وَإِنِّي مُرْسِلَةٌ إِلَيْهِم بِهَدِيَّةٍ فَنَاظِرَةٌ بِمَ يَرْجِعُ الْمُرْسَلُونَ
Ve innî mursiletun ileyhim bi hediyyetin fe nâzıratun bime yerciul murselûn(murselûne).
ve innî | : ve muhakkak ki ben |
mursiletun | : resûl gönderen |
ileyhim | : onlara |
bi | : ile |
hediyyetin | : hediye |
fe | : o zaman, artık, böylece |
nâzıratun | : nazar edenler, bakanlar |
bime | : ne ile |
yerciu | : dönerler |
el murselûne | : resûller |
Diyanet İşleri = “Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne haber ile döneceklerine bakacağım.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Onlara bir armağan göndereyim de bakalım elçiler, dönüp ne cevap getirecekler?
Abdullah Parlıyan = Bunun içindir ki, bu mektup sahiplerine, bir hediye gönderecek ve elçilerin, nasıl bir tepkiyle döneceklerini bekleyeceğim.”
Adem Uğur = Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
Ahmed Hulusi = "Ben onlara bir hediye gönderip deneyeceğim; (hediyeyi götüren) elçiler ne (haber) ile geri dönecekler?"
Ahmet Tekin = 'Ben, şimdi, onlara bir hediye göndereyim de, bakayım, elçiler ne gibi bir sonuç ile dönecekler.'
Ahmet Varol = Ben onlara bir hediye göndereyim de elçilerin geri ne (haber) getireceklerine bir bakayım.
Ali Bulaç = "Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler."
Ali Fikri Yavuz = Ben onlara (Süleyman’a) bir (heyetle) hediye göndereyim de bakayım, elçiler ne ile dönecekler (hediyem kabul mü edilecek, yoksa red mi edilecek)?” (*) Dikkat! Secde âyetidir.
Ali Ünal = “Şimdi ben (Süleyman ve idarecilerine, önemli ve anlamlı) bir hediye gönderecek ve elçilerimin ne tür bir cevapla geleceklerine bakacağım.”
Bayraktar Bayraklı = (34-35) Melike, “Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi, orayı perişan ederler ve halkının ulularını alçaltırlar. Herhalde onlar da böyle yapacaklardır. Ben onlara, bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne ile dönecekler?” dedi.
Bekir Sadak = (34-35) Melike: «Dogrusu hukumdarlar bir sehre girdikleri zaman orasini bozarlar, onurlu kimselerini asagilik yaparlar. Iste boyle davranirlar. Ben onlara bir hediye gondereyim de, elcilerin ne ile doneceklerine bakayim» dedi.
Celal Yıldırım = «Doğrusu ben onlara bir he diye göndereyim de elçilerin ne (haber) ile döneceğine bir bakayım» dedi.
Cemal Külünkoğlu = (34-35) (Kraliçe Belkıs) şöyle dedi: “Krallar bir memlekete girdi mi, orayı harap ederler ve halkının ileri gelenlerini zelil hâle getirirler. İşte onlar böyle yaparlar! Ben onlara bir hediye gönderip, elçilerin ne ile döneceklerine bakacağım!”
Diyanet İşleri (eski) = 'Onlara bir armağan göndereyim de, bakayım elçiler nasıl bir tepki ile dönecekler.'
Diyanet Vakfi = Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
Edip Yüksel = 'Onlara bir armağan göndereyim de, bakayım elçiler nasıl bir tepki ile dönecekler.'
Elmalılı Hamdi Yazır = Ben ise onlara hediyye ile bir hey'et göndereceğim de bakacağım sefîrler ne ile dönecekler
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ben onlara hediye ile bir heyet göndereceğim de bakacağım elçiler ne ile dönecekler?»
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = «Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.»
Gültekin Onan = "Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler."
Harun Yıldırım = Ben (şimdi) onlara bir hediye göndereyim de, bakayım elçiler ne (gibi bir sonuç) ile dönecekler.
Hasan Basri Çantay = «Ben onlara bir hediyye göndereyim de elçiler ne (cevab) ile dönecek, bakayım».
Hayrat Neşriyat = 'Doğrusu ben ise, onlara bir hediye gönderen (önce iyilikle mukabele eden), daha sonra o elçilerin ne ile (nasıl bir netîce ile) döneceğine bakan (ve artık ona göre hareket edecek olan) bir kimseyim.'
İbni Kesir = Ben, onlara bir hediyye göndereyim de elçilerin ne ile döneceklerine bakayım.
Kadri Çelik = “Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım elçiler neyle dönerler.”
Muhammed Esed = Bunun içindir ki, bu (mektup sahiplerine) bir hediye gönderecek ve elçilerin nasıl bir tepkiyle döneceklerini bekleyeceğim."
Mustafa İslamoğlu = İşte bu nedenle ben onlara bir armağan göndereceğim ve bakacağım, elçiler nasıl bir (haberle) dönecekler."
Ömer Nasuhi Bilmen = «Ve muhakkak ki, ben onlara bir hediye ile (bir heyet) göndereceğim, artık gönderilenlerin ne ile dönüp geleceklerine bakacağım.»
Ömer Öngüt = “Ben onlara bir hediye göndereyim de bir bakayım, elçiler ne ile dönecekler?”
Şaban Piriş = Ben, onlara bir hediye göndereceğim, bakalım elçiler neyle geri dönecekler.
Sadık Türkmen = Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakalım elçiler ne ile dönecekler.”
Seyyid Kutub = Şimdi ben onlara bir hediye göndereceğim ve elçilerimin nasıl bir cevapla döneceklerini göreceğim.
Suat Yıldırım = Bunun içindir ki, ben şimdi onlara bir hediye gönderip elçilerimin ne gibi bir cevap getireceklerini bekleyeceğim."
Süleyman Ateş = "Ben onlara bir hediye göndereyim de bakayım elçiler ne ile dönecekler."
Tefhim-ul Kuran = «Ben onlara bir hediye göndereyim de, bir bakayım elçiler neyle dönerler.»
Ümit Şimşek = 'Ben onlara bir armağan gönderip bakacağım, elçiler nasıl bir cevapla dönecekler.'
Yaşar Nuri Öztürk = "Şimdi ben onlara bir hediye göndereceğim ve bakacağım elçiler neyle geri dönecekler."
İskender Ali Mihr = Ve muhakkak ki ben onlara hediye ile resûller göndereceğim. Böylece bakalım resûller (elçiler) ne ile dönecekler?
İlyas Yorulmaz = “Şimdi ben onlara hediyelerle bir elçi göndereceğim. Bakalım elçilere nasıl davranacaklar, bekleyip göreceğiz” dedi.