أَمْ عِندَهُمُ الْغَيْبُ فَهُمْ يَكْتُبُونَ
Em inde humul gaybu fehum yektubûn(yektubûne).
Diyanet İşleri = Yahut gayb (Levh-i Mahfuz) kendi yanlarında da onlar mı (bundan aktarıp) yazıyorlar?
Abdulbaki Gölpınarlı = Yoksa gizli âlem, onların yanında da onu mu yazıyorlar?
Abdullah Parlıyan = Gayb bilgileri içinde bulunan Levhi Mahfuz kendileri yanında da kendilerinin mü'minlerden iyi kimseler olduklarını oradan mı yazıp naklediyorlar?
Adem Uğur = Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?
Ahmed Hulusi = Yoksa gayb (algılanmayanlar) onların indînde de, onlar mı yazıyorlar?
Ahmet Tekin = Yahut gayb âlemiyle, Levh-i Mahfuz’la ilgili bilgiler onların yanında da, onlar mı istedikleri gibi yazıyorlar?
Ahmet Varol = Yoksa gayb (ilmi) kendi yanlarındadır da onlar (onu) yazıyorlar mı?
Ali Bulaç = Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar?
Ali Fikri Yavuz = Yoksa gayb (Allah’ın ilmi) yanlarında da, onlar (ondan) mı yazıyorlar?
Ali Ünal = Yoksa her hususta takdir onlara bırakılmış, kader ve kazaya vâkıflar da, ondan mı (“Kıyamet gelmeyecek, gelse bile bize orada Müslümanlardan farklı muamele edilmeyecektir.”) diye hükmediyorlar?
Bayraktar Bayraklı = Yoksa, gayb bilgileri var da bu bilgileri kendileri mi yazıyorlar?
Bekir Sadak = Yoksa, gaybin bilgisi kendilerinin katinda da onlar mi yaziyorlar?
Celal Yıldırım = Yoksa gayb ile ilgili bilgiler yanlarında bulunuyor da onu mu yazıyorlar ?
Cemal Külünkoğlu = Yoksa gaybın bilgisinin kendi kavrayış alanları içinde olduğunu, böylece onu yazabileceklerini mi (zannediyorlar)?
Diyanet İşleri (eski) = Yoksa, gaybın bilgisi kendilerinin katında da onlar mı yazıyorlar?
Diyanet Vakfi = Yahut gaybın bilgisi onların nezdinde de, onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?
Edip Yüksel = Yoksa geçmişin ve geleceğin bilgisi onların yanında da onlar mı kaydediyorlar?
Elmalılı Hamdi Yazır = Yoksa gayb yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Yoksa gayb yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Yoksa gayb onların yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
Gültekin Onan = Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar?
Harun Yıldırım = Yoksa gayb onların yanındadır da onlar mı yazıyorlar?
Hasan Basri Çantay = Yahud gayb, yanlarındadır da onlar (bunu ondan) mı yazıyorlar?
Hayrat Neşriyat = Yoksa gayb (Levh-i Mahfûz) onların yanında da, onlar (ondan) mı yazıyorlar?
İbni Kesir = Yoksa gayb kendilerinin katında mıdır da ondan yazıyorlar?
Kadri Çelik = Yoksa gayb onların yanlarında da (gerekli hükümleri ondan alıp) yazıyorlar (ve sana da bir ihtiyaçları yok)?
Muhammed Esed = Yoksa, (bütün varoluşun) gizli gerçekliği(nin) kendi kavrayış alanları içinde (olduğunu), böylece (zamanla) onu yazabilecekler(ini) mi (zannediyorlar)?
Mustafa İslamoğlu = Yoksa idrakı aşan hakikatler onlara ayan oldu da, (gayba dair) kayıt kuyudatı kendileri mi tutuyorlar?
Ömer Nasuhi Bilmen = Yoksa onların yanlarında gayb mi vardır ki, artık onlar yazıveriyorlar?
Ömer Öngüt = Yoksa gayb (bilgisi) onların yanında da onlar mı yazıyorlar?
Şaban Piriş = Yoksa gayb onların yanında da, onlar mı yazıyorlar?
Sadık Türkmen = Yoksa gayb (bilinmeyen) onların yanında da onlar mı yazıyorlar?
Seyyid Kutub = Yoksa gaybın bilgisi kendi yanlarında da onlar mı istedikleri gibi yazıyorlar?
Suat Yıldırım = Yoksa gayb kitabı yanlarında da, onlar oradan mı yazıp duruyorlar?
Süleyman Ateş = Yoksa gayb (görünmez bilgi hazinesi), kendi yanlarında da onlar mı (istedikleri gibi) yazıyorlar?
Tefhim-ul Kuran = Yoksa gayb (görünmeyenin bilgisi) onların yanında mıdır ki, kendileri yazıp duruyorlar?
Ümit Şimşek = Yahut yanlarında gayb bilgisi var da ona bakarak mı yazıyorlar?
Yaşar Nuri Öztürk = Yoksa gayb, yanlarında da onlar mı yazıyorlar?
İskender Ali Mihr = Veya gayb (bilinmeyen âlemler), onların yanında da, artık onlar mı yazıyorlar?
İlyas Yorulmaz = Yoksa bilinmeyenlerin bilgisi onların yanında da, gaybı onlar mı yazıyorlar?