Önceki Ayet Sonraki Ayet  
51. Sûre Zâriyât/27

 فَقَرَّبَهُ إِلَيْهِمْ قَالَ أَلَا تَأْكُلُونَ

  Fe karrebehû ileyhim kâle e lâ te’kulûn(te’kulûne).

Kelime Karşılaştırma
fe : böylece
karrebe-hû : onu yaklaştırdı
ileyhim : onlara
kâle : dedi
e : mı
lâ te’kulûne : yemiyorsunuz
Meal Yazanlar
Ayet Mealleri

 Diyanet İşleri = Onu önlerine koydu. “Yemez misiniz?” dedi.

 Abdulbaki Gölpınarlı = Onların önüne koymuştu da yemez misiniz demişti.

 Abdullah Parlıyan = Onların önüne yaklaştırıp, “Yemez misiniz?” dedi.

 Adem Uğur = Onların önüne koyup "Yemez misiniz?" demişti.

 Ahmed Hulusi = Onu onlara yaklaştırıp: "Yemeyecek misiniz?" dedi.

 Ahmet Tekin = Kızarmış buzağı etini önlerine sürdü.'Etten yemiyecek misiniz?' dedi.

 Ahmet Varol = Onu onlara yaklaştırıp: 'Yemez misiniz?' dedi.

 Ali Bulaç = Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi.

 Ali Fikri Yavuz = Onu (yemek olarak) önlerine koydu. “-Yemeğe buyurmaz mısınız?” dedi. (Yemeğinden misafirlerin yemediğini görünce):

 Ali Ünal = Önlerine koyup, “Buyurmaz mısınız?” dedi.

 Bayraktar Bayraklı = Onların önüne koyup, “Yemez misiniz?” dedi.

 Bekir Sadak = (26-27) Hemen ailesine giderek semiz bir buzagi getirmis, onlarin onune surup: «Yemez misiniz?» demisti.

 Celal Yıldırım = Onlara yaklaştırıp, «buyrun yemez misiniz ?» dedi.

 Cemal Külünkoğlu = (26-27) Hemen (bir bahane ile) ailesinin yanına giderek, (pişirilmiş) besili bir dana getirmiş ve onların önüne koyup: “Buyurmaz mısınız?” demişti.

 Diyanet İşleri (eski) = (26-27) Hemen ailesine giderek semiz bir buzağı getirmiş, onların önüne sürüp: 'Yemez misiniz?' demişti.

 Diyanet Vakfi = Onların önüne koyup «Yemez misiniz?» demişti.

 Edip Yüksel = Onu onların önüne sürüp, 'Yemez misiniz?' dedi.

 Elmalılı Hamdi Yazır = Onu yakınlarına koydu, yemeğe buyurmaz mısınız? dedi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Onu yakınlarına koyarak: «Yemeğe buyurmaz mısınız?» dedi.

 Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Onu önlerine sürerek: «Yemez misiniz?» dedi.

 Gültekin Onan = Derken onlara yaklaştırıp (ikram etti); "Yemez misiniz?" dedi.

 Harun Yıldırım = Onu önlerine yaklaştırıp: “Yemez misiniz?” dedi.

 Hasan Basri Çantay = Bunu onlara yaklaşdırdı. «Yemez misiniz?» dedi.

 Hayrat Neşriyat = Sonra onu kendilerine yaklaştırdı: 'Yemez misiniz?' dedi.

 İbni Kesir = Onlara yaklaştırıp; yemez misiniz? demişti.

 Kadri Çelik = Derken onlara yaklaştırıp, “Yemez misiniz?” dedi.

 Muhammed Esed = ve "Yemez misiniz?" diye önlerine koymuştu.

 Mustafa İslamoğlu = derhal önlerine sunarak "Buyurmaz mısınız?" demişti.

 Ömer Nasuhi Bilmen = Bunu onlara yaklaştırdı. Dedi ki: «Yemez misiniz?»

 Ömer Öngüt = Önlerine sürüp: "Yemez misiniz?" dedi.

 Şaban Piriş = Bunu onların önüne koydu ve: -Yemez misiniz? dedi.

 Sadık Türkmen = Derken onu önlerine yaklaştırdı; “Yemez misiniz?” dedi.

 Seyyid Kutub = Onu, önlerine yaklaştırdı «Yemez misiniz?» dedi.

 Suat Yıldırım = (26-27) Onlara yemek getirmek için gizlice ailesinin yanına geçti ve semiz bir dana kebabı getirdi. Önlerine koyup "buyurmaz mısınız?" diye ikram etti.

 Süleyman Ateş = Onu onlara yaklaştırıp: "Yemeyecek misiniz?" dedi.

 Tefhim-ul Kuran = Kızarmış buzağı etini önlerine sürdü.'Etten yemiyecek misiniz?' dedi.

 Ümit Şimşek = Onu onlara yaklaştırıp: 'Yemez misiniz?' dedi.

 Yaşar Nuri Öztürk = Danayı misafirlerin önüne sürdü. "Yemez misiniz?" dedi.

 İskender Ali Mihr = Böylece onu (yemeği) onlara yaklaştırdı (ikram etti): “Yemez misiniz?” dedi.

 İlyas Yorulmaz = Önlerine koyup “Yemez misiniz?”demiş.