وَمَا خَلَقْنَا السَّمَاء وَالْأَرْضَ وَمَا بَيْنَهُمَا بَاطِلًا ذَلِكَ ظَنُّ الَّذِينَ كَفَرُوا فَوَيْلٌ لِّلَّذِينَ كَفَرُوا مِنَ النَّارِ
Ve mâ halaknâs semâe vel arda ve mâ beynehumâ bâtılâ(bâtılen), zâlike zannullezîne keferû, fe veylun lillezîne keferû minen nâr(nâri).
ve mâ halaknâ | : ve biz yaratmadık |
es semâe | : sema, gökyüzü |
ve el arda | : ve arz, yeryüzü |
ve mâ | : ve şeyler |
beyne-humâ | : ikisi arasında |
bâtılen | : bâtıl, boş |
zâlike | : bu, işte bu |
zannu | : zan |
ellezîne | : kimseler, onlar |
keferû | : inkâr ettiler, küfrettiler |
fe | : böylece, artık |
veylun | : vay haline, yazıklar olsun |
li ellezîne | : kimselere, onlara |
keferû | : inkâr ettiler |
min | : den |
en nâri | : ateş |
Diyanet İşleri = Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkâr edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkâr edenlerin hâline!
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve biz, göğü ve yeryüzünü ve ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık; bu, kâfir olanların zannı; artık vay haline kâfirlerin ateşten.
Abdullah Parlıyan = Biz göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna ve anlamsız yaratmadık, bu sadece Allah'tan gelen gerçekleri örtbas edenlerin zan ve iddiasıdır. Vay hallerine, cehennem ateşindeki bu kimselerin.
Adem Uğur = Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
Ahmed Hulusi = Semâyı, arzı ve ikisi arasındakileri işlevsiz olarak yaratmadık! O (işlevsiz düşünmek), hakikat bilgisini inkâr edenlerin zannıdır! Bu yüzden yazıklar olsun o hakikat bilgisini inkâr edenlere, yakan (dünyalarında)!
Ahmet Tekin = Göğü, yeri ve ikisi arasındaki varlıkları ve imkânları, biz boş yere yaratmadık. O, inkârda ısrar edenlerin düşünce ve inancıdır. Onun için, vay kulluk sözleşmesindeki ortak taahhütlerini, Allah’a iman, kulluk ve sorumluluk bilincini şuur altına iterek örtbas edip inkârda ısrar eden ateşe girecek kâfirlerin haline!
Ahmet Varol = Biz göğü, yeri ve bu ikisinin arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkâr edenlerin zannıdır. (İçine atılacakları) ateşten dolayı inkâr edenlerin vay haline!
Ali Bulaç = Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o inkâr edenlere.
Ali Fikri Yavuz = Biz, o gök ile yeri ve aralarındakileri boşuna yaratmadık. (Bunların yaratılması boşunadır sözü) o kâfirlerin zannıdır. Bu yüzden kâfirlere ateşten şiddetli bir azab vardır.
Ali Ünal = Biz göğü, yeri ve bu ikisi arasında yer alan her şeyi, boş yere, gayesiz (ve insanlar heva ve heveslerine göre davranabilsinler diye) yaratmadık. Böyle bir düşünce, ancak küfredenlerin zannından ibarettir. (Girecekleri) Ateş’ten dolayı vay haline o küfredenlerin!
Bayraktar Bayraklı = Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
Bekir Sadak = Gogu, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari bosuna yaratmadik. Bunun bosuna oldugu, inkar edenlerin sanisidir. Vay atese ugrayacak inkarcilarin haline!
Celal Yıldırım = Biz, göğü, yeri ve ikisi arasındaki şeyleri boşuna, anlamsız yaratmadık. Bu, sadece inkarcıların zan ve iddiasıdır. Ateşten vay o kâfirlere!.
Cemal Külünkoğlu = Biz göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu (yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası) inkârcıların kuruntusudur. Vay o inkârcıların ateşteki haline!
Diyanet İşleri (eski) = Göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bunun boşuna olduğu, inkar edenlerin sanısıdır. Vay ateşe uğrayacak inkarcıların haline!
Diyanet Vakfi = Gogu, yeri ve ikisinin arasinda bulunanlari bosuna yaratmadik. Bunun bosuna oldugu, inkar edenlerin sanisidir. Vay atese ugrayacak inkarcilarin haline!
Edip Yüksel = Göğü, yeri ve aralarındakileri boş yere yaratmadık. Bu inkar edenlerin sanısıdır. Kendilerini ateşe soktukları için inkar edenlere yazıklar olsun.
Elmalılı Hamdi Yazır = Hem o Göğü ve Yeri aralarındakileri biz boşuna yaratmadık o, o küfredenlerin zannı, onun için küfredenlere ateşten bir veyl var
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri Biz boşuna yaratmadık. O, küfredenlerin zannı. Onun için küfredenlere ateşten bir veyl var.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Hem o göğü, yeri ve aralarındakileri biz boşuna yaratmadık. O, kâfirlerin zannıdır. Onun için vay ateşe girecek olan kâfirlerin haline!
Gültekin Onan = Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfredenlere.
Harun Yıldırım = Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri biz boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Vay o inkâr edenlerin ateşteki haline!
Hasan Basri Çantay = O göğü, O yeri ve bunların arasında bulunan şeyleri biz boşuna yaratmadık. Bu, o küfredenlerin zannıdır. Bu yüzden küfredenlere ateşden helak vardır.
Hayrat Neşriyat = Hem göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık, ateşten dolayı vay hâline o küfre düşenlerin!
İbni Kesir = Biz; göğü, yeryüzünü ve ikisinin arasında bulunanları boşuna yaratmadık. Bu, küfretmiş olanların zannıdır. Vay o küfretmiş olanlara, cehennem ateşinden.
Kadri Çelik = Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azaptan) dolayı vay o küfre sapanlara!
Muhammed Esed = Ve Biz, hakikati inkar edenlerin sandığı gibi, göğü ve yeri ve ikisi arasındaki şeyleri bir amaç ve anlamdan yoksun yaratmadık. Vay hallerine (cehennem) ateşindeki o inkarcıların!
Mustafa İslamoğlu = Ve Biz gökleri, yeri ve bunlar arasındakileri bir amaç ve anlamdan yoksun yaratmadık; bu, inkarda direnenlerin bakış açısıdır: yazıklar olsun (kendilerini mahkum ettikleri) ateşten dolayı inkarda direnen o kimselere!
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve göğü ve yeri ve bunların arasında olanları beyhûde yere yaratmadık. Bu, küfre düşenlerin zannıdır. Artık küfre düşmüş olanlara ateşten bir helâk vardır.
Ömer Öngüt = Biz göğü, yeri ve ikisinin arasında bulunanları boş yere yaratmadık. Bu, kâfirlerin zannıdır. Ateşten dolayı vay o kâfirlere!
Şaban Piriş = Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, inkar edenlerin zannıdır. Ateşe atılacak inkarcıların vay haline...
Sadık Türkmen = Biz; göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu, ancak inkârcıların zannıdır. Ateşten dolayı inkârcıların vay haline!..
Seyyid Kutub = Göğü, yeri ve ikisi arasında bulunanları boşuna yaratmadık, inkâr edenler, kainatın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler, bu onların zannıdır. Vay ateşe uğrayacak inkârcıların haline.
Suat Yıldırım = Biz göğü, yeri ve ikisinin arasındaki varlıkları gayesiz, boşuna yaratmadık. Bu sadece kâfirlerin bir zannı ve iddiasıdır. Artık o ateşten vay haline o kâfirlerin!
Süleyman Ateş = Göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık (bunlar bir tesâdüf eseri değildir) bu, inkâr edenlerin zannıdır, (onlar kâinâtın boş bir tesadüf eseri olduğunu söylerler). Ateşten vay hallerine o nankörlerin!
Tefhim-ul Kuran = Biz gökyüzünü, yeryüzünü ve ikisi arasında bulunan şeyleri batıl olarak yaratmadık. Bu, küfredenlerin zannıdır. Ateşten (görecekleri azabtan) dolayı vay o küfretmekte olanlara.
Ümit Şimşek = Biz göğü, yeri ve arasındakileri boşuna yaratmadık. Bu kâfirlerin zannıdır. Cehennem ateşinden, o kâfirlerin başlarına gelecek var!
Yaşar Nuri Öztürk = Biz şu göğü ve yeri ve ikisi arasındakileri boşuna yaratmadık. Böyle düşünmek, küfre sapanların sanısıdır. Vay hallerine o inkârcıların, ateş yüzünden!
İskender Ali Mihr = Ve gökyüzünü, arzı ve ikisi arasındaki şeyleri bâtıl (boşuna) yaratmadık. Bu, inkâr edenlerin zannıdır. Artık ateş sebebiyle (azap edilecekleri için) inkâr edenlerin vay haline.
İlyas Yorulmaz = Biz gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri boşu boşuna yaratmadık. Bu, doğruları inkar edenlerin zanları. Doğruları inkâr edenler, ateşe gireceklerinden dolayı, vay başlarına geleceklere.