Önceki Ayet Sonraki Ayet  
19. Sûre Meryem/29

 فَأَشَارَتْ إِلَيْهِ قَالُوا كَيْفَ نُكَلِّمُ مَن كَانَ فِي الْمَهْدِ صَبِيًّا

  Fe eşârat ileyhi, kâlû keyfe nukellimu men kâne fîl mehdi sabiyyâ(sabiyyen).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece, bunun üzerine
eşâret : işaret etti
ileyhi : ona, onu
kâlû : dediler
keyfe : nasıl
nukellimu : biz konuşuruz
men kâne : olan kimse
fî el mehdi : beşikte
sabiyyen : sabi, bebek
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Bunun üzerine (Meryem, çocukla konuşun diye) ona işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşuruz?” dediler.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Meryem, çocuğuna işâret etti. Nasıl olur da dediler, beşikteki çocuk konuşur?

 Abdullah Parlıyan = Bunun üzerine Meryem, kundaktaki çocuğa işaret etti. Onlar: “Daha beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz ki” dediler.

 Adem Uğur = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. "Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

 Ahmed Hulusi = Meryem oruçlu olduğundan konuşmayıp, çocuğu işaret etti (ona sorun gibisinden). . . "Kundaktaki bebekle ne konuşabiliriz ki!" dediler.

 Ahmet Tekin = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi.'Biz beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?' dediler.

 Ahmet Varol = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. 'Beşikte bulunan bir bebekle nasıl konuşuruz?' dediler.

 Ali Bulaç = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

 Ali Fikri Yavuz = Bunun üzerine Meryem, (kendilerine cevap vermek için) çocuğu işaret etti. Onlar: “- Biz, beşikteki çocukla nasıl konuşuruz” dediler.

 Ali Ünal = Meryem, (bana değil, O’na sorun manâsında) çocuğa işaret etti. “Beşikteki bir bebekle nasıl konuşabiliriz ki?” dediler.

 Bayraktar Bayraklı = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. “Biz beşikteki bir bebek ile nasıl konuşuruz?” dediler.

 Bekir Sadak = Meryem cocugu gosterdi. «Biz besikteki cocukla nasil konusabiliriz?» dediler.

 Celal Yıldırım = Bunun üzerine Meryem çocuğa işaret ederek onu gösterdi. Onlar : Henüz beşikteki bir çocukla nasıl konuşalım ? dediler.

 Cemal Külünkoğlu = (Meryem,) eli ile (beşikteki) oğlunu göstererek onunla konuşmalarını önerdi. Onlar da: “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?” dediler.

 Diyanet İşleri (eski) = Meryem çocuğu gösterdi. 'Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?' dediler.

 Diyanet Vakfi = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. «Biz, dediler, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?»

 Edip Yüksel = (Tanıklık için) Onu gösterdi. 'Nasıl olur da beşikteki bir çocukla konuşuruz,' dediler.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Bunun üzerine ona işaret etti, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz dediler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi: «Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?» dediler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Bunun üzerine Meryem çocuğu gösterdi. Onlar; «Biz beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?» dediler.

 Gültekin Onan = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: "Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?"

 Harun Yıldırım = Bunun üzerine ona işaret etti. dediler ki: "Biz, beşikteki bir sabî ile nasıl konuşuruz?"

 Hasan Basri Çantay = Bunun üzerine (Meryem) ona (îsâya) işaret etdi. «Biz, dediler, henüz beşikde bulunan bir sabî ile nasıl konuşuruz»?

 Hayrat Neşriyat = Bunun üzerine (Meryem konuşmayarak) ona (çocuğa) işâret etti. (Onlar:)'Beşikteki bir çocukla nasıl konuşuruz?' dediler.

 İbni Kesir = Bunun üzerine o, çocuğu gösterdi: Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler.

 Kadri Çelik = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: “Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?”

 Muhammed Esed = Bunun üzerine (Meryem) çocuğa işaret etti. "Daha beşikteki bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz ki!" diye çıkıştılar.

 Mustafa İslamoğlu = Bunun üzerine (Meryem) çocuğa işaret etti. Onlar; "Biz, daha dünkü bir beşik bebesiyle nasıl muhatap oluruz!?" dediler.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: «Biz daha beşikte bir çocuk bulunan ile nasıl konuşabiliriz?»

 Ömer Öngüt = Bunun üzerine çocuğu gösterdi. “Biz beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?” dediler.

 Şaban Piriş = Bunun üzerine çocuğu işaret etti. - Biz, beşikteki bir çocukla nasıl konuşabiliriz? dediler.

 Sadık Türkmen = Onu (isa’yı) gösterdi. Dediler ki: “Biz beşikteki bebekle nasıl konuşuruz?!”

 Seyyid Kutub = Bunun üzerine Meryem, eli ile oğlunu göstererek onunla konuşmalarını önerdi. Onlar da «Biz beşikteki çocukla nasıl konuşabiliriz?» dediler.

 Suat Yıldırım = Meryem, (bana değil, çocuğa sorun dercesine) çocuğu gösterdi: "Nasıl olur da, dediler, beşikteki bebekle konuşuruz?"

 Süleyman Ateş = (Meryem), çocuğu gösterdi. Dediler ki: "Beşikteki çocukla nasıl konuşuruz?"

 Tefhim-ul Kuran = Bunun üzerine ona (çocuğa) işaret etti. Dediler ki: «Henüz beşikte olan bir çocukla biz nasıl konuşabiliriz?»

 Ümit Şimşek = Meryem çocuğu işaret etti. 'Beşikteki çocukla nasıl konuşalım?' dediler.

 Yaşar Nuri Öztürk = Meryem, çocuğa işaret etti. Dediler: "Beşikteki bir sabiyle nasıl konuşuruz?"

 İskender Ali Mihr = Bunun üzerine, onu (çocuğu) işaret etti. (Onlar) dediler ki: “Beşikte olan bir sabi (bebek) ile biz nasıl konuşuruz?”

 İlyas Yorulmaz = Meryem eliyle çocuğu işaret etti. Onlar da “Beşikte olan sabi bir çocukla nasıl konuşalım” dediler.