وَالَّذِينَ يَنقُضُونَ عَهْدَ اللّهِ مِن بَعْدِ مِيثَاقِهِ وَيَقْطَعُونَ مَآ أَمَرَ اللّهُ بِهِ أَن يُوصَلَ وَيُفْسِدُونَ فِي الأَرْضِ أُوْلَئِكَ لَهُمُ اللَّعْنَةُ وَلَهُمْ سُوءُ الدَّارِ
Vellezîne yankudûne ahdallâhi min ba’di mîsâkıhi ve yaktaûne mâ emerallâhu bihi en yûsale ve yufsidûne fîl ardı ulâike lehumul la’netu ve lehum sûud dâr(dâri).
ve ellezîne | : ve o kimseler ki, onlar |
yankudûne | : bozarlar |
ahdallâhi (ahde allâhi) | : Allah’ın ahdini |
min ba’di | : ...dan sonra |
mîsâkı-hi | : onun misaki |
ve yaktaûne | : ve keserler |
mâ emere allâhu | : Allah’ın emrettiği şeyi |
bi-hi | : ona |
en yûsale | : ulaştırılmak |
ve yufsidûne | : ve fesat çıkarırlar |
fî el ardı | : arzda, yeryüzünde |
ulâike | : işte onlar |
lehum el la’netu | : lânet onlaradır |
ve lehum | : ve onlarındır, onlar için vardır |
sûu ed dâri | : yurdun kötüsü |
Diyanet İşleri = Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Abdulbaki Gölpınarlı = Allah'ın ahdini, ona söz verdikten sonra bozanlara ve Allah'ın ulaştırmayı emrettiği şeyi kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk edenlere gelince: Öyle kişilerdir onlar ki lânet onlara ve onlarındır kötü sonuç.
Abdullah Parlıyan = Fakat yaratılışlarının gereği olan doğal bir sözleşmeye dayanıyor olmalarına rağmen, Allah'la olan bağlantılarını bozup, Allah'ın sıkı tutulmasını emrettiği bağları kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselere gelince, işte Allah'ın laneti böylelerinedir; öte dünyada varılacak yerlerin en kötüsü de onlara ayrılmıştır.
Adem Uğur = Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
Ahmed Hulusi = Mîsaklarına rağmen (yaratılışlarındaki mutlak teslimiyet fıtratına rağmen) sonradan Allâh Ahdini (şartlandırılmaları ya da bilgileri yanlış değerlendirmeleri yüzünden) bozanlar; Allâh'ın (şirk anlayışının kaldırılarak) BİRleştirilmesini/vusûlünü emrettiği şeyi kesip koparanlar (oluşmuş benliğin orijin benden ayrı bir yapı olduğunu kabul edenler) ve arzda (bedeni amacına uygun kullanmayarak, karındaki beyinin esiri olarak) ifsad yapanlara gelince, işte Allâh'tan uzaklaştırılmışlık (hakikatlerine bahşedilmiş Esmâ kuvvelerinden uzak düşmek) onlar içindir! Vatanın kötüsü de onlaradır!
Ahmet Tekin = Allah’a verdikleri sözü kulluk sözleşmesi ile belgeledikten, kesinleştirdikten sonra bozanlara, koyduğu ilâhî düzene, şeriata aykırı yaşayanlara, Allah’ın, riâyet edilmesini, birleştirilmesini, bütün olarak düşünülmesini, uygulanmasını emrettiği, bütün peygamberlerin tek davet ve tebliğ konusu İslâm dinindeki devamlılığı sağlayan hükümleri bir kenara atarak, ayrı dinler icat edenlere; şer’î kuralları, şer’î hükümleri, şer’î düzeni, Kur’ân’ın bütünlüğünü bozarak, parçalayarak İslâm’ı tesirsiz kılmaya çalışanlara, ülkede, yeryüzünde küfürle, zulümle, isyan ile, fitne ile fesat çıkaranlara lânet vardır, kötü bir yurt, cehennem vardır.
Ahmet Varol = Allah'a verilen sözü onun pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini koparan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar var ya, işte onlar için lanet vardır. Yurdun fenası da onlaradır.
Ali Bulaç = Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Ali Fikri Yavuz = Amma (ezelde) Allah’ın tevhîd ahdini kabullendikten sonra onu bozanlar ve Allah’ın bağlanmasını emrettiği bağları koparanlar (akrabalık bağlarını kesenler) ve yeryüzünü fesada verenler (var ya), işte bunlar, lânet onlara ve yurdun kötüsü cehennem de onlara...
Ali Ünal = Söz verip bağlandıktan sonra sözlerinden dönüp Allah’ın ahdiyle (vicdanî irtibatlarını) söküp atanlara, bununla kalmayıp, Allah’ın (insanlar arasında) kurulmasını ve korunmasını emrettiği bağları da kesip koparan ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince: onların hakkı rahmetten ebediyen kovulmadır ve en kötü yurt (olan Cehennem’dir).
Bayraktar Bayraklı = Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlara, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi bitiştirmeyenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet vardır ve yurdun en kötüsü de onların olacaktır.
Bekir Sadak = Saglam soz verdikten sonra Allah'in ahdini bozanlar ve Allah'in birlestirilmesini emrettigini ayiranlar ve yeryuzunde bozgunculuk yapanlar, iste lanet onlara ve kotu yurt, cehennem, onlaradir.
Celal Yıldırım = Allah'a verdikleri sözü, sağlam-güvenli bir and ile pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın ulaştırılmasını emrettiğini koparanlar ve yeryüzünde fesâd çıkaranlar var ya, işte lanet onlaradır ve onlar için kötü bir yurt vardır.
Cemal Külünkoğlu = Ama (Allah'ın emirlerine uygun olarak yaşayacaklarına dair şehadet getirerek) Allah'a verdikleri sözü, iyice pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık ve komşuluk bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Diyanet İşleri (eski) = Sağlam söz verdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar, işte lanet onlara ve kötü yurt, cehennem, onlaradır.
Diyanet Vakfi = Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
Edip Yüksel = ALLAH'a verdikleri sözden sonra sözleşmeyi bozanlar, ALLAH'ın birleştirmeyi emrettiğini birleştirmeyenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar laneti hakketmişlerdir ve onlar için kötü bir sonuç vardır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Amma Allahın ahdini misak ile tevsık ettikten sonra nakzedenler ve Allahın raptedilmesini emrettiği rabıtaları koparanlar ve yer yüzünü fesada verenler, işte bunlar, lânet onlara, ve yurdun kötüsü onlara
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Fakat Allah'a verdikleri sözü belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın, birleştirilmesini emrettiği ilişkileri koparanlar ve yeryüzünü fesada verenler; işte bunlar, lanet olsun onlara ve yurdun kötüsü de onlara olsun!
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Allah'ın ahdini misak ile belgeledikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği bağlantıları koparanlar ve yeryüzünü bozguna verenler varya, işte lanet olsun onlara! Ve yurdun kötüsü de onlaradır.
Gültekin Onan = Tanrı'ya verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Tanrı'nın ulaştırılmasını buyurduğunu kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Harun Yıldırım = Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar, Allah'ın riayet edilmesini emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkaranlar; işte lânet onlar içindir. Ve kötü yurt (cehennem) onlarındır.
Hasan Basri Çantay = Allaha verdikleri sözü kuvvetli te'mînat ile de destekledikden sonra bozanlar, Allahın bitişdirilmesini (idâmesini) emretdiği şey'i (raabıtayı) kıranlar, yer yüzünü fesada verenler (yok mu?), işte onlar, lâ'net onlara, yurdun kötüsü (olan cehennem) de onlara.
Hayrat Neşriyat = Hâlbuki Allah’ın ahdini (O’na) kat'î olarak verdikleri sözden sonra bozanlar, Allah’ın birleştirilmesini emrettiği şeyi (akrabâlar ve mü’minler arasında olması gereken irtibâtı) kesenler ve yeryüzünde fesad çıkaranlara gelince, işte onlar yok mu, lâ'net onlaradır; yurdun kötüsü (Cehennem) de onlar içindir!
İbni Kesir = Pekiştirdikten sonra Allah'ın ahdini bozanlar, Allah'ın bitiştirilmesini emrettiğini ayıranlar ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar; işte la'net onlaradır. Yurtların en kötüsü de onlarındır.
Kadri Çelik = Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar (var ya); işte lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Muhammed Esed = Fakat (yaratılışlarının gereği olan doğal bir) andlaşmaya dayanıyor olmasına rağmen Allah'la olan bağlantılarını bozup Allah'ın sıkı tutulmasını emrettiği (bağları) kesen ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaran kimselere gelince; işte, (Allah'ın) laneti böylelerine yönelmiştir; ve (öte dünyada) varılacak yerlerin en kötüsü de onlara ayrılmıştır.
Mustafa İslamoğlu = Ama fıtrat sözleşmesinin ardından Allah'a verdikleri sözü ihlal edenler, dahası Allah'ın kurulmasını emrettiği bağları kesip kopararak yeryüzünde sosyal çürümeye neden olanlar var ya: işte onlar Allah'ın rahmetinden kesinlikle dışlanmışlardır ve dâr(-ı dünyanın) ardından gelen kötü akıbet onları beklemektedir.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve o kimseler ki, Allah'ın ahdini takviye ettikten sonra bozarlar ve Allah'ın bitiştirilmesini emrettiği şeyi keserler ve yeryüzünde fesat çıkarırlar. İşte lânet onlaradır. Yurdun kötüsü de onlaradır.
Ömer Öngüt = Allah'a verdikleri sözü kuvvetle pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi ayıranlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar. . . İşte lânet onlar içindir ve kötü yurt cehennem de onlarındır.
Şaban Piriş = Allah’ın birleştirilmesini emrettiğini ayırarak ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak; Allah’a verdiği sözü, ant içtikten sonra bozanlar, işte lanet onlaradır. En kötü yurt / cehennem onlarındır.
Sadık Türkmen = Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri (akrabalık bağlarını) koparanlar ve yeryüzünde fesat/terör/karışıklık çıkaranlar var ya; işte lânet (beddua/ilenç/azarlama) onlara, yurdun kötüsü (cehennem) de onlaradır.
Seyyid Kutub = Allah'a vermiş oldukları sözü kesin bir taahhüt haline getirdikten sonra bozanlara, Allah'ın sürdürülmesini emrettiği ilişkileri kesenlere ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlara gelince onlara lânet vardır ve dünyayı izleyecek olan kötü akıbet kendilerini beklemektedir.
Suat Yıldırım = Ama Allah’a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allah’ın gözetilmesini emrettiği şeyleri terk edenler ve yeryüzünde fesat çıkarıp nizamı bozanlar yok mu,işte onlara sadece lânet vardır. En kötü yurt olan cehennem vardır.
Süleyman Ateş = Ama Allah'a verdikleri sözü iyice pekiştirdikten sonra bozanlar ve Allâh'ın bitiştirilmesini istediği şeyi kesenler ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlar... İşte la'net onlara, yurdun kötü sonucu da onlaradır.!
Tefhim-ul Kuran = Allah'a verdikleri sözü, onu kesin olarak onayladıktan sonra bozanlar, Allah'ın ulaştırılmasını emrettiği şeyi kesip koparanlar ve yeryüzünde bozgunculuk çıkaranlar; işte onlar, lanet onlar içindir ve yurdun kötü olanı da onlar içindir.
Ümit Şimşek = Sözleştikten sonra Allah'ın ahdini bozan, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi kesen ve yeryüzünde bozgunculuk yapanlara gelince, lânet de onlar için, yurdun kötüsü de onlar içindir.
Yaşar Nuri Öztürk = Allah'a verdikleri sözü, onu antlaşma haline getirdikten sonra bozanlar, Allah'ın birleştirilmesini emrettiği şeyi parçalayanlar ve yeryüzünde bozgun çıkaranlara gelince, böyleleri için lanet var. Yurdun en kötüsü de onların olacak.
İskender Ali Mihr = Onlar, misaklerinden sonra (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini teslim edeceklerine dair ezelde Allah’a misak verdikten sonra) Allah’ın ahdini bozarlar (ruhlarını, vechlerini, nefslerini ve iradelerini Allah’a teslim etmezler). Ve Allah’ın, O’na (Allah’a) ulaştırılmasını emrettiği şeyi keserler (ruhlarını Allah’a ulaştırmazlar). Ve yeryüzünde fesat çıkarırlar (başka insanların da Sıratı Mustakîm’e ulaşmalarına mani oldukları için fesat çıkarırlar). Lânet onlar içindir. Ve yurdun kötüsü (cehennem) onlar içindir.
İlyas Yorulmaz = Yaptıkları antlaşmalardan sonra, sözleşmelerini bozanlara, sarılmaları gereken Allah’ın emirlerini parça parça edip yeryüzünde fesat çıkaranlara gelince, işte bunlar için lanetler ve kalacak çok kötü yurtlar var.