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Muhammed Esed = Ve (ayrıca, Biz seni, Yargı Günü'nde) kendi elleriyle yapıp ettiklerinden ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi göndermiş olsaydın senin mesajlarına uyar ve inanan kimselerden olurduk!" demesinler diye (gönderdik).
Mustafa İslamoğlu = İmdi muhataplar, elleriyle işledikleri yüzünden başlarına bir musibet gelmesi durumunda: "Rabbimiz! Keşke bize bir elçi gönderseydin de biz de Senin mesajlarına uyup inanan kimselerden olsaydık, olmaz mıydı?" demesinler diye (gönderdik seni).
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve eğer kendi elleriyle takdim ettikleri (günahları) sebebiyle kendilerine bir musibet isabet edip de, «Ey Rabbimiz! Bize bir resûl göndermeli değil mi idin ki, artık âyetlerine tâbi olup da mü'minlerden olsa idik» diyecek olmasalardı (onlara resûl gönderilmezdi).
Ömer Öngüt = Bizzat kendi yaptıklarından ötürü başlarına bir musibet geldiği zaman: “Rabbimiz! Bize bir peygamber gönderseydin de âyetlerine uysaydık ve müminlerden olsaydık olmaz mıydı?” derler.
Şaban Piriş = Elleriyle yaptıklarından dolayı başlarına bir musibet geldiğinde: “Rabbimiz, bize bir peygamber gönderseydin de, senin ayetlerine tâbi olup müminlerden olsaydık” derler diye...
Sadık Türkmen = Kendi elleriyle yaptıkları yüzünden, onlara bir musibet isabet ettiğinde: “Rabbimiz! Ne olurdu bize bir elçi göndersen de ayetlerine tabi olsak ve müminlerden olsak” diyorlar.
Seyyid Kutub = Kendi elleriyle yaptıkları günahlar yüzünden başlarına bir felaket geldiği zaman; «Rabbimiz ne olurdu bize bir peygamber gönderseydin de ayetlerine uysak ve mü'minlerden olsaydık» demesinler diye peygamber gönderdik.
Suat Yıldırım = Eğer senin halkın inkâr ve isyanları yüzünden kıyamet günü duruşmasında başlarına azap geldiğinde:"Ey Ulu Rabbimiz, dünyada iken bize de peygamber göndermiş olsaydın, biz de âyetlerine uyarak müminler arasına dahil olurduk!" demesinler diye seni resul gönderdik.
Süleyman Ateş = Kendi elleriyle yaptıkları (günâhları) yüzünden başlarına bir felâket geldiği zaman: "Ey Rabbimiz, bize bir elçi gönderseydin de âyetlerine uyup mü'minlerden olsaydık." diyecek olmasalardı (seni göndermezdik. Bu bahanelerine fırsat vermemek için seni gönderdik).
Tefhim-ul Kuran = Kendi ellerinin öne sürdükleri dolayısıyla, onlara bir musibet isabet ettiğinde: «Rabbimiz, bize de bir peygamber gönderseydin de böylece biz de senin ayetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık» diyecek olmasalardı (seni göndermezdik).
Ümit Şimşek = Tâ ki, kendi elleriyle hazırladıkları bir musibet başlarına gelip de 'Rabbimiz, keşke bize bir peygamber gönderseydin de Senin âyetlerine uysaydık ve mü'minlerden olsaydık' demesinler.
Yaşar Nuri Öztürk = Kendi ellerinin önden hazırladıkları yüzünden başlarına bir musibet geldiğinde hemen şöyle diyorlar: "Rabbimiz, bize bir resul gönderseydin de senin ayetlerine uyup müminlerden olsaydık ne olurdu!"
İskender Ali Mihr = Ve eğer elleriyle takdim ettikleri (yaptıkları) sebebiyle onlara bir musîbet isabet ederse: "Rabbimiz keşke bize bir resûl gönderseydin böylece biz, Senin âyetlerine tâbî olur ve mü’minlerden olurduk." diyecek olmasalardı (seni Nebî-Resûl olarak göndermezdik).
İlyas Yorulmaz = Onlara elleriyle kazandıklarının karşılığı olarak bir musibet isabet etmiş olsaydı “Rabbimiz! Bize bir elçi göndermiş olsaydın, inananlar olarak ayetlerine tabi olurduk” derlerdi.