إِن يَشَأْ يُسْكِنِ الرِّيحَ فَيَظْلَلْنَ رَوَاكِدَ عَلَى ظَهْرِهِ إِنَّ فِي ذَلِكَ لَآيَاتٍ لِّكُلِّ صَبَّارٍ شَكُورٍ
İn yeşe’ yuskinir rîha fe yazlelne revâkide alâ zahrih(zahrihi), inne fî zâlike le âyâtin li kulli sabbârin şekûr(şekûrin).
in | : eğer |
yeşe’ | : diler |
yuskin | : teskin eder, sükûnet verir, durdurur |
er rîha | : rüzgâr |
fe | : böylece |
yazlelne | : olurlar, kalırlar |
revâkide | : yürümeyen, hareketsiz, sabit duran |
alâ zahri-hi | : onun üzerinde |
inne | : muhakkak ki |
fî | : de, içinde, vardır |
zâlike | : bu |
le | : elbette, mutlaka |
âyâtin | : âyetler |
li | : için |
kulli | : her, hepsi |
sabbârin | : çok sabredenler |
şekûrin | : çok şükredenler |
Diyanet İşleri = O, dilerse rüzgârı durdurur da onlar denizin üstünde durakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Dilerse rüzgârı durdurur da denizin üstünde, öylece kalakalırlar; şüphe yok ki bunda, iyiden iyiye sabreden ve çok şükreden herkese elbette deliller var.
Abdullah Parlıyan = Dilerse rüzgarı durdurur da, yelkenli olanlar denizin üstünde durakalırlar. Şüphesiz bunda her türlü sıkıntılara göğüs geren ve Allah'a gönülden şükreden herkes için mesajlar vardır.
Adem Uğur = Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Ahmed Hulusi = Eğer dilerse, rüzgârı durdurur da (rüzgârın gücü ile akıp gidenler, denizin) üzerinde durup kalırlar. . . Muhakkak ki bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için elbette işaretler vardır.
Ahmet Tekin = Eğer Allah’ın sünnetinin, düzeninin yasaları içinde, iradesinin tecellisine uygunsa, rüzgârı durdurur da, yelkenliler denizin üzerinde hareket edemez hale gelirler. Bunda, çok sabrederek mücadeleye devam eden ve çok şükreden kimseler için, açıkça Allah’ın kudretini gösteren deliller vardır.
Ahmet Varol = Dilese rüzgarı sakinleştirir ve böylece onlar onun (denizin) üzerinde durakalırlar. Şüphesiz bunda çokça sabreden ve çokça şükreden herkes için ibretler vardır.
Ali Bulaç = Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Ali Fikri Yavuz = Eğer Allah dilerse, o rüzgârı durduruverir de, (gemiler) deniz üzerinde kalakalırlar. Şübhesiz bunda, (Allah’ın nimetlerine) çok şükreden, ziyade sabırlı olan herkes için bir çok ibretler var.
Ali Ünal = Eğer O dilerse rüzgârı dindirir de, gemiler denizin üstünde durakalır. Elbette bunda çok sabreden ve çok şükreden herkes için (kudret, hikmet ve rahmetiyle Allah’ı ve aczinizle kendinizi tanıma adına) dersler, işaretler vardır.
Bayraktar Bayraklı = Dilerse rüzgârı durdurur; o zaman denizin üstünde hareketsiz kalıverirler. Bunda, şüphesiz çok çok sabreden, gönülden şükreden herkes için mesajlar vardır.
Bekir Sadak = O, dilerse ruzgari durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yuzunde durakalir. Bunlarda, sabirli olan ve cok sukreden kimseler icin deliller vardir.
Celal Yıldırım = Dilerse rüzgârı durdurur da (yelkenli olanları) su üstünde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda, çokça sabreden, çokça şükreden kimse için deliller, belgeler vardır.
Cemal Külünkoğlu = Eğer (Allah) dilerse, (onları hareket ettiren) rüzgârı durdurur da, (o gemiler denizin) üstünde durup kalırlar. Şüphesiz bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Diyanet İşleri (eski) = O, dilerse rüzgarı durdurur, yelkenle giden gemiler o zaman denizin yüzünde durakalır. Bunlarda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için deliller vardır.
Diyanet Vakfi = Dilerse O, rüzgârı durdurur da onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Edip Yüksel = Dilerse rüzgarı durdurur ve onlar suyun üzerinde hareketsiz kalırdı. Bunda, her sabreden ve şükreden kişi için ibretler vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = dilerse o rüzgârı durduruverir de sırtı üzerinde dura kalırlar, şübhesiz ki bunda nice âyetler var; çok sabırlı çok şükredici her kimse için.
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Dilerse o rüzgarı durduruverir de (yelkenle giden gemiler) sırtı üzerinde durakalırlar. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ayetler vardır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Eğer O dilerse rüzgarı durdurur da yelkenle giden gemiler denizin üzerinde duruverirler. Şüphesiz ki bunda sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için nice ibretler vardır.
Gültekin Onan = Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Harun Yıldırım = Eğer dileyecek olsa, rüzgarı durdurur, böylece onun üstünde kalakalırlar. Şüphesiz ki bunlarda çok sabreden ve çok şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Hasan Basri Çantay = Eğer O, dilerse rüzgârı durdurur da (gemiler denizin) sırtı üstünde (akmayıb) kalırlar. Şübhesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için kat'î âyetler vardır.
Hayrat Neşriyat = Eğer (Allah) dilerse, (onlara hareket veren) rüzgârı durdurur da, (o gemiler denizin) sathı üstünde hareketsiz şeyler olarak kalıverirler. Şübhesiz ki bunda, çok sabreden, çok şükreden herkes için nice ibretler vardır.
İbni Kesir = Dilerse O; rüzgarı durdurur da denizin yüzünde durakalırlar. Muhakkak ki bunda, sabırlı olan ve çok şükreden kimseler için ayetler vardır.
Kadri Çelik = Eğer dileyecek olsa rüzgârı durdurur, böylece onlar da (gemiler de) onun (denizin) üstünde kalakalırlar. Hiç şüphesiz çokça sabreden, çokça şükreden kimse için bunda elbette (nice) ayetler vardır.
Muhammed Esed = dilerse rüzgarı dindirir, o zaman denizin üstünde hareketsiz kalıverirler; bunda, şüphesiz, sıkıntılara göğüs geren ve (Allah'a) gönülden şükreden herkes için mesajlar vardır;
Mustafa İslamoğlu = Dilerse rüzgarı kesiverir de, o zaman denizin üzerinde hareketsiz kala kalırlar: şüphesiz bunda da her daim sabreden ve şükrü eda etmek için çaba harcayan herkes için ibretler vardır.
Ömer Nasuhi Bilmen = Eğer dileyecek olsa rüzgarı durdurur. Artık onun sırtı üzerine durakalırlar. Şüphe yok ki, bunda elbette âyetler vardır, her ziyâde sabreden, ziyâde şükreden kimse için.
Ömer Öngüt = Eğer Allah dilerse rüzgârı durdurur. Böylece onlar denizin üstünde durakalırlar. Çok sabreden ve çok şükreden herkes için, şüphesiz ki bunda âyetler (ibretler) vardır.
Şaban Piriş = Dilerse rüzgarı durdurur da su üstünde kalakalırlar. İşte bunda da çok sabreden ve şükreden herkes için ayetler vardır.
Sadık Türkmen = Dilerse, rüzgârı durdurur da böylece onlar (yelkenli gemiler), denizin üzerinde donmuş gibi kalırlar. Şüphesiz ki bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için, elbette ayetler/işâretler/dersler vardır.
Seyyid Kutub = Allah dilerse rüzgarı durdurur, gemiler denizin yüzünde durakalır. Elbette bunda çok sabreden, çok şükreden herkes için ibretler vardır.
Suat Yıldırım = (32-35) Denizlerde dağlar gibi akıp giden gemiler de O’nun kudretinin ve hikmetinin delillerindendir. Eğer O dilerse rüzgârı durdurur, gemiler de denizin üstünde durakalır. Elbette bunda sabrı ve şükrü bol olanlar için alacak ibretler vardır. Yahut işledikleri günahlar sebebiyle o gemileri batırır, günahların birçoğunu da affeder. Böyle yapmasının bir sebebi de, âyetlerimiz hakkında tartışanların kaçacak bir yerleri olmadığını onlara bildirmektir.
Süleyman Ateş = Dilerse rüzgârı durdurur, (gemiler denizin) sırtında durakalır. Kuşkusuz bunda sabreden, şükreden herkes için ibretler vardır.
Tefhim-ul Kuran = Eğer dileyecek olsa, rüzgârı durdurur, böylece onlar da onun üstünde kalakalırlar. Hiç şüphe yok, bunda çokça sabreden, çokça şükreden kimse için gerçekten ayetler vardır.
Ümit Şimşek = O dilerse rüzgârı durdurur da denizin üstünde hareketsiz kalıverirler. Çok sabreden ve çok şükreden herbir kul için bunda âyetler vardır.
Yaşar Nuri Öztürk = Dilerse rüzgârı durdurur da o akıp giden gemiler denizin sırtında donmuş gibi kalırlar. Gereğince sabreden, gereğince şükreden herkes için bütün bunlarda elbette ki ibretler vardır.
İskender Ali Mihr = Eğer O (Allah), dilerse rüzgârı durdurur. O zaman (gemiler) onun üzerinde hareketsiz kalırlar. Muhakkak ki bunda, çok sabreden ve çok şükreden herkes için mutlaka âyetler (ibretler) vardır.
İlyas Yorulmaz = Eğer dilerse rüzgârı sakinleştirip dindirir. Sonra denizin ortasında hareketsiz kalıverirler. Bunda tüm sabredip şükredenler için alınacak ibretler var.