لَأَخَذْنَا مِنْهُ بِالْيَمِينِ
Le ehaznâ minhu bil yemîn(yemîni).
le ehaznâ | : elbette biz tutar alırdık |
min-hu | : ondan |
bi el yemîni | : sağı |
Diyanet İşleri = (44-45) Eğer (Peygamber) bize isnat ederek bazı sözler uydurmuş olsaydı, mutlaka onu kudretimizle yakalardık.
Abdulbaki Gölpınarlı = Elbette onu kudretimizle alırdık.
Abdullah Parlıyan = mutlaka güç ve kudretimizle O'ndan intikam alırdık.
Adem Uğur = Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
Ahmed Hulusi = Elbette O'ndan sağ elini (gücünü) alırdık.
Ahmet Tekin = Hakka-meşrûiyyete riayet gereği, ondan peygamberlik görevini alır, onu engellerdik.
Ahmet Varol = Muhakkak onu kuvvetle yakalardık,
Ali Bulaç = Muhakkak onun sağ elini (bütün güç ve kudretini) çekip alıverirdik.
Ali Fikri Yavuz = Elbette biz O’nu kuvvetle yakalar ve O’ndan intikam alırdık.
Ali Ünal = Hiç şüphesiz O’nu kuvvetle ve kıskıvrak yakalar,
Bayraktar Bayraklı = (44-47) Eğer Peygamber bize atfen bazı sözler uydurmaya kalkışsaydı, elbette onu bundan dolayı kıskıvrak yakalardık; sonra da onun şah damarını keser atardık. Hiçbiriniz buna engel de olamazdınız.[671]
Bekir Sadak = (44-46) Eger o (Muhammed), Bize karsi, ona bazi sozler katmis olsaydi, Biz onu kuvvetle yakalardik, sonra onun sah damarini koparirdik.
Celal Yıldırım = Elbette biz, onu sağ elimiz (kudret ve kahrımız)le yakalar,
Cemal Külünkoğlu = (44-45) Eğer o (peygamber), bize karşı bazı sözleri uydurup söylemiş olsaydı. Elbette biz O'nu kuvvetle yakalardık (onu cezalandırırdık).
Diyanet İşleri (eski) = (44-46) Eğer o (Muhammed), Bize karşı, ona bazı sözler katmış olsaydı, Biz onu kuvvetle yakalardık, sonra onun şah damarını koparırdık.
Diyanet Vakfi = Elbette onu kıskıvrak yakalardık.
Edip Yüksel = Biz onu kuvvetle yakalar,
Elmalılı Hamdi Yazır = Elbette biz onu ondan dolayı yemîniyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır)dık.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Elbette Biz onu, o yüzden yeminiyle yakalar (kuvvetle tutar hıncını alır)dık!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Elbette biz onu bundan dolayı kuvvetle yakalardık.
Gültekin Onan = Muhakkak onun sağ elini (bütün güç ve kudretini) çekip alıverirdik.
Harun Yıldırım = Muhakkak onu sağdan yakalardık.
Hasan Basri Çantay = Elbette onun sağ elini (kuvvet ve kudretini) alıverdik,
Hayrat Neşriyat = (44-45) Eğer (o peygamber), bize isnâd ederek bazı sözler uydursaydı, (biz) onu mutlaka kuvvet(li bir azab)la yakalardık!
İbni Kesir = Elbette Biz; onu, kuvvetle yakalardık.
Kadri Çelik = Muhakkak onu sağ elle (bütün gücümüzle), kıskıvrak yakalayıverirdik.
Muhammed Esed = o'nu sağ elinden yakalardık;
Mustafa İslamoğlu = onu sağ kolundan şiddetle yakalar
Ömer Nasuhi Bilmen = (45-46) Elbette ki onu sağ tarafından yakalardık. Sonra O'ndan yürek damarını kesiverirdik.
Ömer Öngüt = Elbette biz onu kuvvetle yakalardık.
Şaban Piriş = Onun gücünü kuvvetini alırdık.
Sadık Türkmen = Elbette onun bütün gücünü alırdık.
Seyyid Kutub = Biz onu kuvvetle yakalardık,
Suat Yıldırım = (44-46) Eğer o Resul bizim adımıza birtakım sözler uydursaydı, onu elimizle yakalar, sonra da onun şah damarını keserdik.
Süleyman Ateş = Elbette onun sağ (elini veya kuvvet)ini alırdık.
Tefhim-ul Kuran = Muhakkak onun sağ elini (bütün güç ve kudretini) çekip alıverirdik.
Ümit Şimşek = Onu kıskıvrak yakalar,
Yaşar Nuri Öztürk = Yemin olsun, ondan sağ elini koparırdık.
İskender Ali Mihr = Elbette onu sağından tutup alırdık (yakalardık).
İlyas Yorulmaz = Onu güçlü bir şekilde yakalar.