فَذُوقُوا فَلَن نَّزِيدَكُمْ إِلَّا عَذَابًا
Fe zûkû fe len nezîdekum illâ azâbâ(azâben).
Diyanet İşleri = Kâfirlere şöyle denilir: “Şimdi tadın. Artık bundan sonra yalnızca azabınızı artıracağız.”
Abdulbaki Gölpınarlı = Artık tadın, ancak azâbınızı arttırırız sizin.
Abdullah Parlıyan = Bunlara: “Artık azabı tadınız. Biz sizin azabınıza ancak azap katarız” denilecek.
Adem Uğur = Tadın! Bundan sonra yalnızca azabınızı arttıracağız.
Ahmed Hulusi = O hâlde tadın; size azaptan başka bir şeyi asla artırmayacağız!
Ahmet Tekin = 'Şimdi tadın azâbınızı. Artık size azabı artırmaktan başka bir muamele yapmayacağız.
Ahmet Varol = 'Şimdi tadın. Artık sizin azaptan başka bir şeyinizi artırmayacağız.'
Ali Bulaç = Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız;
Ali Fikri Yavuz = (O kâfirlere şöyle denilir): Şimdi tadın, artık size azap artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz.
Ali Ünal = “O bakımdan, tadın şimdi o yaptıklarınızın karşılığını; artık sizin için azabınızı arttırmaktan başka bir şey yapmayacağız.”
Bayraktar Bayraklı = Onlara, “Azabı tadınız. Size azabımızı arttırmaktan başka bir şey yapmayacağız” denir.
Bekir Sadak = soyle deriz: «Artik tadiniz, bundan boyle size azabdan baska bir sey artirmayiz."*
Celal Yıldırım = Artık hep (bu azabı) tadın, size elbette azâbdan başka bir şey artırmıyacağız.
Cemal Külünkoğlu = (O inkârcılara şöyle denilir:) “Şimdi tadın (bakalım azabı), artık size azap artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz.”
Diyanet İşleri (eski) = Şöyle deriz: 'Artık tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız.'
Diyanet Vakfi = Tadın! Bundan sonra yalnızca azabınızı arttıracağız.
Edip Yüksel = Öyleyse tadın, sizin sadece cezanızı arttıracağız.
Elmalılı Hamdi Yazır = Artık tadınız, artık size azâb artırmaktan başka bir şey yapacak değiliz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Artık tadın! Artık, azabınızı artırmaktan başka birşey yapacak değiliz!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (Onlara): «Şimdi tadın (cezanızı). Artık size azabınızı artırmaktan başka bir şey yapmayacağız» (denir).
Gültekin Onan = Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını arttırmayacağız;
Harun Yıldırım = “Şimdi tadın, size işkenceden başka bir şey artırmayacağız.”
Hasan Basri Çantay = (Onlara şöyle denilir:) «İşte tadın (cezanızı)! Artık size azâb (ınız) ı artırmakdan başka bir şey yapmayacağız».
Hayrat Neşriyat = (Onlara o gün şöyle denilir:) 'Şimdi tadın (cezânızı)! Artık size aslâ azabdan başka bir şey artırmayacağız!'
İbni Kesir = Öyleyse tadınız, bundan böyle size azabdan başka bir şey artırmayız.
Kadri Çelik = Şimdi tadın. Size artık azaptan başkasını artırmayacağız.
Muhammed Esed = (Ve onlara şöyle diyeceğiz:) "O halde, (yaptığınız kötülüklerin meyvelerini) tadın, artık size şiddetli azaptan başka bir şey vermeyeceğiz!"
Mustafa İslamoğlu = Sonunda (onlara diyeceğiz ki): "(Büyüttüğünüz Cehennem ağacının meyvelerini) tadın; artık size tarifsiz bir mahrumiyetten başka bir şey artırmayacağız.
Ömer Nasuhi Bilmen = Artık tadınız, imdi size azaptan başkasını artırmayacağız.
Ömer Öngüt = Tadın azabı! Biz sizin azabınıza ancak azap katarız.
Şaban Piriş = -İşte, tadına bakın, size azaptan başka bir şey artırmayacağız.
Sadık Türkmen = Şimdi tadın! Artık size, azaptan başka bir şey artırmayacağız!
Seyyid Kutub = Şimdi tadın, artık size azabtan başka bir şeyi artırmıyacağız.
Suat Yıldırım = Onun için onlara şöyle diyeceğiz: Yaptığınız kötülüklerin meyvelerini tadın! Artık Bizden sizin azabınızı artırmaktan başka bir şey beklemeyin.
Süleyman Ateş = "Şimdi tadın (yaptıklarınızın tadını), artık size azâbdan başka bir şey artırmayacağız!
Tefhim-ul Kuran = Şimdi tadın. Size artık azabtan başkasını artırmayacağız;
Ümit Şimşek = İşte, tadın; size azaptan başka birşey arttırmayız.
Yaşar Nuri Öztürk = "Hadi, tadıverin! Size azaptan başka bir şey asla artırmayacağız."
İskender Ali Mihr = Haydi (azabı) tadın! Size artık azaptan başkasını artırmayacağız.
İlyas Yorulmaz = Yalnızca şiddetini artırdığımız azabı tadın.