أَفَرَأَيْتَ إِن مَّتَّعْنَاهُمْ سِنِينَ
E fe raeyte in metta’nâhum sinîn(sinîne).
Diyanet İşleri = Ey Muhammed! Ne dersin; biz onları yıllarca (dünya nimetlerinden) yararlandırsak,
Abdulbaki Gölpınarlı = Diyelim ki yıllarca onları yaşattık, geçindirdik de.
Abdullah Parlıyan = Şimdi düşün ey Muhammed! Biz onları yıllarca yaşatsak,
Adem Uğur = Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak.
Ahmed Hulusi = Görüyorsun işte. . . Onları senelerce çeşitli nimetlerle zevklendirsek,
Ahmet Tekin = Ne dersin? Onları, senelerce nimetlere boğsak zevk-u safa ettirsek, faydasız.
Ahmet Varol = Ne dersin, onları yıllarca (dünyalıklardan) yararlandırsak,
Ali Bulaç = Gördün mü; biz onları yıllarca yararlandırsak,
Ali Fikri Yavuz = Gördün ya, artık onları senelerce zevklendirsek,
Ali Ünal = Elbette farkındasın: onları nimetler içinde daha senelerce yaşatsak;
Bayraktar Bayraklı = Hiç düşündün mü; onları yıllarca dünya nimetleri içerisinde yaşatsak,
Bekir Sadak = (205-20) 7 Bana soylesene, Biz onlara yillar yili nimetler vermis olsak, sonra da tehdit edildikleri sey baslarina gelse, kendilerine verilmis olan nimetler onlara bir fayda saglar mi?
Celal Yıldırım = (205-206) Söylesen ya, eğer biz onları yıllarca (bolluk ve refah içinde) yararlandırıp geçindirsek, sonra da va'dolundukları (günün azabı) onlara geliverse,
Cemal Külünkoğlu = (205-206) Ne dersin? Biz onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse,
Diyanet İşleri (eski) = (205-207) Söylesene, Biz onlara yıllar yılı nimetler vermiş olsak, sonra da tehdit edildikleri şey başlarına gelse, kendilerine verilmiş olan nimetler onlara bir fayda sağlar mı?
Diyanet Vakfi = (205-206) Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatıp nimetlerden faydalandırsak, sonra tehdit edilmekte oldukları (azap) başlarına gelse!
Edip Yüksel = Gördüğün gibi, biz onları yıllarca yaşatsak
Elmalılı Hamdi Yazır = Gördün a artık onlara senelerce zevk ettirsek
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Gördün ya, onlara senelerce zevk ettirsek,
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Gördün ya artık onlara senelerce zevk ettirsek,
Gültekin Onan = Gördün mü; biz onları yıllarca yararlandırsak,
Harun Yıldırım = Ne dersin! Eğer biz onları yıllarca yaşatsak.
Hasan Basri Çantay = (205-206-207) Şimdi sen bana haber ver: Biz onları senelerce yaşatıb fâidelendirsek de sonra kendilerine tehdîd olunageldikleri (azâb gelib) çatıverse o yaşayıb fâidelenmiş oldukları (yıllar) kendilerini kurtarabilir mi?
Hayrat Neşriyat = (205-206) Söyleyin bakalım! Eğer onları senelerce (yaşatıp) ni'metlendirsek, sonra da o tehdîd edilmekte oldukları (azab) başlarına gelse (ne yapacaklar?)
İbni Kesir = Gördün mü, şayet Biz onları yıllarca yararlandırsak;
Kadri Çelik = Baksana, biz onları yıllarca da yararlandırsak.
Muhammed Esed = İmdi, düşün, (ey Muhammed): onlara (dünya hayatının) tadını çıkarmaları için yıllarca fırsat vermişsek,
Mustafa İslamoğlu = Düşünsene bir: onlara yıllarca safa sürmeleri için fırsat versek;
Ömer Nasuhi Bilmen = Gördün mü onları senelerce faidelendirmiş olsak?
Ömer Öngüt = Gördün mü? Eğer biz onları yıllarca yaşatıp nimetlerden faydalandırsak,
Şaban Piriş = Gördün mü onları senelerce nimetlendirsek,
Sadık Türkmen = Gördün değil mi? Onları Biz yıllarca yaşatsak da,
Seyyid Kutub = Baksana, eğer onları yıllarca refah içinde yaşatsak da,
Suat Yıldırım = (205-207) Ne dersin? Onları yıllarca yaşatsak da, sonra tehdit edildikleri o azap başlarına gelse, onca seneler yaşayıp zevklenmeleri kendilerini kurtarabilir mi?
Süleyman Ateş = Baksana, biz onları yıllarca yaşatsak,
Tefhim-ul Kuran = Gördün mü; biz onları yıllarca yararlandırsak,
Ümit Şimşek = Ne dersin: Biz onları yıllarca nimetlerimizden nasiplendirsek,
Yaşar Nuri Öztürk = Görmedin mi ki, biz onları yıllarca nimetlendirsek de,
İskender Ali Mihr = İşte gördün mü? Onları senelerce metalandırsak bile.
İlyas Yorulmaz = Bakmaz mısın? Yıllar boyu onların yaşam ihtiyaçlarını biz sağladık.