وَإِذَا رَأَوْهُمْ قَالُوا إِنَّ هَؤُلَاء لَضَالُّونَ
Ve izâ raevhum kâlû inne hâulâi le dâllûn(dâllûne).
Diyanet İşleri = Mü’minleri gördükleri vakit, “Hiç şüphe yok, şunlar sapık kimselerdir” diyorlardı.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve onları görünce de şüphe yok ki derler bunlar, elbette sapıklar.
Abdullah Parlıyan = ve ne zaman inananları görseler onlara: “Yazık, bu insanlar doğru yoldan sapmış” derler.
Adem Uğur = Müminleri gördüklerinde: "Şüphesiz bunlar sapıtmış" derlerdi.
Ahmed Hulusi = Onları (iman edenleri) gördüklerinde: "Muhakkak ki bunlar, elbette sapkınlardır" derlerdi.
Ahmet Tekin = Mü’minleri gördükleri zaman:'İşte bunlar yanılgı içindeler.' diyorlardı.
Ahmet Varol = Onları gördüklerinde: 'Bunlar hiç şüphesiz sapıklardır' derlerdi.
Ali Bulaç = Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın sapıklardır" derlerdi.
Ali Fikri Yavuz = Müminleri gördükleri vakit: “- İşte bunlar sapıklardır.” diyorlardı.
Ali Ünal = Onları gördükleri zaman, “Şunlar, gerçekten sapıtmış tipler!” diyorlardı.
Bayraktar Bayraklı = Müminleri gördüklerinde, “Şüphesiz bunlar sapıtmışlardır” derlerdi.
Bekir Sadak = Inananlari gordukleri zaman: «Dogrusu bunlar sapik olanlardir» derlerdi.
Celal Yıldırım = Ve imân edenleri gördükleri vakit, «bunlar hiç şüphesiz sapıtmışlardır» derlerdi.
Cemal Külünkoğlu = İnananları gördükleri vakit: “İşte bunlar sapıklardır” diyorlardı.
Diyanet İşleri (eski) = İnananları gördükleri zaman: 'Doğrusu bunlar sapık olanlardır' derlerdi.
Diyanet Vakfi = Müminleri gördüklerinde: «Şüphesiz bunlar sapıtmış» derlerdi.
Edip Yüksel = Onları gördüklerinde, 'Bunlar sapıklardır!' derlerdi.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onları gördükleri vakıt ha, işte bunlar sapıklar diyorlardı
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = İnananları gördüklerinde: «İşte bunlar sapıklar!» diyorlardı.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Müminleri gördükleri vakit; «işte bunlar sapıklar» diyorlardı.
Gültekin Onan = Onları gördükleri zaman ise: "Bunlar elbette şaşkın sapıklardır" derlerdi.
Harun Yıldırım = Onları gördüklerinde derlerdi ki: “Şüphe yok ki bunlar, sapmışlar.”
Hasan Basri Çantay = Onları gördükleri zaman «Bunlar muhakkak sapıklardır» terlerdi.
Hayrat Neşriyat = Ve onları gördüklerinde: 'Şübhesiz bunlar gerçekten sapıtmış kimseler!' derlerdi.
İbni Kesir = Onları gördükleri vakit; muhakkak bunlar sapıklardır, derlerdi.
Kadri Çelik = Onları gördükleri zaman ise, “Bunlar kuşkusuz sapıklardır” derlerdi.
Muhammed Esed = ve ne zaman (inananları) görseler, onlara: "Yazık, bu (insa)nlar doğru yoldan sapmış!" derler.
Mustafa İslamoğlu = ve iman edenleri her gördüklerinde "Bunlar iyiden sapıtmış" derlerdi.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onları gördükleri vakit derlerdi ki: «İşte bunlar sapıklardır.»
Ömer Öngüt = İnananları gördüklerinde: "Bunlar sapık insanlar!" derlerdi.
Şaban Piriş = Onları gördükleri zaman: -İşte bunlar, doğru yoldan sapmış derlerdi.
Sadık Türkmen = Onları gördüklerinde: “Kuşkusuz, işte bunlar sapmış olanlardır” derlerdi.
Seyyid Kutub = İnananları gördüklerinde «Bunlar sapıklardır» derlerdi.
Suat Yıldırım = Onları gördükleri zaman: "Şunlar kaçık insanlar, anormal tipler!" derlerdi.
Süleyman Ateş = İnananları gördüklerinde: "Şunlar sapık insanlar" derlerdi.
Tefhim-ul Kuran = Onları gördükleri zaman ise: «Bunlar kuşkusuz şaşkın sapıklardır» derlerdi.
Ümit Şimşek = Onları gördüklerinde ise 'İşte bunlar sapıklar' derlerdi.
Yaşar Nuri Öztürk = İnananları gördüklerinde: "Şunlar var ya! Şaşkın, sapık bunlar!" derlerdi.
İskender Ali Mihr = Ve onları gördükleri zaman: “Muhakkak ki onlar gerçekten dalâlette olanlardır.” dediler.
İlyas Yorulmaz = İnananları gördüklerinde “İşte sapıklar bunlardır” derlerdi.