وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
Ve min şerrin neffâsâti fîl ukadi.
ve min şerri | : ve şerrinden |
en neffâsâti | : nefes edenler, üfleyenler |
fî el ukadi | : düğümlere |
Diyanet İşleri = (1-5) De ki: “Yarattığı şeylerin kötülüğünden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin kötülüğünden, düğümlere üfleyenlerin kötülüğünden, haset ettiği zaman hasetçinin kötülüğünden, sabah aydınlığının Rabbine sığınırım.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve düğümlere üfleyen kadınların şerrinden.
Abdullah Parlıyan = kafa ve kalbimize düğümlenen her türlü tutku büyü, sihir ve kötü üflemelerin, beyin yıkamaların kötülüklerinden ve şerrinden,
Adem Uğur = Ve düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden,
Ahmed Hulusi = "Düğümlere üfüren kadınların şerrinden"
Ahmet Tekin = 'İnsanların akıllarını, düşüncelerini çelerek, kararlarını yumuşatarak, değiştirerek, düzenlerini bozan, dilbaz kadınların, düğümlere üfleyen büyücülerin, büyücü kadınların şerrinden Allah’a sığınırım.'
Ahmet Varol = Düğümlere üfleyen kadınların şerrinden,
Ali Bulaç = Düğümlere üfüren kadınların şerrinden,
Ali Fikri Yavuz = (Büyü yapmak için) düğümlere üfliyen kadınların (her sihirbazın) şerrinden,
Ali Ünal = Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü (kadın)ların şerrinden,
Bayraktar Bayraklı = (2-5) Yarattığı her şeyin şerrinden, kapladığında karanlığın şerrinden, düğümlere üfürenlerin şerrinden, haset edenin haset ettiği zamanki şerrinden.
Bekir Sadak = (1-5) De ki: «Yaratiklarin serrinden, bastirdigi zaman karanligin serrinden, dugumlere nefes eden buyuculerin serrinden, hased ettigi zaman hasedcilerin serrinden, tan yerini agartan Rabbe siginirim."*
Celal Yıldırım = (1-2-3-4-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığıyla ortalığa çöken gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen falcı ve büyücülerin şerrinden, hased ettiğinde hasedçi-nin şerrinden, karanlığı ayırıp sabahın aydınlığını çıkaran Rabba sığınırım.
Cemal Külünkoğlu = (1-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden ve kıskandığı zaman kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!
Diyanet İşleri (eski) = (1-5) De ki: 'Yaratıkların şerrinden, bastırdığı zaman karanlığın şerrinden, düğümlere nefes eden büyücülerin şerrinden, hased ettiği zaman hasedcilerin şerrinden, tan yerini ağartan Rabbe sığınırım.'
Diyanet Vakfi = (1-5) De ki: Yarattığı şeylerin şerrinden, karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden, düğümlere üfürüp büyü yapan üfürükçülerin şerrinden ve kıskandığı vakit kıskanç kişinin şerrinden sabahın Rabbine sığınırım!
Edip Yüksel = 'Arabozucuların, sözleşmeleri bozanların şerrinden.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve o, ukdelere üfliyen neffasların şerrinden
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = o düğümlere üfleyen üfürükçülerin şerrinden
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ve düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden,
Gültekin Onan = Düğümlere üfüren kadınların şerrinden,
Harun Yıldırım = “Düğümlere üfürenlerin şerrinden,”
Hasan Basri Çantay = düğümlere üfüren (nefes) lerin şerrinden.
Hayrat Neşriyat = 'Ve düğümlere üfleyen (büyücü)lerin şerrinden!'
İbni Kesir = Düğümlere üfürenlerin şerrinden,
Kadri Çelik = “Ve kördüğümlere (felaketlere, içinden çıkılmaz belalara) üfürenlerin (neden olanların) şerrinden.”
Muhammed Esed = karanlık işlere düşkün tüm insanların şerrinden,
Mustafa İslamoğlu = Ve düğümlere üfleyenin şerrinden!
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve düğümlere üfleyen (büyücü)lerin şerrinden.»
Ömer Öngüt = Düğümleri üfürüp büyü yapan büyücülerin şerrinden.
Şaban Piriş = Düğümlere üfleyenlerin şerrinden..
Sadık Türkmen = Nefisleri tahrik edenlerin/anlaşmaları bozanların
Seyyid Kutub = Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden.
Suat Yıldırım = Düğümlere üfleyip büyü yapan büyücü kadınların şerrinden,
Süleyman Ateş = Düğümlere üfleyip tüküren büyücü kadınların şerrinden,
Tefhim-ul Kuran = Düğümlere üfüren kadınların şerrinden,
Ümit Şimşek = Düğümlere üfleyenlerin şerrinden,
Yaşar Nuri Öztürk = Düğümlere üfleyip tüküren üfürükçülerin şerrinden!
İskender Ali Mihr = Ve düğümlere üfleyenlerin şerrinden.
İlyas Yorulmaz = Düğümlere üfleyenlerin şerrinden ve