Önceki Ayet Sonraki Ayet  
43. Sûre Zuhruf/28

 وَجَعَلَهَا كَلِمَةً بَاقِيَةً فِي عَقِبِهِ لَعَلَّهُمْ يَرْجِعُونَ

  Ve cealehâ kelimeten bâkıyeten fî akıbihî leallehum yerciûn(yerciûne).

Kelime Karşılaştırma
ve ceale-hâ : ve onu kıldı
kelimeten : bir kelime
bâkiyeten : bâki, kalıcı olarak, kalıcı
: içinde
akibi-hi : onun akıbeti, ondan sonrakiler, zürriyeti
lealle-hum : umulur ki böylece onlar
yerciûne : dönerler
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = İbrahim bunu, belki dönerler diye, ardından gelecekler arasında kalıcı bir söz yaptı.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bu birlik sözünü, gerçeğe dönsünler diye soyu arasında da dâimâ kalacak ve zevâl bulmayacak bir vasiyet olarak bıraktı.

 Abdullah Parlıyan = İbrahim bu tek Allah'a inanma sözünü hakka dönsünler diye, zürriyeti arasında yaşayacak bir vasiyyet olarak bıraktı.

 Adem Uğur = Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

 Ahmed Hulusi = Bu sözünü kendinden sonra gelecekler için kalıcı bir fikir olarak oluşturdu, belki o gerçeğe dönerler diye.

 Ahmet Tekin = İbrâhim bu ilkeleri, ardından gelecek olan nesillere, kalıcı-ebedî bir düzen haline getirdi ki, onlar hakka dönsünler, doğru yola girsinler.

 Ahmet Varol = Ve bunu (tevhid inancını) kendinden sonra gelecekler içinde kalıcı bir söz kıldı. (Artık) umulur ki dönerler.

 Ali Bulaç = Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Allah'a) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı / bıraktı.

 Ali Fikri Yavuz = İbrahîm, bu tevhid kelimesini, soyu içerisinde bakî kalan bir kelime yaptı. Gerek ki (küfürden) dönerler.

 Ali Ünal = Allah (Tevhid inancının ilanı olan) bu sözü, (bâtıl inanışlardan Hak Din’e) dönsünler diye O’ndan sonraki nesillere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.

 Bayraktar Bayraklı = Onun bu sözünü, ardından geleceklere sürekli kalacak bir ilke olarak bıraktık ki, insanlar Rabblerine dönsünler.

 Bekir Sadak = Ibrahim ardindan geleceklere bu sozu, devamli kalacak bir miras olarak birakti. Artik belki dogru yola donerler.

 Celal Yıldırım = İbrahim bunu, (hakka) dönerler diye soyu arasında baki kalacak bir söz olarak bıraktı.

 Cemal Külünkoğlu = Ve (İbrahim) bu ifadeyi, (insanlar) hak dine dönsünler diye, daha sonra gelenler arasında yaşamaya devam eden bir vasiyet olarak söyledi.

 Diyanet İşleri (eski) = İbrahim ardından geleceklere bu sözü, devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler.

 Diyanet Vakfi = Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, insanlar (onun dinine) dönsünler.

 Edip Yüksel = Belki doğru yola dönerler diye onun ardından gelecekler için bunu ebedi bir ders kıldı.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Ve onu ardında (zürriyyetinde) kalan bir kelime yaptı gerek ki rücu' edeler

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = O, bu sözü, soyu arkasında kalan bir kelime yaptı ki, tevhide dönsünler.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = İbrahim, bu sözü, ardından gelecek olanlara devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı ki, onlar doğru yola dönsünler.

 Gültekin Onan = Ve bunu (bu tevhid inancını) belki (insanlar Tanrı'ya) dönerler diye ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kıldı / bıraktı.

 Harun Yıldırım = Ve bunu belki dönerler diye ardında kalıcı bir kelime olarak bıraktı.

 Hasan Basri Çantay = (İbrâhîm) bunu (bu tevhîd kelimesini, ileride Mekkeliler de dînine) dönsünler diye, zürriyeti arasında baakıy bir kelime yapdı.

 Hayrat Neşriyat = Ve (İbrâhîm) bunu (bu sözü), zürriyeti içinde bâki kalacak bir kelime yaptı ki, onlar(onun dînine) dönsünler!

 İbni Kesir = Ve onu; belki dönerler diye ardından gelenler için kalıcı bir kelime kıldı.

 Kadri Çelik = Ve onu (tevhit kelimesini), belki dönerler diye ardından gelenler için kalıcı bir kelime kıldı.

 Muhammed Esed = Ve bunu, daha sonra gelenler arasında yaşamaya devam eden bir söz olarak söyledi ki onlar (daima) o (sözü hatırlayıp ona) dönsünler.

 Mustafa İslamoğlu = Bunu, ardından gelenler arasındaki baki kalacak bir söz olarak söyledi; belki (bu hak söze) dönerler diye.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Ve onu (o ifadesini) zürriyeti arasında bâki bir kelime kıldı. Belki onlar, dönüverirler (diye).

 Ömer Öngüt = Bu sözü, ardından geleceklere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı. Artık belki doğru yola dönerler.

 Şaban Piriş = Onu, belki dönerler diye arkasında kalıcı bir söz haline getirdi.

 Sadık Türkmen = (İbrahim) bu sözü, ardında kalıcı bir söz yaptı ki, onlar doğru yola dönsünler.

 Seyyid Kutub = ve bu tevhid sözünün ardından kalıcı bir söz yaptı ki, insanlar Allah'a dönsünler.

 Suat Yıldırım = O, bu sözü hakka dönsünler diye, gelecek nesillere devamlı kalacak bir miras olarak bıraktı.

 Süleyman Ateş = Ve bu sözü ardında kalıcı bir söz yaptı ki (insanlar Allah'a kulluğa) dönsünler.

 Tefhim-ul Kuran = Ve bunu (bu tevhid inancını) onun ardında (kendi soyunda) kalıcı bir kelime olarak kılıp bıraktı ki belki (Allah'a) dönerler diye.

 Ümit Şimşek = İnsanlar hakka dönsünler diye, İbrahim bu sözü ardında miras bıraktı.

 Yaşar Nuri Öztürk = O, sözünü, kendinden sonra yaşayacak bir mesaj yaptı ki, insanlar hakka dönebilsinler.

 İskender Ali Mihr = Ve onu, zürriyeti içinde bâki (kalıcı) bir kelime kıldı. Umulur ki böylece onlar (putlardan) dönerler.

 İlyas Yorulmaz = Allah, İbrahim’in sözünü gelecek insanlar için kalıcı bir söz yaptı ki, belki insanlar (inkârlarından) dönerler.