فَإِذَا بَلَغْنَ أَجَلَهُنَّ فَأَمْسِكُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ أَوْ فَارِقُوهُنَّ بِمَعْرُوفٍ وَأَشْهِدُوا ذَوَيْ عَدْلٍ مِّنكُمْ وَأَقِيمُوا الشَّهَادَةَ لِلَّهِ ذَلِكُمْ يُوعَظُ بِهِ مَن كَانَ يُؤْمِنُ بِاللَّهِ وَالْيَوْمِ الْآخِرِ وَمَن يَتَّقِ اللَّهَ يَجْعَل لَّهُ مَخْرَجًا
Fe izâ belagne ecelehunne fe emsikûhunne bi ma’rûfin evfârikûhunne bi ma’rûfin ve eşhidû zevey adlin minkum ve ekîmûş şehâdete lillâh(lillâhi), zâlikum yûazu bihî men kâne yû’minu billâhi vel yevmil âhir(âhiri), ve men yettekıllâhe yec’al lehu mahrecâ(mahrecen).
fe izâ | : böylece, artık ..... olduğu zaman |
belagne | : erişti |
ecele-hunne | : onların belirli süresi |
fe emsikû-hunne | : bundan sonra onları tutun |
bi ma’rûfin | : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle |
ev fârikû-hunne | : veya onlardan ayrılın |
bi ma’rûfin | : örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle |
ve eşhidû | : ve şahit olsun |
zevey | : sahip |
adlin | : adalet |
min-kum | : sizden |
ve ekîmû | : ve yerine getirin |
eş şehâdete | : şahitlik |
li allâhi | : Allah için |
zâlikum | : işte bu |
yûazu | : vaazolunur |
bi-hî | : onunla |
men | : kimse(ler) |
kâne | : oldu |
yu’minu | : îmân eder |
billâhi | : Allah’a |
ve el yevmi el âhiri | : ve ahir güne, sonraki güne |
ve men | : ve kim |
yettekı | : takva sahibi olur |
allâhe | : Allah |
yec’al | : kılar, yapar |
lehu | : ona |
mahrecen | : çıkış yeri, yükselme yeri |
Diyanet İşleri = Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca, onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.
Abdulbaki Gölpınarlı = Müddetlerini tamamlayınca da onları güzellikle alın, yahut da güzellikle ayrılın onlardan ve sizden iki tâne adâlet sâhibi tanığı bulundurun da tanıklık etsinler ve tanıklığı da Allah için doğru yapın; işte Allah'a ve âhiret gününe inanana böylece öğüt verilmededir; ve kim, çekinirse Allah'tan, ona sıkıntıdan bir kurtuluş vesîlesi yaratır.
Abdullah Parlıyan = Bekleme sürelerinin sonuna yaklaştıkları zaman onları uygun bir şekilde tutun, evliliğiniz devam etsin ya da güzellikle ayrılın ve kendi aranızdan dürüstlüğü bilinen iki kişi verdiğiniz karara şahit olarak bulunsun. Ey şahitler! Siz de Allah için dosdoğru şahitlik yapın. İşte Allah'a ve ahiret gününe inananlara böylece öğüt verilmektedir. Ve kim yolunu Allah ve kitabıyla bulmaya çalışırsa, her işinde ona bir çıkış imkanı sağlar.
Adem Uğur = İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
Ahmed Hulusi = İddetlerinin sonuna ulaştıklarında, ya onları örfe uygun nikâha devam ettirin veya örfe göre onlardan ayrılın. . . Sizden iki adalet sahibini şahit tutun. . . Allâh için şehâdeti ikame edin. . . İşte bu, Esmâ'sıyla hakikati olan Allâh'a ve sonsuz yaşam sürecine iman eden kimsenin kendisi ile öğütlendiğidir. . . Kim Allâh'tan korunursa, ona bir çıkış yeri oluşturur.
Ahmet Tekin = İddetlerini tamamladıklarında, ya İslâmi kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun olarak, iyilikle hanımlarınızı nikâhınızda tutun, ya da, İslâmi kurallarla örtüşen örfe, hakkaniyete uygun olarak, iyilikle onlardan ayrılın. İçinizden âdil olduğuna inandığınız iki erkek şâhit huzurunda bunları yapın. Allah için bildiklerinizi ortaya dökerek doğruluktan ayrılmadan kusursuz şâhitlik yapın. Bu işittiklerinizle, Allah’a, Allah’a imanın gerektirdiği esaslara ve âhiret gününe iman edene öğüt veriliyor, sorumlulukları hatırlatılarak uyarılıyor. Allah’a sığınıp, emirlerine yapışanlara, günahlardan arınıp, azaptan korunanlara Allah mutlaka bir çıkış yolu gösterir.
Ahmet Varol = İddet sürelerini doldurduklarında [2] artık onları ya iyilikle tutun veya iyilikle kendilerinden ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için doğru olarak yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edene öğüt verilir. Kim Allah'tan sakınırsa (Allah) onun için bir çıkış yolu vareder.
Ali Bulaç = Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkup sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir;
Ali Fikri Yavuz = Sonra (üç adet görme) müddetlerinin sonuna yaklaştıkları zaman, onları güzellikle (ric’at yaparak nikâhınızda) tutun, yahud güzellikle (haklarını ödeyerek) onlardan ayrılın; ve içinizden adalet sahibi iki erkeği de şahid yapın. (Siz de ey şahidler), şahidliği Allah için doğru ifa edin. Bu, size söylenen var ya, onunla Allah’a ve ahiret gününe iman etmekte olan kimselere öğüt verilir. Kim de Allah’dan korkarsa, ona (darlıktan genişliğe) bir çıkış yolu ihsan eder.
Ali Ünal = Bekleme süresinin sonuna vardıklarında, onları ya aranızda geçerli ve Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek tutun, ya da yine aranızda geçerli Din’e ters olmayan geleneklere göre ve haklarına riayet ederek onlardan ayrılın; (her iki durum için de tavsiye edilir bir uygulama olarak) içinizden adalet sahibi iki şahit tutun ve şahitliği Allah için hakkıyla yerine getirin. Allah’a ve Âhiret Günü’ne iman edenlere verilen talimat budur. Kim Allah’a gönülden saygı duyar ve O’na karşı gelmekten sakınırsa, Allah, zorluklar karşısında ona bir çıkış kapısı açar.
Bayraktar Bayraklı = Sürelerinin sonuna ulaştıklarında onları ya uygun biçimde tutunuz yahut onlardan uygun biçimde ayrılınız. İçinizden âdil iki kişiyi şahit tutunuz ve şahitliği Allah adına özenle yerine getiriniz. İşte, Allah'a ve âhiret gününe inananlara öğütlenen budur. Kim Allah'a saygı duyarsa, O, kendisine bir çıkış yolu yaratır.
Bekir Sadak = (2-3) Kadinlarin iddet sureleri biteceginde, onlari ya uygun bir sekilde alikoyun, ya da onlardan ayrilin; icinizden de iki adil sahit getirin; sahidligi Allah icin yapin; iste bu, Allah'a ve ahiret gunune inanan kimseye verilen oguttur. Allah, kendisine karsi gelmekten sakinan kimseye kurtulus yolu saglar, ona beklemedigi yerden rizik verir. Allah'a guvenen kimseye O yeter. Allah, buyrugunu yerine getirendir. Allah her sey icin bir lcu var etmistir.
Celal Yıldırım = Bekleme sürelerinin sonuna yaklaştıkları zaman onları ya iyilikle* güzellikle tutun, ya da güzellikle ayırın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun; şahitliği Allah için yerine getirin. Bununla Allah'a ve Âhiret gününe imân edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkar (da karşı gelmekten) sakınırsa, Allah ona bir çıkış imkânı sağlar.
Cemal Külünkoğlu = İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın! İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapın! İşte bununla Allah'a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, (Allah) ona (selamete) ulaşacak bir çıkış yolu açar.
Diyanet İşleri (eski) = (2-3) Kadınların iddet süreleri biteceğinde, onları ya uygun bir şekilde alıkoyun, ya da onlardan ayrılın; içinizden de iki adil şahit getirin; şahidliği Allah için yapın; işte bu, Allah'a ve ahiret gününe inanan kimseye verilen öğüttür. Allah, kendisine karşı gelmekten sakınan kimseye kurtuluş yolu sağlar, ona beklemediği yerden rızık verir. Allah'a güvenen kimseye O yeter. Allah, buyruğunu yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü var etmiştir.
Diyanet Vakfi = (2-3) İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya meşru ölçüler içerisinde (nikâhınız altında) tutun veya onlardan meşru ölçülere göre ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder. Ve ona beklemediği yerden rızık verir. Kim Allah'a güvenirse O, ona yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah her şey için bir ölçü koymuştur.
Edip Yüksel = Sürelerini doldurdukları zaman, onları güzelce tutun, yahut güzelce ayırın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de bu işleme tanık tutun. Tanıklığı ALLAH için yapınız. İşte bu, ALLAH'a ve ahiret gününe inananlar için bir öğüttür. Kim ALLAH'ı sayıp dinlerse ona bir çıkış yolu yaratır.
Elmalılı Hamdi Yazır = Sonra müddetlerini doldurmağa yaklaştıklarında onları güzellikle tutun yâhud güzellikle ayrılın ve sizlerden adalet sahibi iki erkeği işhad eyleyin, şehadeti de Allah için doğru eda edin, bu size söylenenleri duydunuz a, bununla Allaha ve Âhıret gününe iyman eder kimselere öğüt verilir, her kim de Allahdan korkarsa Allah ona bir mahrec müyesser kılar
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Sonra sürelerini doldurmaya yaklaştıklarında, onları güzellikle tutun veya güzellikle ayrılın ve içinizden adalet sahibi iki erkeği şahit tutun! Şahitliği de Allah için doğru yapın! Bu size söylenenleri duydunuz, bununla Allah'a ve ahiret gününe iman eden kimselere öğüt verilir. Her kim de Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu sağlar.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Sürelerinin sonuna vardıklarında onları güzelce tutun, yahut güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahidliği Allah için yapın. İşte Allah'a ve son güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah'tan korkarsa Allah ona bir çıkış yolu yaratır.
Gültekin Onan = Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine (ecel) ulaştıkları zaman, artık onları maruf (bilinen güzel bir tarz) üzere tutun, ya da maruf üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Tanrı için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla Tanrı'ya ve ahiret gününe inananlara öğüt verilir. Kim Tanrı'dan korkup sakınırsa, (Tanrı) ona bir çıkış yolu gösterir.
Harun Yıldırım = İddetlerinin sonuna geldiklerinde ya onları güzellikle tutun ya da güzellikle onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah’a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah’tan korkupsakınırsa ona bir çıkış yolu gösterir.
Hasan Basri Çantay = Sonra (o kadınlar) müddetlerini doldur (mıya yaklaş) dıkları zaman onları ya güzellikle tutun, yahud güzellikle kendilerinden ayrılın ve içinizden adalet saahibi iki kişiyi de şâhid yapın. (Ey şâhidler siz de) şâhidliği Allah için edâ edin. İşte bu (yok mu?) Allaha ve âhiret gününe îman etmekde olanlara onunla öğüt verilir. Kim Allahdan korkarsa (Allah) ona bir (kurtulub) çıkış yeri ihsan eder.
Hayrat Neşriyat = Nihâyet (o boşanan kadınlar) iddet (bekleme müddet)lerinin sonuna geldikleri zaman, ya onları iyilikle tutun veya onlardan iyilikle ayrılın; içinizden adâletli iki kişiyi de şâhid tutun; şâhidliği Allah için dosdoğru yapın! Allah’a ve âhiret gününe îmân etmekte olan kimselere bununla nasîhat olunur; kim Allah’dan sakınırsa, (Allah) ona (her darlıktan) bir çıkış yolu kılar.
İbni Kesir = Sürelerini doldurdukları vakit; onları; ya ma'ruf ile tutun veya onlardan ma'ruf ile ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahid tutun. Şahidliği, Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe iman etmekte olanlara verilen öğüttür. Kim, Allah'tan korkarsa; ona bir çıkış yolu ihsan eder.
Kadri Çelik = Sonra (üç iddet bekleme) sürelerine ulaştıkları zaman, artık onları bilinen güzel bir tarz üzere tutun ya da bilinen güzel bir tarz üzere onlardan ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit yapın. Şahitliği Allah için dosdoğru yerine getirin. İşte bununla, Allah'a ve ahiret gününe iman edenlere öğüt verilir. Kim Allah'tan korkup sakınırsa, (Allah) ona bir çıkış yolu gösterir.
Muhammed Esed = Böylece, iddetlerinin sonuna yaklaşmak üzere olduklarında, ya onları uygun bir şekilde tutun, yahut uygun bir şekilde bırakın. Ve kendi toplumunuz içinden dürüst(lüğü bilinen) iki kişi (verdiğiniz karara) şahit olarak bulunsun; kendiniz de Allah huzurunda doğru şahitlik yapın! İşte bunlar Allah'a ve Ahiret Günü'ne inananlara verilen öğütlerdir. Ve Allah, Kendisine karşı sorumluluk bilinci taşıyan herkese, (mutsuzluktan) bir çıkış yolu (daima) sağlar
Mustafa İslamoğlu = İmdi, sürelerinin sonuna yaklaştıklarında ya onları meşru bir biçimde tutun, ya da meşru bir biçimde ayırın; ve siz(in toplumunuz)dan iki kişiyi de şahit olarak bulundurun; ve (hepiniz) şahitliği Allah için dürüstçe yapın! Bakın, bütün bunlar, Allah'a ve Ahiret Günü'ne iman edenlere verilen bir öğüttür. Ve her kim Allah'a karşı sorumluluğunun bilincinde olursa, O onun için bir kapı aralar
Ömer Nasuhi Bilmen = Sonra (o kadınları) iddetlerini doldurmaya yaklaştıkları vakit artık onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın ve sizden iki adâlet sahibini de şahit tutun ve şehâdeti Allah için doğruca ifâ edin, işte size bu (bildirilen, bir şeydir ki) bununla Allah'a, ahiret gününe imân eden kimseye öğüt verilir ve her kim Allah'tan korkarsa onun için bir çıkış yeri nâsip eder.
Ömer Öngüt = İddet sürelerini doldurduklarında, onları güzellikle tutun veya onlardan güzellikle ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şâhit tutun. Şâhitliği Allah için yapın. İşte bu, Allah'a ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder, sıkıntıdan kurtarır.
Şaban Piriş = Bekleme süresinin sonuna geldiklerinde ya onları iyilikle tutun veya iyilikle ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği de Allah için doğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimseler için öğüt veriliyor. Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.
Sadık Türkmen = Boşanan kadınlar iddetlerinin sonuna varınca; onları güzelce tutun, yahut onlardan güzelce ayrılın. İçinizden iki âdil kimseyi şahit tutun. Şahitliği Allah için dosdoğru yapsınlar. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe inanan kimselere öğüt verilmektedir. Kim Allah’a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu açar.
Seyyid Kutub = İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya güzelce tutun veya onlardan uygun bir şekilde ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu Allaha ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
Suat Yıldırım = Sonra (o kadınları) iddetlerini doldurmaya yaklaştıkları vakit artık onları güzellikle tutun veya güzellikle onlardan ayrılın ve sizden iki adâlet sahibini de şahit tutun ve şehâdeti Allah için doğruca ifâ edin, işte size bu (bildirilen, bir şeydir ki) bununla Allah'a, ahiret gününe imân eden kimseye öğüt verilir ve her kim Allah'tan korkarsa onun için bir çıkış yeri nâsip eder.
Süleyman Ateş = Sürelerinin sonuna vardıklarında ya onları güzelce (yanınızda) tutun, yahut, güzellikle onlardan ayrılın. (Eşinizi yanınızda tutmak veya ondan ayrılmak için) içinizden adâletli iki kişiyi de şâhid tutun. Şâhidliği Allâh için yapın. İşte içinizden Allah'a ve Son Güne inanan kimseye öğütlenen budur. Kim Allah(ın yasakların)dan sakınırsa (Allâh) ona bir çıkış (yolu) yaratır.
Tefhim-ul Kuran = Bekleme süresinin sonuna geldiklerinde ya onları iyilikle tutun veya iyilikle ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği de Allah için doğru yapın. İşte bununla Allah’a ve ahiret gününe iman eden kimseler için öğüt veriliyor. Kim Allah’tan sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu gösterir.
Ümit Şimşek = İddetlerini doldurduklarında, onları ya güzellikle tutun, ya da güzellikle ayrılın. Aranızdan adalet sahibi iki kişiyi de şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. Allah'a ve âhiret gününe inanan kimseye verilen öğüt böyledir. Kim Allah'a karşı gelmekten sakınırsa, Allah ona bir çıkış yolu nasip eder.
Yaşar Nuri Öztürk = İddet müddetlerini doldurduklarında onları ya güzelce tutun veya onlardan uygun bir şekilde ayrılın. İçinizden adalet sahibi iki kişiyi şahit tutun. Şahitliği Allah için yapın. İşte bu Allaha ve ahiret gününe inananlara verilen öğüttür. Kim Allah'tan korkarsa, Allah ona bir çıkış yolu ihsan eder.
İskender Ali Mihr = Böylece onların (boşadığınız hanımlarınızın) bekleme süreleri tamamlandığı (iddetleri sona erdiği) zaman artık onları marufla (örfe uygun olarak güzellikle ve iyilikle) tutun (barındırın) veya marufla onlardan ayrılın (onları iyilikle serbest bırakın). Ve sizden adalet sahibi iki kişi şahitlik etsin (şahit olsun). Şahitliği Allah için yapın. Allah’a ve ahir güne (Allah’a ulaşma gününe) inanan kimseye işte bununla vaazedilir (böyle yapması istenir). Ve kim Allah’a karşı takva sahibi olursa, (Allah) ona bir çıkış yeri nasip kılar.
İlyas Yorulmaz = Kadınlar iddet müddetini tamamladıklarında, ya onları uygun bir şekilde evinizde tutarsınız, veyahut da uygun bir şekilde onları bırakırsınız. Kadınlarınızdan ayrılırken, adalet sahibi iki kişi de şahitlik etsin. Şahitlikleri Allah için tam yapın, Allah’a ve ahiret gününe inananlara verilen öğütler bunlar. Kim Allah dan kendini korursa, Allah ona başka bir çıkış yolu meydana getirir.