إِلَّا عَلَى أَزْوَاجِهِمْ أَوْ مَا مَلَكَتْ أَيْمَانُهُمْ فَإِنَّهُمْ غَيْرُ مَلُومِينَ
İllâ alâ ezvâcihim ev mâ meleket eymânuhum fe innehum gayru melûmîn(melûmîne).
illâ | : hariç |
alâ | : ...a |
ezvâci-him | : onların zevceleri, hanımları |
ev | : veya |
mâ meleket | : sahip oldukları |
eymânu-hum | : onların elleri |
fe | : böylece, çünkü |
inne-hum | : muhakkak ki onlar |
gayru | : değil |
melûmîne | : kınananlar |
Diyanet İşleri = Ancak eşleri, yahut sahip oldukları cariyeleri başka. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ancak eşleri ve temellük ettikleri müstesnâ ve artık bu hususta da kınanmazlar onlar.
Abdullah Parlıyan = Ancak eşleri yani nikah yoluyla ve meşru şekilde sahip olduğu ayrı… O zaman onlar kınanmazlar.
Adem Uğur = Ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz;
Ahmed Hulusi = Eşleri veyahut tasarrufları altındakiler müstesna! Çünkü onlar (bundan dolayı) kınanmazlar!
Ahmet Tekin = Ancak hanımları ve meşrû şekilde sahip oldukları, üzerlerinde meşrû hakları ve otoriteleri, kendileriyle düzgün insanî münasebetleri olan câriyeleriyle ilişkileri helâldir. Bundan dolayı onlar kınanamazlar.
Ahmet Varol = Ancak kendi eşleri ve ellerinin altındaki (cariyeleri) hariç. Şüphesiz onlar (bunlarla ilişkilerinden dolayı) kınanmazlar.
Ali Bulaç = Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.
Ali Fikri Yavuz = Ancak zevcelerine ve cariyelerine müstesna... Çünkü onlar (bunlarda) kınanmazlar.
Ali Ünal = Ancak, eşleri ve ellerinin altında bulunan cariyeleri müstesna. Bunlarla olan münasebetlerinden dolayı kınanmazlar.
Bayraktar Bayraklı = (29-31) İffetlerini korurlar. Ancak, eşlerine ya da ellerinin altında bulunanlara karşı onlar kınanmazlar. Ama kim bundan ötesini ararsa, onlar sınırı aşanlardır.
Bekir Sadak = (29-30) Esleri ve cariyeleri disinda, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, dogrusu bunlar yerilmezler.
Celal Yıldırım = (29-30) Eşlerine ve ellerinin sahip bulunduğu cariyelere karşı müstesna —ki bunlara karşı kınanmazlar—, iffetlerini koruyanlar,
Cemal Külünkoğlu = (29-30) Ve onlar, edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Çünkü onlar (eşleri ve cariyeleri ile olan ilişkileri konusunda) kınanmazlar.
Diyanet İşleri (eski) = (29-30) Eşleri ve cariyeleri dışında, mahrem yerlerini herkesten koruyanlar, doğrusu bunlar yerilmezler.
Diyanet Vakfi = (29-31) Irzlarını koruyanlar -ancak eşlerine ve cariyelerine karşı müstesna; çünkü onlar kınanmaz; bundan öteye (geçmek) isteyenler ise, onlar taşkınların ta kendileridir-;
Edip Yüksel = Ancak eşleri, yahut yeminlerinin/anlaşmalarının hak sahibi olduklari hariç; onlardan dolayı yerilmezler.
Elmalılı Hamdi Yazır = Ancak zevcelerine veya milki yemînlerine başka. Çünkü bunda levm olunmazlar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Ancak karılarına ve sahibi bulundukları cariyelere başka, çünkü bundan dolayı kınanmazlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Ancak zevcelerine ve cariyelerine karşı hariç. Çünkü onlara yaklaştıklarında kınanmazlar.
Gültekin Onan = Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.
Harun Yıldırım = Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar kınanmazlar.
Hasan Basri Çantay = (29-30) Şunlar da (öyle): Karılarından, yahud sağ ellerinin mâlik olduklarından başkasına karşı utanacak yerlerini saklayanlar. Çünkü onlar (bunlar Hakkında) kınanmış değildirler.
Hayrat Neşriyat = Ancak kendi eşleri veya sâhib oldukları câriyelerine karşı (olan münâsebetleri)müstesnâ; çünki şübhesiz ki onlar, (bundan dolayı) kınanacak kimseler değildirler.
İbni Kesir = Ancak eşleri ve sağ ellerinin malik oldukları müstesna. Doğrusu onlar, bunun için kınanacak değildirler.
Kadri Çelik = Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.
Muhammed Esed = eşleri; yani (nikah yoluyla) meşru şekilde sahip oldukları dışında (isteklerini frenleyenler,) çünkü ancak o zaman hiçbir kınamaya uğramazlar,
Mustafa İslamoğlu = ancak eşleri, yani meşru şekilde hakkını vererek sahip oldukları kimseler müstesna: zaten onlar (meşru eşleriyle paylaştıkları cinsellikden dolayı) kınanamazlar.
Ömer Nasuhi Bilmen = Zevcelerine veya mâlik bulundukları cariyelerine karşı müstesna, çünkü onlar kınanmış değildirler.
Ömer Öngüt = Ancak eşleri ve câriyeleri hariç. Doğrusu bunlar kınanamazlar.
Şaban Piriş = Eşleri veya meşru şekilde sahip oldukları hariç. Çünkü onlar, bu hususta kınanmazlar.
Sadık Türkmen = Ancak eşleri ya da suç (haram) olmayan birliktelikler başka! Çünkü onlar, bundan dolayı kınanmazlar.
Seyyid Kutub = Yalnız eşlerine ya da ellerinin altında bulunan cariyelere karşı korumazlar. Bundan ötürü de onlar kınanmazlar.
Suat Yıldırım = (29-30) Onlar edep yerlerini, eşleri ve cariyelerinden başkasından korurlar. Yalnız bunlarla münasebeti olanlar ayıplanamazlar.
Süleyman Ateş = Yalnız eşlerine ya da ellerinin altında bulunan (câriyelerin)e karşı (korumazlar. Bundan ötürü de) onlar kınanmazlar.
Tefhim-ul Kuran = Ancak kendi eşleri ya da sağ ellerinin malik olduğu başka; çünkü onlar (bunlardan dolayı) kınanmazlar.
Ümit Şimşek = Ancak eşlerine ve ellerinin altındakilere karşı müstesna-bunlar kınanmazlar.
Yaşar Nuri Öztürk = Ancak onlar, eşleriyle, imkânlarının sahip olduğu şeyler konusunda kınanamazlar.
İskender Ali Mihr = Zevcelerine ve ellerinin arasında sahip olduklarına (cariyelerine karşı durumları) hariç. Çünkü muhakkak ki onlar, kınanmış değildir.
İlyas Yorulmaz = Cinsel ihtiyaçlarını eşleri ve evlendikleri cariyelerle giderirler ve bundan dolayı da kınanmazlar.