وَفِي أَنفُسِكُمْ أَفَلَا تُبْصِرُونَ
Ve fî enfusikum, e fe lâ tubsirûn(tubsirûne).
ve fî | : ve içinde, de |
enfusi-kum | : kendi nefsleriniz, kendiniz |
e | : mı |
fe | : öyleyse, hatta, hâlâ |
lâ tubsirûne | : görmüyorsunuz |
Diyanet İşleri = (20-21) Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve kendi özünüzde de, hâlâ mı görmezsiniz?
Abdullah Parlıyan = Kendi öz benliğinizde de, nice ibretler, alametler var. Hâlâ bunları görmüyor musunuz?
Adem Uğur = Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?
Ahmed Hulusi = Nefslerinizde (Benliğinizin hakikati)! Hâlâ (fark etmiyor) görmüyor musunuz?
Ahmet Tekin = Kendi bedenlerinizde, ruhlarınızda ve birbirinizde de deliller, ibretler var. Hâlâ görmeyecek misiniz, düşünmeyecek misiniz?
Ahmet Varol = Kendi nefislerinizde de. Görmüyor musunuz?
Ali Bulaç = Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
Ali Fikri Yavuz = Nefislerinizde de (hücrelerden vücud yapınıza kadar) bir çok alâmetler var (ki, hep Allah’ın kudretine ilmine, azamet ve iradesine delâlet ederler). Hâlâ görmiyecek misiniz?
Ali Ünal = Ve bizzat kendi içinizde, kendi varlığınızda da. Böyleyken, gözünüzü açıp da gerçeği görmeyecek misiniz?
Bayraktar Bayraklı = Kendi iç âleminizde de âyetler vardır. Gözlem yapmıyor musunuz?
Bekir Sadak = (20-21) Kesin olarak inananlara, yeryuzunde ve kendi icinizde Allah'in varligina nice deliller vardir; gormez misiniz?
Celal Yıldırım = Sizin kendi (ruh ve beden) varlığınızda da öyle... Artık (hakikati) görmez misiniz ?
Cemal Külünkoğlu = Kendi (yaratılışı)nızda da (nice deliller vardır). Hala görmeyecek misiniz?
Diyanet İşleri (eski) = (20-21) Kesin olarak inananlara, yeryüzünde ve kendi içinizde Allah'ın varlığına nice deliller vardır; görmez misiniz?
Diyanet Vakfi = Kendi nefislerinizde de öyle. Görmüyor musunuz?
Edip Yüksel = Kendi içinizde de... Görmez misiniz?
Elmalılı Hamdi Yazır = Nefislerinizde de, halâ görmiyecekmisiniz
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = kendinizde de; hala görmeyecek misiniz?
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = (20-21) Kesin olarak inananlar için, yeryüzünde ve kendi nefislerinde nice ibretler vardır. Hiç görmüyor musunuz?
Gültekin Onan = Ve kendi nefslerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
Harun Yıldırım = Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
Hasan Basri Çantay = Kendi nefislerinizde dahi (nice âyetler var. Bunları) görmüyor musunuz?
Hayrat Neşriyat = (20-21) Kat'î olarak îmân edecekler için yerde ve kendi nefislerinizde (Allah’ın kudretine ve birliğine) deliller vardır. Hiç görmez misiniz?
İbni Kesir = Kendi nefislerinizde de. Hala görmez misiniz?
Kadri Çelik = Ve kendi nefislerinizde de (ayetler vardır). Yine de görmüyor musunuz?
Muhammed Esed = tıpkı kendi kişiliğiniz üzerinde de (O'nun işaretleri bulunduğu) gibi. (Bunları) görmüyor musunuz?
Mustafa İslamoğlu = tıpkı sizin kendi varlığınızda olduğu (gibi): Bunları görmüyor musunuz?
Ömer Nasuhi Bilmen = Ve sizin kendi nefislerinizde de (deliller vardır) hiç de görmez misiniz?
Ömer Öngüt = Ve sizin kendi nefislerinizde de (deliller vardır) hiç de görmez misiniz?
Şaban Piriş = Kendi içinizde de, görmüyor musunuz?
Sadık Türkmen = Kendi canlarınızda da öyle (ayetler var!) Hâlâ gerçeği görmüyor musunuz?
Seyyid Kutub = Kendi canlarınızda da öyle (ayetler var!) Hâlâ gerçeği görmüyor musunuz?
Suat Yıldırım = (20-22) Kesin inanmak isteyenler için yeryüzünde birçok deliller vardır. Bizzat kendi varlıklarınızda da böyle deliller vardır. Hâlâ görmeyecek misiniz? Gökte de hem rızkınız (rızkınızın vesileleri), hem de size vâd olunan cennet vardır.
Süleyman Ateş = Kendi canlarınızda da öyle. Görmüyor musunuz?
Tefhim-ul Kuran = Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
Ümit Şimşek = Kendinizde de nice âyetler var; hâlâ görmeyecek misiniz?
Yaşar Nuri Öztürk = Ve kendi nefislerinizde de. Yine de görmüyor musunuz?
İskender Ali Mihr = Ve kendi nefslerinizde de (âyetler) vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?
İlyas Yorulmaz = Bakmıyorlar mı? Kendi nefislerinde de ibret alınacak işaretler var.