وَجَعَلُوا لَهُ مِنْ عِبَادِهِ جُزْءًا إِنَّ الْإِنسَانَ لَكَفُورٌ مُّبِينٌ
Ve cealû lehu min ibâdihî cuz’â(cuz’en), innel insâne le kefûrun mubîn(mubînun).
Diyanet İşleri = Böyle iken (“melekler Allah’ın kızlarıdır” demek suretiyle) kullarından bir kısmını O’nun parçası saydılar. Şüphesiz insan apaçık bir nankördür.
Abdulbaki Gölpınarlı = Ve bâzı kullarının, onun bir parçası olduğuna, ondan vücuda geldiğine hükmettiler, gerçekten de insan, apaçık bir nankördür elbet.
Abdullah Parlıyan = Ama hâlâ o inkârcı putperestler kullarından bir kısmını, O'ndan bir parça sayarak O'na ortak koştular. Böyle düşünen insan, gerçekten apaçık bir nankördür.
Adem Uğur = Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Ahmed Hulusi = O'na, O'nun kullarından bir cüz kıldılar (Ahad üs Samed oluşunu inkâr ile onu cüzlerden oluşmuş kabul ederek çocuğu olduğunu ileri sürdüler). . . Muhakkak ki insan apaçık bir nankördür!
Ahmet Tekin = Onlar, kullarından bir kısmına, Allah’ın akrabası, yakını yakıştırmasında bulundular. İnsan, gerçekten çok nankördür, açıkça azgın kâfirdir.
Ahmet Varol = (Böyleyken) kullarından O'na bir parça nisbet ettiler. [1] Doğrusu insan apaçık bir nankördür.
Ali Bulaç = (Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.
Ali Fikri Yavuz = (Ey Rasûlüm o kâfirlere, gökleri ve yeri yaratan kimdir? diye sorsan, “Allah’dır” derler. Bununla beraber tuttular), O’na kullarından bir çocuk isnad ettiler (Melekler Allah’ın kızlarıdır, dediler). Gerçekten insan, küfrü aşikâr bir nankördür.
Ali Ünal = Böyle iken onlar tuttular, kullarından bir kısmını O’nun bir parçası saydı (ve O’na babalık atfettiler). Gerçekten insan, besbelli bir nankördür.
Bayraktar Bayraklı = Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Bekir Sadak = Ama inkarcilar O'na cocuk isnat ettiler. Insan gercekten apacik nankordur. *
Celal Yıldırım = (İnkarcı putperestler ve azgın sapıklar) ise, Allah'a O'nun kullarından bir cüz' (çocuk) yakıştırdılar. Şüphesiz insan (genellikle) açıktan inkarcı ve çok nankördür. (Ancak Allah'ın korudukları müstesna).
Cemal Külünkoğlu = Müşrikler tuttular (“melekler Allah'ın kızlarıdır” demek suretiyle) kullarından bir kısmını O'nun cüz'ü (parçası) saydılar. Gerçekten insan çok nankördür (şirk ve inkar içindedir).
Diyanet İşleri (eski) = Ama inkarcılar O'na çocuk isnat ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür.
Diyanet Vakfi = Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir cüzü kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Edip Yüksel = Kullarından bazılarını O'na bir pay olarak ayırdılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.
Elmalılı Hamdi Yazır = Öyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar, hakıkat insan çok nankör, açık bir küfürbazdır
Elmalılı (sadeleştirilmiş) = Böyle iken tuttular kullarından ona bir cüz tasladılar (bir kısmını O'nun bir parçası saydılar). Gerçekten insan çok nankör, açık bir küfürbazdır.
Elmalılı (sadeleştirilmiş-2) = Buna rağmen insanlar, Allah'ın kullarından bir kısmını O'nun bir parçası saydılar. Gerçekten de insan apaçık bir nankördür.
Gültekin Onan = (Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan açıkça bir kafirdir.
Harun Yıldırım = Buna rağmen kendi kullarından O’na bir parça kılıpyakıştırdılar. Doğrusu insan, elbetteki apaçık bir nankördür.
Hasan Basri Çantay = (Böyle iken) kullarından kimi Ona bir cüz' isnâd etdiler. Hakıykat, insan açıkça küfürbazdır!
Hayrat Neşriyat = Ama (onlar) kullarından bir kısmını (Îsâ, Üzeyr O’nun çocuğudur, meleklerkızlarıdır diye) O’na bir cüz’ saydılar. Doğrusu insan apaçık bir nankördür.
İbni Kesir = Ama onlar; kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası saydılar. İnsan, gerçekten apaçık bir nankördür.
Kadri Çelik = Ama onlar, kullarından bir kısmını, O'nun bir parçası (oğlu) kıldılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Muhammed Esed = Ama hala O'na bir çocuk yakıştırırlar, üstelik yarattıklarından birini! Belli ki, (böyle düşünen) insan şükretmeyi terk etmiş bir nankördür!
Mustafa İslamoğlu = Ama kalkarlar, kullarından birini O'ndan bir parçaymış gibi telakki ederler: Şu bir gerçek ki, (bunu yapan) insan katmerli bir nankörlük içindedir.
Ömer Nasuhi Bilmen = (14-15) «Ve şüphe yok ki, biz Rabbimize elbette dönüp gidicileriz.» Öyle iken onun için kullarından bir cüz isnat ettiler. Şüphe yok ki, (bu gibi bir) insan elbette apaçık bir küfürbazdır.
Ömer Öngüt = Kullarından bir kısmını O'nun bir cüz'ü kıldılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.
Şaban Piriş = (Buna rağmen) O’na, kendi kullarından bir parça yakıştırdılar. İnsan gerçekten apaçık bir nankördür.
Sadık Türkmen = Oysa onlar, kullarından O’na (Allah’a) bir parça tasarladılar! Gerçekten insan, apaçık bir nankördür.
Seyyid Kutub = Böyle iken kafirler Allah'a çocuk isnad ettiler. İnsan gerçekten apaçık nankördür, gerçeği inkar eder.
Suat Yıldırım = Öyle iken, müşrikler tuttular kullarından bir kısmını O’nun cüz’ü (parçası) saydılar. Gerçekten insan çok nankördür.
Süleyman Ateş = Tuttular, O'na kullarından bir parça tasarladılar. Gerçekten insan apaçık bir nankördür.
Tefhim-ul Kuran = (Buna rağmen) Kendi kullarından O'na bir parça kılıp yakıştırdılar. Doğrusu insan, açıkça bir nankördür.
Ümit Şimşek = Fakat onlar, kullarından bir kısmını, Allah'ın bir parçası saydılar. Doğrusu, insan apaçık bir nankördür.
Yaşar Nuri Öztürk = Kullarından O'na bir pay çıkardılar/bir parça isnat ettiler. Hiç kuşkusuz, insan apaçık bir nankördür.
İskender Ali Mihr = Ve O’na, kullarından bir kısmını isnad ettiler. Muhakkak ki insan, mutlaka apaçık inkâr edicidir.
İlyas Yorulmaz = İnsanlar, Allah’ın yarattığı kullarından bir kısmını Allah’ın bir parçası yaptılar[1]. Gerçekten insanlar Rablerine karşı açıkça inkârcı kesildiler.