وَأَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَأَنزَلْنَا مِنَ السَّمَاء مَاء فَأَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَا أَنتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ
Ve erselnâr riyâha levâkıha fe enzelnâ mines semâi mâen fe eskaynâkumûhu, ve mâ entum lehu bi hâzinîn(hâzinîne).
ve erselnâ | : ve biz gönderdik |
er riyâha | : rüzgârlar |
levâkıha | : (yağmur) yüklü (yağmur bulutları taşıyan) |
fe enzelnâ | : böylece indirdik |
min es semâi | : semadan |
mâen | : su |
fe eskaynâ-kumû-hu | : böylece onunla sizi suladık [sizi suladığımız onu (o suyu) indirdik] |
ve mâ | : ve değilsiniz |
entum | : siz |
lehu | : onun |
bi hâzinîne | : hazineler oluşturan |
Diyanet İşleri = Rüzgârları da aşılayıcı olarak gönderip yukarıdan su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz.
Abdulbaki Gölpınarlı = Yüklü rüzgârlar gönderdik de gökten yağmur yağdırdık, suya kandırdık sizi ve onu koruyup saklayan siz değilsiniz.
Abdullah Parlıyan = Aşılayıcı, bereket verici rüzgarları gönderiyor ve ayrıca susuzluğunuzu gidermek için gökten su indiriyoruz; yoksa onun kaynağını elinde tutan siz değilsiniz.
Adem Uğur = Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.
Ahmed Hulusi = Biz rüzgârları (fikirleri), aşılayıcılar (yeni düşünceler - buluşlar oluşturucu) olarak irsâl ettik. . . Semâdan bir su (bilgi) inzâl ettik de sizi onunla suvardık. . . Onu saklayıcı siz değilsiniz.
Ahmet Tekin = Biz rüzgarları tozlaşma yapması için aşılayıcı ve bulutları yoğunlaştırıcı olarak görevlendirdik. Gökten su indirerek depoladık. Bu su ile sizin su ihtiyacınızı karşıladık. Siz, yeterli suyu depolayamıyorsunuz.
Ahmet Varol = Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik. Böylece gökten su indirerek onunla sizi suladık. Onun depolayıcıları siz değilsiniz.
Ali Bulaç = Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine koruyucuları değilsiniz.
Ali Fikri Yavuz = Biz (bitki ve bulutlar için) aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suvardık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.
Ali Ünal = Rüzgârları aşılayıcılar olarak gönderir ve böylece gökten bir tür su indiririz de, onunla su ihtiyacınızı gideririz. O suyu yerde kaynaklar halinde depolayan da siz değilsiniz.
Bayraktar Bayraklı = Biz, rüzgârları dölleyici olarak gönderdik ve böylece gökten su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa, siz o suyu depolayamazdınız.[254]
Bekir Sadak = Ruzgarlari asilayici olarak gonderdik; yukaridan su indirdik de sizi onunla suladik. Yoksa siz onu toplayamazdiniz.
Celal Yıldırım = Rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Gökten su indirdik de onunla sizi suladık; yoksa siz onu toplayıp depolayacak değilsiniz.
Cemal Külünkoğlu = Biz (bitki ve bulutlar için) rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirerek sizi onunla suladık. Onu toplayıp depolayan da siz değilsiniz.
Diyanet İşleri (eski) = Rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik; yukarıdan su indirdik de sizi onunla suladık. Yoksa siz onu toplayamazdınız.
Diyanet Vakfi = Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.
Edip Yüksel = Rüzgarı aşılayıcı olarak gönderdik; gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Oysa siz onu depo edemezdiniz.
Elmalılı Hamdi Yazır = Bir de aşılayıcı rüzgârlar gönderdik de Semâdan bir kadrile bir su indirip sizi onunla suvardık, onu hazînelerde tutan siz değilsiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Bir de aşılayıcı rüzgarlar gönderdik de gökten bir su indirip sizi onunla suladık. Onu depolarda tutan da siz değilsiniz.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Biz rüzgarları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirip sizi onunla suladık. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz.
Gültekin Onan = Ve aşılayıcılar olarak rüzgarları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine koruyucuları değilsiniz.
Harun Yıldırım = Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık. (Biz bunları yapmasaydık) siz onu (yeterli) suyu depolayamazdınız.
Hasan Basri Çantay = Biz aşılayıcı rüzgârlar gönderdik. Gökden de su indirib onunla sizleri sıvardık. Bunların hazinedarları da siz değilsiniz.
Hayrat Neşriyat = Rüzgârları ise aşılayıcılar olarak gönderdik de gökten bir su indirip böylece onunla sizi suladık. Hem onu (o suları), mahzenler(in)de tutanlar siz değilsiniz.
İbni Kesir = Rüzgarları da aşılayıcı olarak gönderdik, gökten su indirip onunla sizi suladık. Yoksa siz onu biriktiremezdiniz.
Kadri Çelik = Aşılayıcılar olarak rüzgârları gönderdik. Böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa onu haznelerde (yeryüzünün derinliklerinde) koruyanlar siz değilsiniz.
Muhammed Esed = (Bitkileri) döllendirmek, bereketlendirmek için rüzgarları gönderiyor; ve ayrıca, susuzluğunuzu gidermek için gökten su indiriyoruz; yoksa onun kaynağını elinde tutan siz değilsiniz.
Mustafa İslamoğlu = Yine, aşılayıcı rüzgarları Biz sevk etmişiz; bunun sonucunda gökten suyu indirmiş ve onunla sizi suya kandımışız; yoksa onun kaynağına hükmeden siz değilsiniz.
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve rüzgârları da aşılayıcılar olarak gönderdik. Sonra gökten su indirdik de onunla sizleri suvardık ve siz onun için hazinedar değilsiniz.
Ömer Öngüt = Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik. Gökten de su indirdik, onunla sizi suladık. Yoksa o suyu siz depolayamazdınız.
Şaban Piriş = Sert rüzgarlar gönderdik, onunla sizi suladığımız suyu gökten indirdik. Siz onun sahibi değilsiniz.
Sadık Türkmen = Rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik; gökyüzünden su indirdik, onunla sizi suladık/su ihtiyacınızı giderdik. O suyu hazinelerde tutan da siz değilsiniz!
Seyyid Kutub = Gönderdiğimiz yağmur yükleyici rüzgârlar aracılığı ile size gökten su indirerek su ihtiyacınızı karşıladık. Yoksa su kaynağını oluşturan siz değilsiniz.
Suat Yıldırım = Aşılayıcı Rüzgârlar gönderdik. Derken gökten yağmur indirip onunla sizi suladık. Halbuki o suyu hazinelerde depolayan da sizler değilsiniz.
Süleyman Ateş = Rüzgârları, aşılayıcı olarak gönderdik de gökten su indirdik, böylece sizi suladık. Onu depolayan siz değilsiniz.
Tefhim-ul Kuran = Ve aşılayıcılar olarak rüzgârları gönderdik, böylece gökten su indirdik de sizleri suladık. Oysa siz onun hazine koruyucuları değilsiniz.
Ümit Şimşek = Biz aşılayıcı rüzgârlar gönderdik, gökten bir su indirip sizi suladık. O suyu hazinelerde saklayan siz değilsiniz.
Yaşar Nuri Öztürk = Rüzgârları dölleyiciler olarak gönderdik; gökten bir su indirdik de onunla sizi suvardık. Onun depolayıcıları siz değilsiniz.
İskender Ali Mihr = Ve Biz, rüzgârları (yağmur) yüklü olarak gönderdik. Böylece semadan su indirdik de, sizi onunla suladık. Ve onun (suyun) hazinelerini (denizleri, nehirleri, toprak altı ve toprak üstü su kaynaklarını, gölleri) oluşturan siz değilsiniz.
İlyas Yorulmaz = Bitkilere aşılayıcı rüzgârları gönderip, gökten su indirerek sizi ve onları biz sularız. Bu kaynakların koruyucusu da siz değilsiniz.