مَا يُقَالُ لَكَ إِلَّا مَا قَدْ قِيلَ لِلرُّسُلِ مِن قَبْلِكَ إِنَّ رَبَّكَ لَذُو مَغْفِرَةٍ وَذُو عِقَابٍ أَلِيمٍ
Mâ yukâlu leke illâ mâ kad kîle lir rusuli min kablik(kablike), inne rabbeke le zû magfiretin ve zû ikâbin elîm(elîmin).
mâ yukâlu | : söylenen şey |
leke | : sana |
illâ | : den baska |
mâ | : şey |
kad kîle | : söylenmiş |
li er rusuli | : resûllere |
min kabli-ke | : senden önce |
inne | : muhakkak ki |
rabbe-ke | : senin Rabbin |
le | : elbette, mutlaka |
zû | : sahip |
magfiretin | : mağfiret (günahların sevaba çevrilmesi) |
ve zû | : ve sahip |
ikâbin | : ikab, şiddetli ceza, azap |
elîmin | : acı, elem |
Diyanet İşleri = Sana ancak, senden önceki peygamberlere söylenenler söylenmektedir. Hiç şüphesiz senin Rabbin hem bağışlama sahibidir, hem de elem dolu bir azap sahibidir.
Abdulbaki Gölpınarlı = Zâten sana söylenen, ancak senden önceki peygamberlere de söylenen sözlerdir; şüphe yok ki Rabbin, suçları örtme sıfatına sâhip olmakla berâber elemli bir azâba da sâhiptir.
Abdullah Parlıyan = Ey Muhammed! zaten sana söylenen, ancak senden önceki peygamberlere de söylenen sözlerdir. Muhakkak ki senin Rabbin, bağışlayıcıdır ama aynı zamanda, en şiddetli şekilde ceza vermeye de gücü yeter.
Adem Uğur = (Resûlüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de acı bir azap sahibidir.
Ahmed Hulusi = (Ey Allâh Rasûlü!) Senden önceki Rasûllere söylenmiş olandan başkası sana söylenmiyor! Muhakkak ki Rabbin hem bağışlayıcıdır hem de feci azap yaşatandır.
Ahmet Tekin = Sana karşı söylenen sözler, senden önceki Rasullere söylenmiş olanlardan farklı bir şey değildir. Senin Rabbin tevbe eden mü’minlere karşı, elbette af ve mağfiret sahibidir. Allah düşmanlarının, senin tebliğe memur olduğun hususları yalanlayanların, işledikleri suça denk, can yakıp inleten âdil cezayı da O verir.
Ahmet Varol = Sana söylenen senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Şüphesiz Rabbin hem mağfiret sahibi hem de acıklı bir azap sahibidir.
Ali Bulaç = Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azab sahibidir.
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm), sana, senden önceki peygamberlere söylenen küfür ve tekzibden başka bir şey söylenmiyor. Şübhe yok ki senin Rabbin, hem bir merhamet sahibidir, hem de acıklı bir azab sahibi...
Ali Ünal = (Kâfirler tarafından) senin hakkında her ne (menfi) söz söyleniyorsa, aynısı senden önceki rasûller hakkında da söylenmiştir. Rabbin, gerçekte hem bağışlaması olandır, hem de acı bir azabı.
Bayraktar Bayraklı = Sana söylenenler, senden önceki peygamberlere söylenenlerden başkası değildir. Şüphesiz senin Rabbin, hem affedicidir; hem de acı bir azap sahibidir.
Bekir Sadak = Senin icin soylenenler, senden onceki peygamberler icin de soylenmisti. Dogrusu Rabbin hem bagislayan ve hem de can yakici azap verendir.
Celal Yıldırım = Sana söylenen sözler, senden önceki peygamberlere de söylenenden başkası değildir. Şüphesiz ki, Rabbin mağfiret sahibidir ve elem verici azâb sahibidir.
Cemal Külünkoğlu = Senin için söylenenler, mutlaka senden önceki peygamberler için de söylenmiştir. Elbette ki Rabbin, hem bağışlayandır hem de en şiddetli şekilde cezalandırmaya gücü yetendir.
Diyanet İşleri (eski) = Senin için söylenenler, senden önceki peygamberler için de söylenmişti. Doğrusu Rabbin hem bağışlayan ve hem de can yakıcı azap verendir.
Diyanet Vakfi = (Resûlüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de acı bir azap sahibidir.
Edip Yüksel = Senin için söylenilenler, senden önceki elçiler için söylenilenlerin aynısıdır. Kuşkusuz senin Rabbin hem bağışlanma sahibi, hem de acı azap sahibidir.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sana senden evvelki Resullere denilenden başka bir şey denilmiyor ve şübhe yok ki rabbın hem bir mağrifet sahibidir hem de elîm bir ıkab
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sana senden önceki peygamberlere denilenden başkası denilmiyor ve şüphe yok ki, Rabbin hem bir bağışlama sahibidir, hem de elem verici bir azap.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ey Muhammed! Sana senden önceki peygamberlere söylenenden başka bir şey söylenmiyor. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibidir hem de acı verecek bir azap sahibidir.
Gültekin Onan = Sana söylenen şeyler, senden önceki elçilere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz, rabbin, hem elbette mağrifet sahibidir, hem de acı bir azab sahibidir.
Harun Yıldırım = (Resûlüm!) Sana söylenen, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Elbette ki senin Rabbin, hem mağfiret sahibi hem de acı bir azap sahibidir.
Hasan Basri Çantay = (Habîbim) sana, senden evvelki peygamberlere de söylenmiş olandan başka bir şey söylenmiyor. Şübhe yok ki senin Rabbin hem mutlak mağfiret saahibidir, hem çok elem verici azâb saahibi.
Hayrat Neşriyat = (Ey Resûlüm!) Sana ancak senden önceki peygamberlere söylenen şeyler söyleniyor. Şübhesiz ki Rabbin, hem çok mağfiret sâhibi, hem de pek elemli bir azab sâhibidir.
İbni Kesir = Senin için söylenenler, mutlaka senden önceki peygamberler için de söylenmiştir. Elbette ki Rabbın; hem mağfiret sahibidir, hem de elim bir azab sahibidir.
Kadri Çelik = Sana söylenen şeyler, senden önceki peygamberlere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz senin Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir.
Muhammed Esed = (Sana gelince, ey Muhammed,) senin için söylenenler, senden önceki (Allah'ın) elçiler(i) için söylenenlerden başka bir şey değildir. Bak, senin Rabbin bağışlayıcıdır, ama aynı zamanda en şiddetli şekilde cezalandırmaya da kadirdir!
Mustafa İslamoğlu = (Ey Nebi!) Sana söylenenler, senden önceki elçilere söylenenlerden başka bir şey değildir. Şüphe yok ki senin Rabbinin bağışlayıcılığı kesindir, ama (aynı zamanda) can yakıcı bir cezanın da sahibidir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Sana senden evvelki resûllere denilmiş olan şeyden başkası denilmiyor. Şüphe yok ki, Senin Rabbin elbette mağfiret sahibidir ve pek acıklı ikâb sahibidir.
Ömer Öngüt = Resulüm! Sana söylenen şeyler, senden önceki peygamberlere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Şüphesiz ki senin Rabbin hem mağfiret sahibi, hem de acı verecek bir azap sahibidir.
Şaban Piriş = Sana söylenenler, senden önceki elçilere söylenenlerden başka bir şey değildir. Süphesiz Rabbin, hem mağfiret sahibidir, hem de acı bir azap sahibidir.
Sadık Türkmen = Sana söylenen şey, senden önceki elçilere de söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Şüphesiz Rabbin; hem bağışlama, hem de acıklı bir azap sahibidir.
Seyyid Kutub = Ey Muhammed! Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka birşey değildir. Senin Rabb'in hem bağışlama sahibi, hem de acı azap sahibidir.
Suat Yıldırım = Sana söylenenler, senden önceki peygamberlere söylenen sözlerden başka bir şey değildir. Senin Rabbin hem mağfiret, hem de gayet acı bir azap sahibidir.
Süleyman Ateş = Sana söylenen, senden önceki elçilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Kuşkusuz Rabbin, hem bağışlama sâhibi, hem de acı azâb sâhibidir.
Tefhim-ul Kuran = Sana söylenen şeyler, senden önceki peygamberlere söylenenden başkası değildir. Şüphesiz senin Rabbin, hem elbette mağfiret sahibidir, hem de acı bir azab sahibidir.
Ümit Şimşek = Sana söylenen şey de senden önceki peygamberlere söylenenden başka birşey değildir. Rabbinin ise bağışlaması bol, cezası acıdır.
Yaşar Nuri Öztürk = Senin için söylenen, senden önceki resuller için söylenenden başka şey değildir. Hiç kuşkusuz, senin Rabbin hem çok affedicidir hem de acıklı bir azabın sahibidir.
İskender Ali Mihr = Sana söylenen, senden öncekilere söylenmiş olandan başka bir şey değildir. Muhakkak ki senin Rabbin, mağfiretin ve elîm azabın sahibidir.
İlyas Yorulmaz = Sana söylenenler, senden önceki elçilere de söylenmişti. Şurası muhakkak ki Rabbin bağışlayıcı olduğu gibi, aynı zamanda acıklı bir cezayı de verendir.